Dizi sürecinde kurguda bir yerde işlenen ve sonralarda karşımıza çıkması beklenen ‘şey’lere ayırdık bu sayfayı da. Forum paylaşımlarında merak edilen bu asi detayları, Asi Dostlar için bir araya getirdik… göstermek istedik ki hiç biri atılmadılar, unutulmadılar… biricik biricik saklanacaklar sonsuza dek asi-demir hatırat sandığında…
Yemeni…
2. bölüm… “Kaçmıyorum… gidiyorum” diyen Asi’nin düştüğünü fark etmediği yemenisini Demir almıştı. Sonrasında izine hiçbir yerde rastlanmadı. Demir bu yemeniyi acaba ne yaptı?
Kazak…
18. bölüm… Asi’nin Kuşlu Ev’e geldiği yağmurlu gece… Demir onun için saçlarını kurulayacak bir şeyler vermekle kalmadı, üşümesin diye üzerine giyeceği bir kazak da buldu… Asi, o gece o kazağı koklayarak uyudu ama o kazağın kimin olduğu da akıbeti de meçhul kaldı.
Fotoğraf…  
17. bölüm… Demir’in çalışma belgesinden aldığı vesikalık fotoğraf... 20. Bölümde İstanbul sahnelerinde görülmüştü tekrar Demir’in elinde. Ardından bir daha izine rastlanmadı…
Demir’in Çiçekleri…
Aşkları gibi asiydi çiçekleri de… Asi’nin bu çiçekleri kurutmuş olabileceği düşünüldü hep… bir gün çıkıvereceği okuduğu bir kitabın arasından…
Gümüş ayna...
30. bölüm…Demir, Asi’ye aldığı gümüş aynasını doğum gününde verememişti. Ertesi sabah Defnelerde karşılaşınca da yine kavgaya tutuşmuşlar ve hediye Demir’in elinde öylece kala kalmıştı. Ayna, Asi’ye bile verilemeden masaya geri bırakılmıştı… ve orada kaldı.
Yakut küpe...
48. bölüm… Asi, kendisini kaçıran Eren’in elinden kurtulmayı başarmıştı bir müddet için. Ama Demir ve Kerim onu bulmadan yakalandı tekrar. Eren’le mücadele ederken kulağından düşen küpeyi bulmuştu ormanlık alanda Demir… bu yüzgörümlüğü küpeyi son görüşümüz oldu.
Yüzük...
56. bölüm… akıbeti meçhul bir mücevher daha… Demir’in yüzüğünü ikinci çıkarışı Asi’nin. İlki boşanma dilekçesini gördükten sonra Asi nehrinin sularına atılmıştı… ikincisi dobraca kondu ailesinin önünde masaya… her ikisi de kabullenilmesi birbirinden zor vazgeçilmeler ardına. Ne oldu o yüzük… saklandı mı her şeye rağmen… hiç bilemedik sonrasında.
Aşiyan’da çekilen resim…
Elden ele dolaştı… ateşlerde yakıldı… yırtıldı… kaç kopyası vardı, asla anlaşılmadı! Saçma sapan da olsa, çocukça çizgilerle kalp içine de alınsa, paramparçalığı dayanılmazdı… Demir onu yapıştırdı, Asi’ye özrünü onunla anlatmaya çalıştı… “İlle de söylemem mi gerekiyor, anlamıyor musun?” diyen suskun adam için bu bir araya getiriliş bir özür dalıydı. Resmi son olarak 45. Bölümde yatağa bırakılırken gördük.
Haydar’ın mektubu...
50. bölüm… Yanan Kuşlu Ev’de, taşların altında saklanmış bir mektup buldu Demir. Kaçakta öldü diye bildiği babasının annesine yazdığı bir mektuptu bu ve geçmişle ilgili bütün bildiklerini değiştirdi. 51. Bölümde, Kerim ve Namık ile mektubun içeriğini paylaşırken gördük birkaç kez daha ve sonra ortadan kayboldu…
Defne’nin işli mendilleri… Kerim’in kol düğmeleri…
42. bölüm… Defne, Asi ve Demir için mendiller işlemiş. Kerim’se dostunun beğendiği kol düğmelerini alıp getirmiş. Demir’in tutukluluğu bitip eve geldiği akşam gördük bu çiftin hediyelerini ilk kez. Bir daha da görmek kısmet olmadı. Kuşlu Ev’de yanan pek çok şey ortaya çıktı sonraları… ama işli mendiller ve bu kol düğmeleri yangında kurtulamayanlardan olmalı.
Asi & Demir evlilik fotoğrafları…
56. bölüm… Asi, Melek’in cenazesi sonrası Demir’le yaşadıkları Cemal Ağa’nın konağından ayrıldı. Giderken aldığı evlilik resmi ve diğerleri ne olduysa sonraki bölümlerde ortaya çıkmadı. Asya’dan saklanmış olsa bile atılmış olamazlardı!
Mahmut Enişte’nin tespihi…
6. Bölüm… Mahmut Enişte senelerdir sakladığı sırını Süheyla’ya, ellerinden düşürmediği tespihini Demir’e bıraktı. Ondan kalan mal mülk avukatları tarafından sıralanırken, Demir elinde Mahmut Eniştesinin tespihi ile hatıralara daldı. O tespih atılamazdı, bir yerlerde saklanmış olmalı…
Zincir…
58. Bölüm… İstanbul’daki ustaları günlerce uğraştıran, zincirlerden zincir beğenmeyen Demir’in hassasiyeti kadar derindi seyircinin de hassasiyeti o altına ve zincire. Demir’in katıldığı her iki sabun merasiminde de, zincirlerinden çıkarıp sabun kazanına attığı o altın aşk için taşınmıştı boyunlarda yıllarca. O zinciri Demir’in parmakları arasında son görüşümüz oldu bu kare.
Köstekli saat…
42. bölüm… İhsan, Asi-Demir’in evlendikleri gün gerçekleşemeyen düğün yemeği yerine bir yemek verdi Kozcuoğlu Çiftliği’nde… herkesi topladı etrafına. Yeri ve zamanı değildi belki ama Asi-Demir bu yemekte boşanmaya karar verdiklerini söyleyecekti bütün aileye. Ne var ki, ikisi adına konuşan Demir’in sözü kesildi Neriman’ın araya girmesiyle… bir düğün hediyesi verdi damadına… öldürmekle suçladığı babasına ait bir hatırat… evlendiğinde Cemal Ağa’ya kayınpederi tarafından hediye edilmiş köstekli bir saat... Asi’yi terkedip giderken, kendinden başka her şeyi karısına geri vermeye özen gösteren Demir’in o saati saklamak için nedeni neydi acaba? Ve ne oldu ona?

Şal…
46. bölüm… Demir’in, Asi’nin tenine çok yakışacağını düşündüğü şal. Onu istemeye gittiği gün… hani bir şey giymişti Asi… Demir’se ona bakmaya doyamamıştı… işte bu şalı o giysinin üzerinde hayal etti…
47. bölüm’de başka bir şal gördük Asi’nin üzerinde…
… herhalde diğer şal kuşlu evle birlikte yananlar içinde… anmak için o şalı bir kez daha aldık hatıra sandığımıza…

Bu sayfada toplamaya çalıştıklarımız, kurguda bir yerlerde işlenen ve sonradan karşımıza çıkması beklenmesine rağmen, 'akıbeti meçhul’ kalan objelerdi.
Senaristlerimize haklarını teslim edelim ki,  bazı objeleri işlemeye, ya pek vakit kalmadı dizinin bitişiyle… yada belki işlendi diye düşünüldü kurgunun gereğince… ama sayfamızın adı ‘Hatırat Sandığı’yken onları da almak istedik içine.
Deniz kabukları…
68. bölüm… Demir, tedavisi için İstanbul’a giderken Asi’ye bir deniz kabuğunda kendini bıraktı Kozcuoğlu Çiftliği’nin girişinde…
58. bölüm… Asi, seneler evvel, Assos’a Demir’i görmeye gittiğinde ise, sevdiği adamın karşısına çıkamamış ama ağlardan çıkarıp fırlattığı bir deniz kabuğunu alıp getirmişti şehrine… salıncağındayken görmüştük ellerinde…
Bu iki deniz kabuğu birleşmişti Asi’nin kıymetlilerini biriktirdiği o ahşap kutuda büyük ihtimalle… belki senaristler o deniz kabuklarının işlerini bitirmiş olduğunu düşündüler ve irdelemediler daha fazla ama onlar yine de dursunlar gözlerimizin önünde… hatırat sandığımızda güvenle…

 
Her şeyi toplama huyuyla… çöpünün bile değeri olan Asya… eminiz, saklıyor şimdi sayacaklarımızın hepsini kendi sandığında.
Aralayıp bir göz atalım mı onun yükte hafif pahada ağırlarına… bize vermeyecektir hiç birini biliyoruz ama şöyle bir bakacağız yalnızca… gerçi babasının kızı o, merak edip karıştırmış olsak bile, bir mahsuru olmadığını söyleyecektir bize… bakmamıza da kızmaz ya!
Ağaç Ev Resmi…
71. bölüm… Asya, kalp atışları üzerinde uyuduğu annesinin kalp atışlarına, saçları saçlarına karışmışken, babası hastalığında hapis ama gelecek hayalleriyle yapmıştı bu resmi hastane odasında kızına… Aylar sonra, sihri sayesinde babası hastaneden çıktığında ve Asi-Demir’in ikinci kez evlendikleri günün ertesinde görünmüştü bir kez daha… Bir söz vermişti, Ağaç Ev yapacaktı babası ona… yaptı da… Ya resim? Resim hala saklı… Asya’da…
Sihirli resimler…
71. bölüm… Asya’nın hatıra sandığından bir ‘kıymet’ daha karşımızda… babasını yanına gelmesi için ikna ettiği o muhteşem çizgiler… önce, denizlerdeki babaya ulaşsın diye sulara emanet etti hep çizgilerini… özlemlerini… mektuplarını… ama o mektuplarından hiç biri babasına bu kadar hızlı ulaşmamıştı… Bu çizdikleriyse artık denizlere atılmadı… saklandı…
Kayık mektup…
61. bölüm… Babasının gelişini müjdeleyen… dalgalara hızlanın diyen … gece boyu göğüste saklı uyunan o mektup… o nerede şimdi? Bir başka detay,  gönlümüzün dışarıda bırakmaya elvermediği…