funda
 
 
Ben bu bölümü özellikle öpüşme sahnesini ve öpüşme sahnesinden sonraki sahnelerde de aşık çiftimizin tavırlarını çok beğendim. İkisi de duygularını bana çok iyi aktardılar.
Demir'in şu anda Asi'ye soğuk davranmasının tek nedeni Süheyla ile İhsan arasında bir ilişki yaşandığını düşünmesi. Ki bu yakınlığı teyzesine de sordu zaten. Üstelik teyzesinin çocuğunun babasının da İhsan olduğunu tahmin ediyor. Birde teyzesinin geçmişte kötü olaylar yaşadığını da biliyor... şu anda bunun sorumlusunun İhsan olduğunu bile düşünebilir.
Bu düşüncelerle o kadar gerildi ve irkildi ki Asi'ye nasıl yakın davranabilir... en önemlisi Asi'yle yeniden nasıl bir başlangıç yapabilir...
Demir elbette ki kendini toparlayacaktır ama bunun çok zor olacağı görünüyor...
brnnn / 9 Şubat 2008
 
İlk sahne gerçekten çok harikaydı. Tutku bu kadar yakışır bir çifte… ama nişandan beklediğim hiçbir hayal gerçekleşmedi. Ben asıl buna yanıyorum. Ne Asi’yi şöyle bir inceleyebildim, ne ‘seni seviyorum’u duyabildim, ne Demir’den beklediğim bakışları görebildim. Tekrar başa sardık! Demir anlıyorum bu konuda hassas ama yaptığı bana dengesizlik gibi geliyor kimse kusura bakmasın. İlk defa Demir’i eleştiriyorum ilk defa bir hatasını buldum onun. Eğer böyle en ufak geçmişle ilgili bir ayrıntı Asi’yi görmezden gelmesine sebep olacaksa o zaman yandık. Asi de garibim Demir’e bakıyor masum masum Demir onu yok sayıyor.
TUBASİ / 9 Şubat 2008
Defne / 16.12.2011
 
 
Evet, hepimiz beklediğimiz aşk dolu sahneleri göremediğimiz için hayal kırıklığına uğradık. Aslında bu bölüm çok güzeldi. Heyecanı son noktadaydı.
Öncelikle bizi aralarındaki aşka yoğunlaştırdılar inanmamızı istediler. Aşk illaki öpüşmekle olmaz. Sevdiğinin zor durumda kalmamasını isteyen bir adam, "Git Asi" diyor. Asi’nin farklı bir kültürle yetiştiğini biliyor. Biraz da kendini daha fazla tutamayacağını biliyor. Arabaya bindiğinde elini nasılda dudaklarında gezdiriyor. Hatırlamak istercesine...
Ertesi gün gözleri sevdiğini arıyor. Gördüğünde ise gözlerini ondan ayıramıyor. Sevdiğini merak eden bir adam "senin için endişelendim" diyor. Sevdiğinin kötü hatıralarına saygı duyan ve kendini onunla bir beraberliğe hazırlamış bir adam "Senin yasın bitince bineriz" diyor.
Onun hassasiyetini anlayan, aralarındaki en büyük engeli kaldırmak için elini uzatıp "Hadi gel diyen" bir adam.
"Onun saçının bir teline zarar vermem veremem" diyen... "Bana yardı et Asi" diyen adam seviyor demektir, aşık demektir. Demir aslında aşkını daha çok ortaya koymuştur.
Ancak geçmiş bir türlü peşlerini bırakmıyor. İntikam peşinde olan bir dede... Çocuğunun peşinde bir teyze… ve bu sorunların baş oyuncusu sevdiğinin babası.
İşte Demir’in kafasını karıştıran kanını donduran gerçek. Kafasında bir sürü soru işareti. Süheyla bile çocukların bir şeyden haberi olmadığını her şeyin kendi hatıralarında kaldığını kimseye değil sadece eski sevdiğine İhsan'a anlatabiliyor. Çünkü İhsan'ın günahsız olduğunu biliyor. Süheyla ve İhsan bu sorunların kilit noktası. En azından şuna seviniyorum ki Süheyla ve İhsan konuşmaya ve birbirlerini anlamaya başladılar.
Ama bunlardan Demir'in haberi yok ruhuna şüphe tohumları ekiliyor. Bir tarafta aşkı bir tarafta kavurucu şüpheler.
Aslında Demir Asi’ye tepkili değil sadece kafası karışık, bir anda öncelikleri değişiyor.
Şimdi biraz hırpalanacaklar. Bu soğukluğa bir anlam yükleyemeyen Asi kahrolacak. Kendisini aşkla öpen adamın bu olduğuna inanamayacak. Ama aşklarının direneceğinden eminim. Her seferinde birbirlerine daha büyük hasretle dönecekler daha artmış daha kuvvetlenmiş ve inanmış olarak.
Ve ben eminim ki Demir'in Asi'ye uzaklığı çok çok uzun sürmeyecek, süremez.
Demir Süheyla’dan bazı soruların cevaplarını isteyecektir. Belki de İhsan'dan bile . Ve bu cevaplarla gerçeğe doğru yürüyecektir.
Ben bu aşka güveniyorum sizde güvenin.
tarcin / 9 Şubat 2008
alıntı / 2011
 
   
Tabi birde şunu düşünmek lazım, Asi Demir’in yerinde olsaydı ne yapardı? Kıyameti koparırdı kesin. Demir en azından sadece kötü kötü bakıyor.
Alexia / 9 Şubat 2008
 
Maalesef hepimiz Demir ve Asi karakterleri üzerine yoğunlaşıyor onlar mutlu olunca mutlu, üzülünce mutsuz oluyoruz. Aslen bu bölümde çok hoş sahneler vardır. Ceylan ve Gonca’nın düğün telaşı sırasındaki halleri çok güzeldi. Aslan ve Melek arasında kuvvetli bir arkadaşlık başlıyor. Muhtemelen Meleğin kolunun düzelmesinde Aslan'ın çok önemli bir rolü olacak. Defne ve Kerim çok hoşlar. Onların aşkları Demir ve Asi’ye göre daha naif ve duygusal.
tarcin / 9 Şubat 2008
 
İlk sahnede gerçekten hayran oldum. Aşkın tutku ve masum yüzünü gösterdiler bize. Demir’in bakışları, dokunuşu Asi’nin başını yana çevirmesi sanki yıllardır özlem duyan iki sevgili izlenimi verdi. Gerçekten tadında bırakılmış, akla zarar bir sahneydi. Defne ve Asi’nin oda da konuşmaları, Asi’nin yüzündeki mutluluk dolu gülümsemesi, yorganın altına saklanması çok hoştu. Demir’in ertesi gün Asi’yi beklemesi, oradaki bakışı Demir’e olan hayranlığımı artırdı. Aslan Demir’in Asi’ye olan ilgisi açık olarak anladı. İhsan nasıl anlamıyor o da ayrı bir mevzu. Özellikle tarlada Aslan açıklama yaparken Demir’in Asi’yi görür görmez yüzündeki aydınlanma, gözlerinin kocaman olması beni derinden etkiledi. Ama beyimiz gayet güzelde azarladı “çamurdan mı geçtin” diye… Biraz fazla güvendi kendine bence. Asi açıklama yaparken o hayran bakışları, sanki evrende bir sevdiği varmış gibi onu incelemesi... Yanlız eski Asi olsa Demir onun çizmeleri konusunda yaptığı eleştiri de “sana ne” derdi... Ama eskide kaldı tabii…
TUBASİ / 9 Şubat 2008
funda / 09.02.2008
 
 
Demir’in Asi’ye hediye edeceği tarağın elinde durması saçma değil miydi? Hediye alınan bir şey kutusuyla verilmez mi? Hele de özel bir şeyse daha itina gösterilir.
Bir de Demir, Melek’e “hani küçük küçük taşlardan oluşan bir toka bakmıştık, aynısından bulabilir miyiz” diyor. Melek de anlamış bir tebessümle “hemen ayarlarım” diyor. Melek nasıl anlıyor Demir’in o tarağı Asi için düşündüğünü.
Demir-Arif Kahya-Ökkeş bir arada konuşuyor. Cemal Ağa’da hemen yanlarına geliyor. “Ökkeş bu akşam Yasemin’le tanışacak” diyor. Sonra Cemal Ağa hepsini Yasemin’e getiriyor. Ne hikmetse Ökkeş de paşa paşa gidiyor. Ne kadar yavan sahneler bunlar, yakışmıyor bence bu diziye…
Se.Sa.61  / 9 Şubat 2008
 
Tarağın kutusu olmadığına göre herhalde saçına kendisi takacaktı… kızın eline tutuşturmazdı kendi takardı… eminim.
ecemsi / 9 Şubat 2008
 
Belki de sahildeyken Asi’nin ellerine dokunduğu o eller tokayı takacak. Asi’nin başına boşuna alınmadı ve nişan daha yeni başladı.
Fener Bahçe / 9 Şubat 2008
usayken / 2010
 
 
Sevdiğinden gelen, hele de Demir gibi birinden gelen bir ufacık küçük bir hediyenin bile önemi ve yeri çok fazla.
Hele de Asi onu bir saçına taksın… Allah o zaman ne kadar güzel görünecek.
MİHRİMAH / 9 Şubat 2008
Arkadaşlar tarak neden bu kadar anlamlı bir hediye olarak gösterildi anlamadım.
Birşey mi kaçırdım acaba? Hem o tarak Asi’nin saçlarının onda birini ancak tutar.
Tarağın özel anlamı var mı?
Necnur / 11 Şubat 2008
 
Asi’nin saçlarına karşı bir zaafı var Demir’in.
GULBEYAZ76 / 11 Şuba 2008
 
Demir’in Asi’ye aldığı ilk hediye. Bunun haricinde başka bir özelliği yok... herhalde bu da yeter artar bile...
medsul /11 Şubat 2008
 
Bence de Demir’in Asi’nin saçlarına zaafı var… dikkat ettiniz mi bilmem ama öpüşmelerinin ardından da Asi’nin saçıyla oynuyordu hem zaaf olmayacak gibi de değil yani bence de Asi’ni saçları çok güzel.
lavinia / 11 Şubat 2008
 
Tarağı sonuçta Leyla ve Süheyla gördü, bence bu çok önemli bir konu... Asi’nin saçında bu tarağı görürlerse her şeyi anlarlar… Demir Asi’ye önem verdiği ve ona karşı ilgili olduğunu gösterir…
shayan / 11 Şubat 2008
ante / 02.05.2010
 
 
Belki de bu keçi kızınca saçlarını yüzüme savuruyor bu saatten sonra bu olaya ne kadar dayanırım bilmiyorum diye düşünmüş te olabilir.
GULBEYAZ 76 / 11 Şubat 2008
 
Yeter ki Asi saçlarını Demir’in yüzüne savursun, Demir peşinden ayrılmaz.   Gerçi şimdi de ayrılmıyor tabi de, o zaman hiç bırakmaz. Bu arada aslında Demir o taraktan iki tane alsaydı, onlar her biri bir tarafa olmak üzere iki yana takılır, hem öyle saçları tutar da, böyle tek olunca Asi nasıl takacak bilemiyorum. Tabi Demir tarağı elinde parçalamadan Asi’ye verebilirse.
lawinia / 11 Şubat 2008
 
Tarak paketsizdi. Çünkü Demir onu kendi takacaktı. Paketi uzatıp “sana hediye aldım aç bakalım içinde ne çıkacak” diye bekleyecek bir tip değil Demir. Hediye romantik bir hediye, o yüzden romantik bir ortamda kendisi takacaktı. Bunun için de nişan gecesi ideal bir geceydi ama özette de dediği gibi Cemal Ağa herkesin ezberini bozdu. Yoksa, İstanbullu onlar… hediyenin paketsiz verilmeyeceğini bilirler.
Asi’yeDemir / 11 Şubat 2008
funda / 2008
 
   
Demir o tarağı kendi elleriyle takmayı düşünse bile yine de bir şeyin içinde taşınması gerekirdi. Düşünsenize, baş başa kaldılar ve Demir elini cebine atıyor, tarağı çıkarıp Asi’ye takıyor. Çoook saçma bence. Melek o tarağı para kesesi gibi bir şeyin içinden çıkarmış ve bakmışlardı. Demir’de de o şekilde durmalıydı, yani kesenin içinde. Asi’nin yanında elini cebine getirmeli, keseyi çıkarmalı. Asi’ye verecekse vermeli, yok kendi takacaksa usulca çıkarmalı tarağı paketinden ve öyle takmalı.
Se.Sa.61 / 11 Şubat 2008
 
Bütün kültürlerde saç güzelliği kadının ve erkeğin en doğal aksesuarıdır. Eski kültürlerde erkeği erkek yapan güçlü kılan bir unsurdu. Kadınlarda ise bir güzellik unsurudur ve güzelliğini ortaya çıkaran en güçlü sembollerden birisidir. Saç aynı zamanda kadının gücünü de temsil eder. Bu kimi zaman çekicilik olacağı gibi, aynı zamanda kadının gücünü ve iktidarını ve özgüvenini de gösterir. Kel bir kadın, nedense güçsüz ve zayıf, gücü elinden alınmış bir görünüm sergiler.
Saç aynı zamanda dişilik, çekicilik ve zarafetin de temsilcisidir. Bu dişilik ve zarafetin içinde kendine ait ayrı bir ruh taşır. O ruh da saçına yansır. O yüzden sevdiği kadının saçına dokunmak bir erkek için çok önemlidir. Çünkü o anda kadının ruhuna dokunmuş olur. 
Tokayı da o güzellik ve ruha dışardan katılan ayrı bir değer olarak görüyorum ben. Bir nevi güzelliğe güzellik katıyor yani. Bir erkek için sevdiği kadının saçı kutsaldır ve toka takmak ona sahiplenmek ve değer vermek anlamına gelir.
Birazda görünenin arkasına bakmak lazım değil mi?
Rana_su / 12 Şubat 2008
melek:D / 17.06.2009
 
 
Bu kadar güzel saçları olan bir genç kıza verilebilecek en güzel hediye, ya tarak ya da tokadır. Demir Asi´nin saçlarına da vurgun. Daha önce Asi döndüğünde saçları Demir´in yüzüne çarpmıştı ve bence çok hoş bir sahneydi. Bir de geçen hafta öpüşmenin ardından Demir Asi’nin saçlarından bir tutamı okşuyordu, bu da çok hoştu. Şimdi de kendi eliyle o tarağı Asi´nin saçlarına takmasını bekliyorum.
funda2 / 12 Şubat 2008
 
Demir in Asi’yi süzüp, ayaklarına bakmasından hatırladım "Bu ne hal, çamurdan mı geldin?" (ama aslında burada güzel çok ince dokundurmuş, buraya (beni görmek ) yetişmek için yağmur demedin, çamur demedin geldin.
Ama Asi kızımız artık utandı. Sanırım nişanda ondan öyle giyindi. Artık kendine bakıyor. Dikkat ediyor. Edecekte...
Saçlarına gelince bırakın dağınık kalsın. Hem Demir biliyor ona tarak hediye edecekti.  Tarak dedim de Demir’ in tarağı tutması bence Asi’ye tepkisinden ya da Asi ye olumsuz davranacağından değil. O an öyle şeyler duydu ki elindekinin ne olduğunun farkında bile değil.
pas.si.on79 / 9 Şubat 2008
emysnck / 15.06.2009
 
 
Asi’nin pasaklılığı bundan sonra hafifleyecek bence. Tarlada Demir “Asi bu ne hal, çamurdan mı geçtin sen” dediğinde çizmelerine bakarak, Asi orda çok utandı bence. Ama iyi oldu düzelir belki.
crncrncrn / 9 Şubat 2008
 
Çizmeleri sorduğu sahnede Demir endişeliydi bence Asi’nin zorlandığı bir yerden geldiğini düşündüğü için, ona kıyamadığı için sorulan bir soruydu.
gulucuk / 9 Şubat 2008
 
Demir'in çamurun içinden mi geldin sözünü şuna yordum; Bu kız batı tarafında ki tarla ile meşgul. Orayla ilgilenecek. Demir çiftlikte… akşam yaşanılanlar yüzünden hemen karşılaşmak istemedi, utandı, çekindi, kullandıkları yol yerine başka yoldan dolaşıp geldi… kaçtı yani... ama kaçışı tarlada son buldu.
Sude9 / 10 Şubat 2008
funda / 09.02.2008
 
 
Asi tarlaya geldiğinde, yani Demir ile hepimizin enine boyuna tartıştığı öpüşme sonrası ilk karşılaştığı sahnede, Demir’in Asi’nin ayaklarına bakmasına anlam veremeyen arkadaşlarımız olmuştu. Ben o sahnede Demir’in aklına yine Asi’nin atının geldiğini düşünmüştüm. Dost başa düşman ayağa bakar derler ama Demir’in kötü bir niyeti yoktu. Asi daha evvel tarlaları atıyla dolaşıyordu (bkz. 7. bölüm... Asi tarlalara ne ekileceğini anlatır. Sonra atı ile salına salına tarlada dolanırken Demir de arkadan hayran hayran bakar). Ama Asi’nin atı öldüğü için yürüye yürüye gelmişti ve çizmeleri batmıştı Asi’nin. Demir de bunu düşündü bence. Artık atı olmadığı için yürümüş ve çamura batmıştı Asi. Sonra da Demir’in sahilde söyledikleriyle bu iyice pekişti. Sen at üzerinde olmalısın Asi... Yani toprağa çamura bata çıka değil, at üzerinde rüzgarla yarışırcasına bu topraklarda gezmelisin.
…o sahnede at aklına gelecek son şeydi.  Asi'den başka bir şey düşünmüyordu. Yanı başında "Asma diyorum" diye kendini duyurmaya çalışan Aslan'ı bile duymuyordu. Çizmeleri gördüğünde de sadece Asi'yi süzüyordu. Yüzüne hasret kalmıştı. Yine aklında Asi'den başka bir şey yoktu. Benim anlatmaya çalıştığım ama anlatamadığım; Asi karşıdan gelirken veya Demir Asi'yi süzüp çamurlu çizmeleri gördüğünde değil de, Demir ilk tepkiyi verdikten sonra, "Ne yaptın? Çamurdan mı geldin?" (kelimeler birebir aynı olmayabilir ) dedikten sonra, "Asi çamurlu çizmelerle geldi" bilgisinin Demir'in beyninde, Demir Asi için öyle düşünmez ama mesela "Asim üstünün başının temizliğine pek dikkat etmiyor" şeklinde değil de, "Ata binmeyen Asi" veri paketinde yer bulduğuydu ( Çok karışık bir cümle oldu biliyorum ama bu cümleyi düzeltmeme imkan yok. Umarım anlatabilmişimdir). Yani o bilgi (Asi'nin çamurlu çizmeleri ) Demir'e sadece Asi ve atını hatırlattı. Demir çok hızlı düşünen biri. O bilgiyi beynine aldı ve "Sen at üzerinde olmalısın Asi" derken mesajımda yazdığım gibi "toprağa çamura bulanmadan, rüzgarla yarışmalısın" der gibiydi. Ya da yine önceki mesajımda yazdığım gibi ben aşırı dozda romantizm almıştım. 
İnsanın biriken kelimeleri olması çok fenaymış.
Dawntime / 10 Şubat 2008
iremdnz / 10.09.2009
 
   
Hep şunu söyledim: Demir güven veren hem de aşırı güven veren bir karakter. Her hareketi ölçülü, planlı, düzenli... Bu iş yaşamında da böyle, günlük yaşantısında da kontrollü. Asi ye karşı bu kontrolünü yitirdi. O da kendine anlam veremiyor ama bunun adının aşk olduğunu o da anladı sonunda.
Tek bir kontrol dışı ya da kendi kararı dışında gelişen nokta oldu o da teyzesinin yüzünden o atı almak ve istemeden de olsa atın ölümüne sebep olmaktı. Bu çok düşünülmeden ya da çabuk uygulanan ve kararı kendisine ait olmayan bir durumdan çıkan bir olumsuz sonuçla bitti. Kendine çok kızdı bunu biliyoruz... Asi’yi üzdü bu durum mahvetti. At meselesi Demir için gönül yarası oldu... Daha öncede sormuştu hatırlamıyorum bölümü ama o geceyi unutamaz mıyız diye... “beni affetmeyeceksin değil mi?” Tam böyle olmasa da konusu geçti. Bundan da Demir'in Asi'ye karşı içini sızlatan konusu: At. Belki bilinçaltı, çizmelerin o şekil olması atsızlıktan olmuştur diye de de düşündürmüş olabilir Demir'i... olabilir.
Ama benim buradan beklentim Asi kendine özen göstersin. Utandı umarım gösterir. Ben bile utandım kendime söylenmiş gibi. Ayaklarını geriye çekmesi benim bile ayaklarımın kasılmasına sebep oldu... komediyiz ya!
Elaaya / 10 Şubat 2008
I*EfSaNe*I / 11.08.2009
 
 
Çizme konusunda, Demir’in o anda Asi’ye laf atmak, ilgiyi başka yöne çekmek için yaptığını düşünüyorum. Asi gelir gelmez iş konuşulmasın diye havayı dağıtmak olabilir Demir’in amacı ve sonra arkasından gelen İhsan Bey’in saf saf  “bugün didişmeyeceksiniz” lafı ve Asi’nin hemen arkasından tarla hakkında bilgi vermesiyle Demir’in hüsrana uğrayışı   (Eee Demir tanıyor aşık olduğu kızı).
ecemsi / 10 Şubat 2008
 
Bana ve bir arkadaşıma da sanki dün geceyi hatırlattı gibimize geldi… Yağmurda çamur olmuş olabilir… yani gece romantizm öpüşme vs.  
SEZİNN / 10 Şubat 2008
 
Çamurlu çizmelere bir yorumda benden...
Asi geç kaldı... çünkü Maydanoz Neriman, azarlamakla ve görev vermekle meşguldü.
Çiftlik tarafından gelenlerin, üstünde başında çamur izi yok... onlar daha düzgün bir yoldan geldi... ama bir an önce Demir'in yanına ulaşmak isteyen Asi, kestirmeden geldi. Kestirme nedir, dağ bayır çamur... eee kızımız doğal olarak battı çamura.
Bence, Demir, Asi'nin, aceleyle gelmek istediğini, kestirmeyi kullandığı için çamur alandan geçtiğini... bunu da neden yaptığını anladığını ifade etmiş de olabilir.
qsawe / 10 Şubat 2008
 
Ben de izlerken böyle düşünmüştüm. Bir an önce Demir’in yanına gidebilmek için kestirme olan çamurlu yolu kullandığını ve Demir’in bunu fark ettiğini belli ettiği için utandığını ve ayaklarını koyacak yer bulamadığını düşünmüştüm.
bego / 10 Şubat 2008
funda / 31.10.2009
 
 
Demir bir çocuğa okumayı öğretiyordu (aklıma gelmişken bu çocuk nerde). Asi’de oraya çamurlu çizmelerini yıkamaya gitmişti.
Çocuk “Asi buraya geldi” deyince, Demir orada olduklarını belli etmek için sesli sesli “oku bakalım” diyor.  Asi de "her taşın altından siz çıkıyorsunuz başka yer bulamadınız mı" deyince, Demir çocuğun kulağına “biz senin gizli yerine geliyor muyuz ”dedirtiyor. Asi giderken Demir “yüzünde çamur var” deyince, "toprak senin çamur senin, arazini su basmasın diye çamura bulananda benim" diyor. Çocuk da “kızdı sana vallahi” deyince Demir’in hoşuna gidiyor… ama bu tepkiyi Asi hanım bu bölümde veremedi.   
kumralim19 / 10 Şubat 2008
 
Aslında ben böyle bir sahne beklemiyordum dersem yalan olur "aşk ve gurur" filminde böyle bir sahne vardı çamurla ilgili... Gerçi orada esas oğlanın arkadaşının kardeşi esas kızı yerin dibine sokmaya çalışıyordu ama neyse...
Benim şimdi tüm umutlarım nişandaki dans sahnesinde...
Olacağına eminim çünkü film de ve kitapta da vardı...
bbg / 11 Şubat 2008
 
Asi tarlaya geldiğinde Demir çizmelerindeki çamurla ilgili birkaç şey söylemişti ya Asi çamurlu bir yoldan geliyor olsaydı çizmelerdeki çamur yaş olmalıydı. Asi’nin çizmelerindeki çamurlar ise yıllanmış gibiydi.
GULBEYAZ76 / 11 Şubat 2008
usayken / 2010
 
 
Bölümde İhsan’ın Demirlerin evine girip Süheyla ile ilgilenmesi hiç hoşuma gitmedi. Bilemiyorum dost olarak mı ilgileniyor yoksa başka bir anlamda mı yaklaşıyor… ben hala çözemedim.
MİHRİMAH / 9 Şubat 2008
 
Leyla'nın Süheyla için endişelenerek dışarı çıkıp Demir'i araması mantıklıydı. Sonuçta Süheyla'nın dilinden en iyi anlayan kişi Demir. Ama İhsan'la karşılaşınca "çok iyi olur, gelip bir bakın" demesi de neydi!  İhsan sanki doktor... Süheyla'ya bir yabancının bakmasını istemesi ne saçma. Sen konuşup dertleşsene, İhsan nesi oluyor Süheyla'nın... Üstüne üstlük baş başa da bırakıyor onları...
Se.Sa.61 / 9 Şubat 2008
 
Asi Demir su ortamında tanıştılar, celallenmeleri bile yağmurda oldu, ilk buse konduruşları yine yağmurda… eğer ilerde onların söz, nişan, nikah, düğün olursa yine yağmurda olsun… yoksa inandırıcılığı kalmaz.
CanKuşu / 9 Şubat 2008
 
Demir anlayıp, dinleyinceye kadar… yada kafasında bir plan yapıp onu uygulamaya geçinceye kadar, kendini dışarıya kapatıp içinde yaşayan bir karakter. Aslında buna olgun demek lazım herhalde... İhsan'ı kurtarmaya giderken de gelince demişti Asi’ye çünkü onu umutlandırmak istememişti...
Demir, umarım kendini Asi’ye fazla kapatıp ondan uzaklaşmaz, aksi takdirde sen beni kullandın, yalandın, bölümleri klasik olur. Asi soracaktır, ‘Demir neler oluyor?’ diye... Asi sorgulayan bir karakter çünkü.
Elaaya / 9 Şubat 2008
I*EfSaNe*I / 12.08.2009
 
 
Ne kadar nişanla ilgili hayal kırıklığı yaşasam da, diğer kısımları düşündüğümde normaldi. Yani olması gerektiği gibiydi. Şimdiye kadar Asi’nin Demir’e ördüğü büyük bir duvar vardı tabi Demir’inde Asi’ye. Bu bölüm bu duvar yıkıldı. Asi’nin at üzerinde elini Demir’in beline koyması, Demir’in Asi’nin elini okşaması, öpüşürken saçlarına dokunması, Asi’nin Demir’in arkasına oturması bile bu duvarların yıkıldığını açıkça gösteriyor. Belki bu bölüm “seni seviyorum” deselerdi bir şeyler hızlı gelişmiş olacaktı.
ecemsi / 9 Şubat 2008
 
İzlerken ben bile utandım desem… sanki bana söylenmiş gibi, hatta içimden ‘şimdi çok kötü oldu’ dedim. Önceden olsa, Demir öyle bir şey dese, Asi karşılık verirdi ama öpüşmenin sabahında olduğu için ikisi de duygularını açtı. Sonuçta Demir Asi için bir şeyler söyleme hakkına sahip oldu. Asi’de bunu kabul etti… yani güzel oldu ama o sahne gözümün önüne geldi şimdi… Asiciğimizi çok utandırdı… ayakkabılarını saklamak istercesine geri geri gitti
angels18 / 9 Şubat 2008