ante / 2008
Demir'in çocukluğundan beri yüreğinde esen fırtınaların artık başkalarını da önüne katıp savurmasını ne yazık ki haklı ya da anlamlı bulamıyorum. Aşk, duygular üstü bir durumdur benim için. Aşk varsa kin, nefret, gurur hiçbir anlam ifade etmez.
Demir'in yaşadıkları sebebiyle örselenen duygularını, hayata bakışının dikliğini, anlayabilirim. Ama yaptığı davranışların sorumluluğunu alamamasını bu konuda gösterdiği zayıflığı anlamam mümkün değil.
Demir daha bir kaç gece önce Asi'yi tutkulu bir şekilde öptü. O öpücükten sonrası, asla öncesi gibi olamazdı. Demir gibi birinin de bunu çok iyi bilmesi gerekirdi aslında... Eğer o öpücük de Asi'ye attığı tokat gibi anlık bir duygu selinin esiri değildiyse tabi. Aslında duygularını böylesine yoğun ve üstte yaşayan insanları sevsem de bu durumlar, çok kolay sömürüye ve haksızlığa sebep de oluyor, ne yazık ki... Hele de kontrolünü kaybetmeye çok yakın yaşayan insanlarda.
Demek istediğim Demir'in içinde yaşadığı duygular, birine zarar vermediği ölçüde, dışa yansıttığı duygular değil burada tartışılan. Demir, Asi'yi öperek bu ilişkiye bir yön verdiyse kaçamak yaşamak hakkına sahip değildir bana göre. Asi tüm hesaplaşmaların dışında (yeterli bilgisi dahi olmayan) biridir ve Demir'in iç ve dış hesaplaşmasının kurbanı olmak üzeredir. Tüm yazdıklarım fragmandaki asık suratlı, sevgisiz görünümlü Demir ve isyan eden Asi görüntülerinden çıkarttıklarımdır. Umarım Cuma akşamı sevginin aşkın ne demek olduğunu düşünen bir Demir izleriz. (devamı aşağıda) |
znr / 10.02.08
Demir'in Asi için yaptıklarından bahsedilmiş. Aşkta karşılıklılık var mıdır?
Kenan'ın yatırdığı daha doğrusu yatıracağı kefalet parası suçsuzluğu anlaşıldığında ya da mahkum olduğunda ya da tutuksuz yargılamanın yapılacağı aşamaya gelindiğinde zaten iade edilecek bir paraydı.
Kimsenin kimseye bağışladığı bir 500.000.YTL yoktu ortada. Zaten mesele de o değildi. Demir'in, Kenan sendromuydu. Asi'ye, onu beklemediği için kızarken, kendisi de Asi'nin kendisini ortaya koyarak babası için gerekli parayı temin ettiğine inandı. Asi'yi küçük gördü aslında. Hangi hakla Asi'ye "sen benim tanıdığım o gururlu kız mısın?" diye sordu?
Ben Asi'nin, pusuda olup da atıyla ilgili acısını Demir'den çıkartmaya çalıştığını görmedim hiç. Atı belki de hayvan diye hor görüyoruzdur ama bazen o hayvan diye önemsemediğimiz canlılar insandan daha yakın olabiliyor can yoldaşlarına. Demir bilmeden ve asla istemeden sebep oldu o atın ölümüne, peki, Asi niye o, daha doğmadan yaşananların acısını yaşamak zorunda bırakılıyor. Demir Asi'den af beklerken kendisinin yüreği neden bu kadar karalar bağlamış acaba?
Demir, Asi’yle arasına uçurumlar açarken, İhsan ve Süheyla yani geçmişin kahramanları, kır da bayırda uçurumların arasına köprü kuruyorlar.
İzlediğimiz kadarıyla İhsan her şeyden habersiz kukla kukla yaşamış, Dürüst ve Gururlu bir adam... Ne değiştirmiş onca haksızlığın ortasında koca bir hiç. Babası, Süheyla’ya tecavüz etmiş (yani öyle sanıyoruz). Bir kadın babası yüzünden intihar etmiş. (hatta işten çıkartmayı bizzat kendisi yapmış İhsan Bey) İhsan Bey'de genç ve tecrübesiz dolaşmış ortalıkta. Ama Gururluymuş hani... Hamile bıraktığı kızı, Kız babasının (Cemal Ağa) yalvarmalarına dayanamayarak almış nikahına... Ama dürüstmüş ki sevmiş sonradan Neriman’ı, gözü dışarda olmamış.
Ne değiştirmiş İhsan Bey hayatında? Sevdiği kadın kardeşini doğurmuş. Sevmediği kadın hamile kalmış. Babası istemiş insanların hayatıyla uğraşmış... İhsan Bey'de izlemiş. Ökkeş bile onun arkasından iş çevirmiş... İyi ve dürüst İhsan ama faydasız insan. duar / 13 Şubat 2008 |
funda
Forumun büyük bölümü gibi ben de Asi'ye sonuna kadar hak veriyorum. Bazı arkadaşlar daha önceki meselelerle bu durumu karşılaştırıp, bir Demir-Asi kıyaslaması yapmışlar. Ama bence bu kıyasların pek bir değeri yok çünkü daha önce her ikisi de aralarında hiçbir itiraf hiçbir resmiyet olmadığı için ve birbirlerine (özellikle Asi Demir’e) bu kadar güvenmedikleri için, 15.bölüm ilk sahnesi öncesi ile sonrasını karşılaştırmak pek doğru olmaz.
Eğer aralarında o yakınlaşma olmasaydı Demir’e hak verenleri anlayabilirdim. (Gerçi Demir’e hak veren açıklamalardan sadece ona verecek cevabı olmadığından kırmamak için uzak duruyordur gerekçesini beğendim) Bir koysanıza kendinizi Asi’nin yerine, birini seviyorsunuz, önce o da sizi sevdiğini en azından boş olmadığı belli ediyor. Bir gün sonra birden -öyle az da değil- tamamen bir dönüş yapıp soğuk, uzak, ilgisiz davranıyor. Bütün bunlar yetmez gibi bir de bir gün önce sizi gezdirdiği atla beraber başka birisiyle geziyor -her ne kadar Leyla aşağıda yürüyor olsa da ben beklerim ondan bine mi biner- Ne düşünürsünüz? Demez misiniz demek ki kullanılmışım. -üstelik eski hayatının nasıl olduğuyla ilgili bir de itiraf yaptı Demir- Gözünde değerim yokmuş. Valla ben olsam öyle düşünürüm.
Ayrıca olaya Demir cephesinden de baksam tarafsız da baksam hiçbir şey Demir’in yaptıklarını haklı kılmıyor. Tamam, belki kapıda duyduklarından sonra o gece bir şey yapması beklenemez zaten, oradan sonrasına hak verebiliriz; ama peki öncesi? Peki öğle yemeği? Defne’ye çeyiz gösterilirken? Bir insan bir yemek boyunca sevdiği insanla aynı masada oturur da nasıl bir kerecik olsun bile bakmaz? Sizce bu yaptıkları doğru mu Demir’in? Sadece ebeden duyduğu bir iki şeyle nasıl değişir bir insanın tavrı?
Anlayacağınız “Ohh, iyi yapmış Asi” diyen taraftayım. Hem bu sözler Demir'de büyük bir etki bırakacak, Demir’in silkinip kendine gelmesinde de etkili olacaktır. Zaten başka şansı da yok eğer o sözlerden sonra da tepkisiz kalırsa merak etmesin önünde Asisiz ama geçmişle ilgili meseleyi düşünebileceği koca bir ömür olacaktır! Best Fan / 13 Şubat 2008 |
usayken / 2010
Bu bölümde Demir'in Asi'den uzaklaşacağı ortada. Demir'e kızmak için erken olduğunu düşünüp bölümü bekleyenlerdenim. Demir'in Asi'den uzak durduğu sahneleri izlemeden kızmayacağım Demir'e. Arkadan gelen bir adet İhsan sonucu Asi'nin yanına gitmeyen, gidemeyen bir Demir olursa kızmam. Ne yapacağını bilememesi sonucu bir süre kendini çeken ve Asi'den kaçan Demir olursa kızarım ama bir süre için onu anlayabilirim. Fakat ilk şok atlatıldığı halde İhsan'a kızdığı için bu durumu uzatan bir Demir olursa o zaman Demir'e kızacağım. Çünkü Asi'ye yaklaştığında İhsan onun düşmanıydı zaten. Bunları biliyordu Demir. Şimdi sanki her şeyi yeni öğrenmiş gibi, üstelik de Asi'ye o kadar yaklaştıktan sonra hiç bir açıklama yapmadan kendini çekerse, Asi'ye soğuk davranırsa Demir çok büyük bir hata yapmış olacak. Bu hata da Asi'nin hataları başlığı altında yazılanlarla aynı olmayacak.
Asi'yi kolundan çekip öptükten sonra, öpüşmelerinden sonra yeni bir sayfa açıldı ilişkilerinde.
Bu sayfayı açan ilk hareketi de yapan Demir'in kendisiydi. Asi de karşılık verdi ama ilk adım atan Demir'di. Daha ilişkilerinin adı bile konmamışken Kenan yüzünden "güven"den bahseden Demir, şimdi ailesini bile bile yaklaştığı kızdan onu öptükten sonra birden uzaklaşırsa, bu uzak durma işini uzatıp bir de soğuk davranırsa Asi'nin duygularıyla oynamış olacak. Bu da Kenan'a "hayır" diyen fakat tekrar "hayır" diyemediği için Kenan'ı değil ama onun parasını kabul eden ve Kenan'a "evet" demediğini bir türlü Demir'e anlatamayan Asi'nin hatasıyla aynı kategoride bir hata olmayacak. Çünkü o zaman bu kadar yakın değillerdi, birbirlerine verilmiş bir sözleri, sorumlulukları yoktu. Ayrıca Asi Demir'e olan adı konmamış hislerini çiğneyip "evet" demedi. Sadece Kenan'ı değil ama parasını kabul etti. Ama şimdi durum farklı. Asi ne dedi? Dokunmak ruha da dokunmak demektir. Yani aynı zamanda bir vaattir, sözdür. Asi için böyle. Demir için de böyle ise o zaman öğrendikleri nedeniyle Asi ile aramızda artık bir şey olamaz demeyecektir. Açıkçası bölümle ilgili olmayacağını umduğum ama olmasından korktuğum şey bu. (devamı aşağıda) |
hsii / 15.07.2008
İlişkilerinde yeni açılan sayfada Asi'nin hiçbir hatası yok şu anda. Aşkta kimin daha çok hatası olduğunu saymak, yapılan fedakarlıkları ve iyilikleri saymak da ne derece doğru bu tartışılır tabii. Ama hatalar sayılıyorsa bu sayfa açıldıktan sonra yapılan hatalar, öncesinde yapılanlar kategorisine girmeyecek benim için. Bunun için de hemen Demir'e kızmama kararı almıştım ve umutluydum. Hala umutluyum. Nedense hep şartların tersliğinden dolayı Demir'in Asi'ye yaklaşamayacağını düşünüyorum. Nişan gecesindeki soğukluğu ilk şoka veriyorum. Ama benim için önemli sahne Asi'yi arkada bıraktığı sahnedir. Tabii diğer sahneleri bilmiyorum fakat fragmanda o sahne dikkatimi çekti. Eğer Demir "şimdi ne olacak?
Nasıl davranmalıyım?" bocalamasıyla değil de, "öğrendiklerimden sonra olmaz" tavrıyla Asi'den uzaklaşırsa, intikamı ve nefreti ilk kabardığında gönül teknesinden ilk atmaya çalıştığı aşkı=Asi olursa benim için de sonradan verilecek çabalar değerli olmayacak. Çünkü Demir'in geçmişi sayılarak anlatılanlara katılsam da, aşk da "şimdi bunlar olurken aşkını nasıl düşünsün?" denecek kadar hafife alınacak bir şey değildir. Değerlidir, kıymetlidir, bazen hayatın içinde çok önemli şeyler olur ve aşkın yanına konur önem sırasında ama aşkı çiğnemesine izin verilmemeli hiç bir şeyin. Zaten şimdi aşkı mı düşünecek dediğiniz anda aşkı ucuzlatırsınız, değersizleştirirsiniz.
Ben Demir'den hala umutluyum. Fragmana ve özete güvenmemeyi öğrendiğimiz için karamsar değilim. Dawntime / 13 Şubat 2008 |
funda / 02.09.2009
Bu kez Asi'nin Demir' in derdini sıkıntısını sormasını istemiyorum. Demir biraz koşsun peşinden şu kızın. Ne bu böyle kardeşim, sen kızı öp sonra da kenara çekil. Resmen kullandı imajı taşıyan bir erkek. Asi bundan sonra ne yaparsa yapsın hakkıdır. Demir'in soğuk tavrını gördüğü yetmedi bir de Leyla'yla gördü hem de atla. At mevzusu ne kadar hassas bir konu, Asi'yi derinden etkileyecek bir mevzu. Demir Bey Asi'yle atla ilgili yaptıklarını Leyla'yla tekrarlıyor. Çok gıcık bir görüntü. Ben olsam o Demir'i Demir köprüden sallandırırım.
Neslihan17 / 13 Şubat 2008
Normal bir durumda atın bu kadar önemli olması beklenemezken Asi-Demir arasında atın çok önemli çok ince bir yeri var. Buna sadece Asi’nin atının ölmesi olarak da bakmamak gerek. Geçen bölümde olanlar, o deniz kenarı sahneleri, o kadar şey, hep at sayesinde olmadı mı? Sırf ata binsin diye sen at üstünde olmasın diyerek almadı Demir Asi’yi ata. Kızcağız iki gün sonra bir bakıyor ona yapılanlar şimdi de başka birine yapılıyor. Ne düşünmesi beklenir ki... Best Fan / 13 Şubat 2008 |
[d ] / 2008
Şimdi aklıma geldi de, bu Demir daha fazla saçmalayıp Asi’ye aramızda geçenleri unutalım, benim için önemi yoktur gibi bir saçmalık yapamaz değil mi?
Yok ama, o kadar ileri gidemez… değil mi? medsul / 13 Şubat 2008
İhsan - Süheyla
Ben bu ikisinin sahnelerinde gerim gerim geriliyorum. GULBEYAZ / 14 Şubat 2008
Aşk neden geriyor seni? Aşkı yeniden tanımlayıp sınırlar mı çizmek gerekiyor.
Her aşk mutlu sonla bitmez. Belli ki İhsan & Süheyla sevmişler birbirlerini. Ayrı düştüler diye aşk ölmeli mi? Ölüyorsa buna aşk denir mi? Ayrılık gerçek aşkı besler. Derinleştirir. Ağustos Böcüğü / 14 Şubat 2008
Bu aşk yaklaşımınızı sevdim... Her ne kadar kavuşmaları bir çok sebeple imkansız da olsa birbirlerinin acılarını en iyi anlayan iki insan onlar. İhsan'ın etkisiz eleman halleri beni onları bir arada görmekten daha çok rahatsız ediyor... Hem İhsan ve Süheyla'nın geçmişte yaşananlar dışında güncel duygularını paylaştıklarını da görmedik. Çeyiz sandığında kalan ve yıllardır hiç kullanılmayan beyaz işi takımlar gibi bu aralar sık sık ele alınıp, hasretle ve beğeniyle bakılıp, yerine konuluyor. Kimsenin onları kullanmaya niyeti yok. Aralarındaki uçurum ise ne yazık ki kapanacak gibi değil. Süheyla İhsan'ın kardeşinin annesi... İnsan düşündükçe ürküyor... duar / 14 Şubat 2008 |
moin / 2008
Louis Aragon'un o muhteşem şiiri geldi aklıma. "Mutlu Aşk Yoktur" Burayı şiir köşesine çevirmek istemedim (benim açımdan bir mahsuru yok fakat sanıyorum uygun değil) ama merak edenler internette bulabilirler. Bir de şiir sevenler için Behçet Necatigil'in "Sevgilerde" şiirini de hatırlatayım. Hani başlamışken... Bu şiirlerin dizimize uyan tarafları da oldukça fazla... Ben de aşkın, sorunlarla ve imkansızlıklarla beslendiğini düşünenlerdenim. Bu nedenle sevgiden ayrı konumlandırırım. ZEMFIRA / 14 ŞUBAT 2008 |
funda/ 02.09.2009
Mutlu Aşk Yoktur
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur
Hayatı bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan Onlar ki akşamları aylak kararsız insan Söyle bunları Hayatım Ve bunca gözyaşı yeter Mutlu aşk yoktur
Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri Ve hemen can verdiler iri gözlerin için Mutlu aşk yoktur
Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine Mutlu aşk yoktur
Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin Mutlu aşk yoktur ama Böyledir ikimizin aşkı da Louis Aragon |
alıntı / 2008
Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telâşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vaktiniz olmadı
Behçet Necatigil |
ILAYDA / 2008
Demir bayağı hedef oluşturmuş durumda, bazı arkadaşların görünenin arkasına bakmaya çalışmalarını ve Demir'in hareketlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği konusundaki görüşlerini sonuna kadar destekliyorum. Leyla ile bir yakınlaşma olmasına ihtimal vermiyorum, olursa da Demir, Demir adamlığını dizi de büyüsünü kaybeder bence.
Asi ne kadar Asi de olsa bir kadının naifliğini taşıyor ve yaşıyor, yaşadığı o bir günlük aşktan, o da umarım sadece şimdilik, sonra ikileme düşmesi, hele ki Demir ne yapacağını bilemez şekilde uzak duruyorsa, çok normal. Ayrıca "seni hiç affetmeyeceğim" sözü bana sanki Demir'i değil de başkasını hedef alıyor gibi geldi-mesela Cemal Ağa-, bu belki de temennim. Son sözüm, lütfen Demir'in nişanda Asi'yi ilk gördüğü sahneyi tekrar izleyin. Yüz ifadesinde hayranlık, çaresizlik ne kadar belli… ama öfke ama nefret… ben görmedim. missp / 14 Şubat 2008
Öncelikle Demir adı gibi bir karaktere sahip, duygularını kardeşi Melek’le olan diyalogları dışında pek ele vermiyor. Çok sevdiği teyzesiyle bile aralarında bir resmiyet söz konusu... Aynı zamanda Demir ne kahkahalarla gülen nede gözyaşlarıyla ağlayan biri, hep bir set var dış dünya ve duyguları arasında. Belki de bu çocukluğunda yaşadığı duygusal travmanın sonucu olarak gelişen kendini koruma mekanizmasıdır. Bu yüzden Asi'ye olan duygularıyla içinde pek çok kez mücadele ettiğine eminim ve bu durum tüm tavırlarına yansıyor. (yeri gelmişken karaktere hayat veren, bize bu duyguları aktaran Murat Yıldırım’ın oyunculuğunu da tebrik ederim) dolayısıyla Asi'den beklemediğimiz gibi Demir'den de kırlarda koşup sarılmaca, serenatlar, şiir gibi ilan-ı aşklar beklememiz doğru değil... Lafın özü ikilimiz her daim sarılmakla itmek, öpmekle küsmek, gelmekle gitmek arasında kalacaklar hep, aslına bakarsanız böylesi çok daha güzel... nilnisa / 14 Şubat 2008 |
funda / 22.08.2009
Ben de henüz Demir’e kızmak için erken olduğunu düşünenlerdenim.
Asi’nin fragmandaki tokat gibi söylemi çok ağır. Asi için yaşadıkları çok önemliydi ve belki de ilk defaydı. Asi kendini kolay kolay bir erkeğe açan biri değil. Aslında uysal, sakin ve sevgi dolu bir yapıya sahip. Tırnaklarını sadece koruması gereken bir şey varsa çıkarıyor. Asi o gece Demir’ den kendini koruma ihtiyacı duymadı çünkü kendini anlayacağını düşündü. Asi çok farklı bir kültürle yetişmiş biri. Onun için bir öpücük bile çok önemli ve değerli. O bu öpücük ile kalbini ve ruhunu Demir’e açtığını düşünüyor ve Demir’in onu anladığı. Şimdi Demir’in soğuk tavrını içine sindiremiyor ve ruhunun Demir karşısında savunmasız ve çırılçıplak kaldığını düşünüyor ve utanıyor. Ve bunu Demir’in yüzüne vuruyor. Aslında bir başka bakış açısından aşkını açık ediyor.
Demir’e gelince ben hala Demir’in Asi’yi bu olaylardan korumak istediğini düşünüyorum.
At konusunda da böyle olmuştu. Demir daha kötü bir sonuçtan Asi’yi korumak için atı istedi. Demir bütün bunları Asi’ye anlatamayacağı için uzak duruyor. Aynı zamanda etrafında bu olaylar olurken kendini aşka bırakamaz. Olayları sindirmesi hatta çözmesi gerekiyor. Ancak davranışlarının Asi’yi kırdığını o söylemden sonra anlayacak ve gerekeni yapacaktır diye düşünüyorum. Fragmanda surat ifadesi çok üzgün ve yıpranmış. Demir Asi’nin gizli köşesine gittiyse ona bir şeyler açıklamak için gitmiştir kızgın olan biri niye peşinden gitsin ki.... Anlaşılan Asi ona bu fırsatı tanımadı. Yanlız beni düşündüren iki nokta var ki bunların fragmancının bir oyunu olduğunu düşünmek istiyorum.
Öncelikle “Bu adamı görmeye tahammül edemeyeceğim” söyleminde hedef İhsan’sa bu tuhaf. Süheyla bile böyle bir tepki vermezken Demir’in ki biraz abartı olur. Diğeri ise Asi’nin Demir’in arkasında dolu gözlerle bakması çok kırgın görünüyor. Eğer Demir ile yaptığı bir konuşma neticesi bu hale gelmişse Demir onu kıracak bir şeyler söylemiş demektir. İşte o zaman Demir’e kızanlar grubuna geçebilirim. Bu güne kadar olanlar düşünüldüğünde Demir’in Asi’yi olanlardan uzak tutup korumak için bunları yapacağını söylüyor. Demir konusunda benim için bir kriter daha var ki; İhsan Ökkeş’i bulacak ve gerçek ortaya dökülecek İhsan temize çıkacak işte bu noktada eğer Demir Asi’yi bir nedenle kırmış ise bu kırgınlığı her şey ortaya dökülmeden çözmek zorunda. Aksi halde gerçekleri öğrendikten sonra Asi’nin gönlünü almaya çalışması çok değersiz olur. Bu Aşk niye güzeldi Öfke ve nefretin önünde durmuştu. Bu değerini kaybetmemeli. Leyla’dan bahis bile etmeyi anlamsız buluyorum. Altın konusuna gelince o altının şimdi çıkmasının bir manası olmalı… bunu da heyecanla beklemekteyim. tarcin / 14 Şubat 2008 |