[duygu] / 06.04.2008
Asi hikayemizin güzel, akıllı, fedakar, çalışkan, cesur kızı. Babasının bir tanesi. Evet, her anne babanın çocuklarını eşit derecede sevse de içlerinden bazılarıyla daha iyi anlaştıklarını hepimiz biliriz. İhsan Bey tüm çocuklarını büyük bir sevgiyle sevse de Asi onun için her zaman özel olmuş. Çünkü Asi tam İhsan Bey’in istediği tarz bir evlat. Onda kendini buluyor, onda hayal ettiği evladı buluyor ve onunla iyi anlaşıyor. Çünkü Asi onu anlıyor. Dünkü bölümde cezaevindeki baba kız iletişimi çok etkileyici idi. Çetin Tekindor bu ülkenin yetiştirdiği efsane oyunculardan biridir. Onun oyunculuğu sizi alıp götürür. Gözlerindeki hüznün, sesindeki o muhteşem tınının içinde kaybolur gidersiniz. Sevgili Tuğba böyle bir babanın biricik kızı rolünde bu sevgi akışını gayet güzel oynuyor. Asi, başlarına gelen bu son faciaya karşı babasının hapisten çıkması için çaresizlikler denizinde yüzerken, bu olayların başlarına gelmesinin baş sorumlusu olarak gördüğü Demir karakterine olan zaafıyla da mücadele etmekte. Bu mücadelede pek başarılı olduğu söylenemez tabi. Sonuçta gözler kalbin aynasıdır. Ağızdan çıkan sözler zehirde olsa, gözler sözleri desteklemedikten sonra karşıdakinin bir kulağından girer diğerinden çıkar. Demir Asi’nin gözlerine bakarak konuşuyor. Asi ne derse desin Demir aslında onun yüreğini gözlerinden okuyor. Ve onun içinde Asi için mücadelesine aynı hırsla devam ediyor. Yani eminim ki Asi Kenan efendinin evlilik teklifini kabul etse bile, nikâhta imza atılana kadar Demir mücadelesini sürdürür.
Demir karakterine gelince. Annesini çok hazin bir şekilde kaybetmiş kardeşiyle hayata tutunmuş, yokluklar içinde büyürken teyzesinin can yoldaşı olmuş ve tabi ki teyzesinin derin kini ile yoğrulmuş ve bu kinle yaşama sıkıca tutunup kendini onları bu hale getiren insanlardan intikam almaya adamış bu nedenle çelik gibi sertleşmiş bir karakter. Ama aşk denen insani duygunun karşısında mağlup olmaya mahkum bir karakter. Asi, yalın anlamda Demir’in tam da aşık olacağı kadın tipi ve Asi Demir’in o sert karakterini yumuşatmada hayli ilerleme kaydetmiş durumda. Demir’in acımasızlığını ve onun yüzüne tokat gibi vururken, Demir’in zırhları da yavaş yavaş dökülüyor. Demir artık kendini, hayatını ve hatta teyzesini sorguluyor. Kin ve nefret denizinde yüzmenin insan olmaya maliyetinin ne kadar ağır olduğunu artık görüyor ve Demir’inde mutlu olmaya sevmeye hakkı var öyle değil mi? onun da gülmeye sevdiği insanla mutlu bir gelecek kurmaya hakkı var ve pek tabi ki bu hikaye Demir ve Asi’nin mutlu geleceğe yol almalarının çetrefilli hikayesi olarak bize sunuluyor.
Dizimizin olgun hanımlarına gelince;
Neriman; tipik bir küçük şehir tanınmış aile gelini. Zengin bir aileden, başka zengin ve tanınmış aileye transfer olmuş tipik evliliklerden birinin kadın kahramanı ve böyle bir eş olarak tüm vazifelerini yerine getirmiş, kocasının her daim arkasında onu mutlu ve de başarılı görmek isterken kendine özel fazla büyük bir dünyası olmamış. Hayat hep güzel ve kolay olmuş. Dört güzel kız. Güzel bir çiftlik, maddi sıkıntısı olmayan bir yaşam, sorgulanmayan bir hayat ya da hayatı sadece gördükleriyle sınırlı sanan bir karakter. Ve şimdi o derinine inmediği hayatın içinde sorgulanması gereken bazı şeylerin nihayet farkına varmaya adım atmış bir karakter. Neriman’ı canlandıran Nur Sürer çok başarılı bir oyuncu. Bu role de fevkalade güzel intibak etmiş. Neriman karakteri konusunda ki kendi adıma tek rahatsız edici özellik günün her saatinde iki dirhem bir çekirdek gezinmesi. Sabahın köründe eşine giysilerini götürürken bile kuaförden çıkmış edası ve şık inci küpeleri. Yani bence doğal olmalı. Sabahın bilmem kaçında bu hanım biraz sabah haliyle olmalı. O hallerini de görmeliyiz. Tek tip dolaşıyor bu dizide kahramanlar. Günün saatlerine göre giyimleri de değişmeli bilmem anlatabiliyor muyum? Neriman’ı makyajını silerken, saçlar dağınık da görmeliyiz. Gerekirse gecelikle de görmeliyiz. Bunlar sahne planları kesinlikle diziyi daha inandırıcı ve samimi kılacaktır. Gecenin bilmem kaçında Defne’yi beklerken bile kuaförden çıkmış modda. Yani bunlar önemsiz gelebilir ama cidden diziyi daha inandırıcı kılar. Süheyla’ya gelince; bence Süheyla bu dizinin en çekici karakterlerinden biri. Rolüne cuk oturmuş. Çok hoş ve çekici bir kadın. Gayet etkileyici oynuyor. Gizemli ve etkileyici. İhsanla geçmişte aralarında derin bir duygusal ilişki yaşanmış. İhsan’ı hapishane ziyaretinde İhsan’ın ona bakışları ve ona bakarken tutkuyu da yaşadım demesi ve orada Süheyla’nın ne kadar baskılasa da gözlerinin derininde, yaşadıkları aşkın gölgelerini görmemek imkansız. İhsan bence Süheyla’ya aşkını hiç unutmamış sadece uykuya yatırmış bir insan. Senaristler bu aşkı her an alevlendirebilirler. Cemal Ağa; Usta oyuncu Tuncel Kurtiz’in hayat verdiği karakter. Kindar, egoist, hayatı boyunca menfaatlerini sevmiş, kendini her zaman üstün gören, parayı seven ve sevdiklerini koruyacağım derken sevdiklerinin sevdiklerini bir kalemde harcamaya hazır bir karakter. Damadının ailesiyle geçmişten bir kininin olduğunu düşünüyorum. Zamanında onlar tarafında hayli ezilmiş sanıyorum. Süheyla onun için kaçakçı demişti. Demek ki pis işlerle servet edinmiş bir insan. Damadını sevmiyor. Şimdi eline bir koz geçti. İstiyor ki ona yalvarsın. Yalvarsa gözüne soka soka ödeyecek kefaleti ve de hep yüzüne vuracak. İhsan ise bunun farkında ve asla kabul etmiyor haklı olarak. Bu bölümde Aslan karakteri enteresan bir kişilik sergiledi. Bölümün başındaki Demir’e saldırı olayında kontrolünü kaybetmiş, gözü kara bir Aslan vardı. Yani daha da ileriye gitmesine ramak kamıştı. Sağlıklı bir kişilik göstermiyor. Kendince çözümler buluyor, bir şeyler için çabalıyor ama senaristler bence henüz bu karakterin derinine inmediler. Şu anki konumuyla sığ kalıyor. Belki de ilerleyen bölümlere sürpriz olarak hazırlıyorlardır Süheyla’nın oğlu olma ihtimaline dayanarak. Aslan’ı canlandıran oyuncumuzu tebrik ederim septik bir karakteri gayet başarılı canlandırıyor ama dediğim gibi artık derinden bize tanıtsalar daha iyi olacak.
Bu bölümde hukuki bir hata yapıldı. Hakkında suç isnadı bulunan ve yargılaması devam eden kişin mallarına haciz gelmez. Haciz kelimesi yanlış kullanıldı. Yapılan işlem tedbirdir. Mahkeme kararıyla sanığın mallarına tedbir konur. Nedeni ise işlenen suç malidir. Kişinin mal kaçırmasını önlemek için mallarına tedbir konur. Öncelikle bu kadar tarlası olan İhsan Bey’in arazilerinin ve çiftliğinin tapu kayıtlarına tedbir şerhi yazılır. Satılmasını önlemek adına. Yoksa çiftliğindeki üç beş menkulle uğraşmazlar. Hayvanlarını tespit ederler, araçlarını tespit ederler ama malı kaldırmazlar. Yeddiemin olarak aileye bırakırlar her şey kağıt üstünde yapılır. Bu hatayı Demir’e açıklattılar ama oda eksik bir açıklama yapmış oldu. Senaristlerimiz lütfen dikkat. Bu hatalar ciddi anlamda göze batar. jenn / 19 Ocak 2008 |
kardelen2086 / 15.03.2008
Öncelikle Aslan’ın o kavga sahnesindeki bıçağı savuruşlarını hayretle izledim. (daha önce böyle bir şey yaptı mı bilmiyorum kaçırmış olabilirim) bu nasıl bir gözü karalıktır? Nasıl bir öfke patlamasıdır? Normalde bizim izlediğimiz bu tür bıçaklı sahnelerde korkutma ya da caydırmaya yönelik olur. Karakter yalandan şöyle bir iki sallar ama burada Demir biraz daha az çevik olsaydı gitmişti ki bence tipik Aslan. Karakter ne kadar değişirse değişsin bu özellik hep kalacak. Tıpkı Asi’nin atı öldüğünde verdiği tepki gibi. Sevdiği ve koruduğu şeylere karşı o kadar hassas ve bunlara yaklaşanlara karşı o kadar fevri ki sonunu hiç düşünmüyor, argo tabirle direkt dalıyor. Sözleriyle de davranışlarıyla da. İşte tamda bu yüzden Süheyla’nın çocuğunun o olmasını istiyorum. Normal insanı bile çökertebilecek bir durum Aslan gibi her duyguyu en uçta yaşayan, arıza kapasitesi üst seviye bir karakterin başına gelince ne olur? Her şey durağanken çatacak yer arayan birisi böyle bir karmaşada ne yapar? Bunu kesinlikle izlemek isterim.
Demir, Asi’nin ağzından çıkacak bir kelimeyle 500 bini vermeye hazır. Özel avukat tutuyor, mafyayla yüz göz oluyor, Suriye yollarına düşüyor (çiftliğin borçlar da arya kaynadı galiba) vs. işi gücü bıraktı tüm düşüncesini, enerjisini, parasını bu işe yönlendirdi. Karşılığını almadı ama henüz. Her şey açığa çıkınca Asi’nin basit bir teşekkürü, bir gülüşü bile yetecektir bence. Öte yandan Aslan icrayı defetmeye çalışıyor, evdeki üç beş eşyayı satıp Bülent’in yerini bulmaya uğraşıyor, darbe üstüne darbeyle (biraz da Demir sayesinde ) Leyla gibi dolanan Asi’ye destek çıkıyor. Kim olarak? Kahyanın deli oğlu olarak. Bir de üstüne Suriye’ye Demir’le ya da Demir kaynaklı bir bilgiyle değil de kendi çabasıyla giderse cidden taktir edeceğim çocuğu. Burada karşılaştırırken derdim bir ikilik yaratmak ya da Demir’in yaptıklarını değersizleştirmek değil (tam tersi bu kadar şey yapıp gıkını çıkarmamak çok Asilce bir davranış). Ama Aslan kendi olanaksızlıkları içinde cidden çabaladı bu bölüm. Hele Asi’nin odasındaki konuşması. Cidden böyle bir riske atılabilecek (Demir hariç) bir Aslan bir Asi var, diğer herkes hipnotize olmuş gibi Cemal ağanın ağzına bakıyor. Bu arada gelen tüyodan öğrendiğimiz kadarıyla Aslan Demir’i bıçaklı saldırıdan kurtarıyor. Kendi yaralanmak pahasına. Hangi Demir’i? Bir bölüm önce bizzat kendi biçmeye kalkıştığı Demir’i! Neden? Muhtemelen Demir’in samimiyetle yardım etmeye çabaladığını kendi gözleriyle görüyor. Yoksa bizzat şahit olmadan bırak Asi’yi Kanuni Sultan Süleyman dirilse anlatsa inanmazdı Aslan. Yukarıda yazdığım gibi tam uçlarda dolanıyor. Yine hangi Aslan? Kahyanın psikopat oğlu olanı. Bütün bunları Aslan’a yaptırtıp da bir yere bağlamazlarsa cidden hayal kırıklığına uğrarım. Bir de şu var Aslan’ın ailesine bir de Aslan’a bakınca. Bir insan ailesiyle bu kadar mı alakasız olur?! Bir de Süheyla’ya bakıyorum. O mesafeli buz gibi duruş, o yırtıcılık, o tehditkar bakışlar. Bilemiyorum Süheyla’nın çocuğu Aslan çıkmazsa başka kimse olamaz bence. Yeni bir karakter eklemeleri gerekir. ELİOT / 19 Ocak 2008
Asi’nin Demir’den yardım almak istemesi ama babasından dolayı elinin kolunun bağlandığını görmek biraz beni sevindirdi. Demek ki Demir’in elinden yaralanması işe yaramış.
narima / 19 Ocak 2008
İhsan’ın Demir’le ilgili Asi’ye söyledikleri çok güzel sözlerdi. Yardımı reddetmesi de anlaşılır bir davranıştı. Yerinde Demir olsa farklı davranmazdı. Mükemmel bir kayınpeder-damat olacak bu ikili.
Bir de Demir’in Süheyla’ya “Neden İhsan Bey’i ziyarete gittiğini öğrenebilir miyim?” deyişi ve o sahnedeki duruşu, bakışları da harikaydı. Süheyla bozuldu, Cemal Ağa karşısında ahkam kesen kadın Demir karşısında kızardı, bozardı. Öyle ya nasıl açıklanır “Kozcuoğlu deyince ben Neriman ve kızlarından nefret ediyorum, nefretim o kadar bükü ki Kerim’in evliliğine dahi karışma hakkını kendimde buluyorum ama İhsan bunların dışında, onu görmem lazım, o benim eski aşkım, yeniden aşkım olmasına da bir itirazım yok” düşünceleri. Demir teyzesinin bu yönünü anlarsa, vay olsun Süheyla’nın haline. fatma-1721 / 19 Ocak 2008
Bölüm anlayamadığım bir sürü mantıksız davranış ve abartıyla başladı. İlk mantıksızlık Aslan'ın Demir’e resmen canına kast eden saldırısıydı. Sanki Demir'i Asi'yle iki ayrı koltukta konuşurken değil de, Asi'yi boğazlarken yakalamış gibi üstüne atılması maksimum gereksizdi. Üstelik durumun açıklanmasına rağmen aynı saldırıların devam etmesi saçma ötesiydi. Hah şimdi Asi Aslan'a gereken ayarı verecek derken birden Asi'nin Aslan'a mecburmuş gibi açıklama yapmaya çalışması ve dönüp Demir'i de içeren 'kimseye ihtiyacım yok' özlü sözü! beni isyan ettirdi. Dolayısıyla bölüme bu şekilde giriş yapan ben, izlediğimden de hiç bir tat alamadım ama izlemeye devam ettim.(bkz. Demir'in bakışları ) Hele Süheyla hanımın ailesinden önce İhsan Bey’le hem de açık görüş ziyareti iyice ipin ucunu koyuverdi. Ne zamandan beri aileden olmayan, soyadı tutmayan insanlarla görüş yapılıyor hapishanelerde merak ettim. Asi ve babasının gözlerini karartmış gurur meselesine ise hiç girmek istemiyorum, Demir'in parasını kabul etmeyen o Kaf dağındaki gururları Kenan'ın parasını hem de ne karşılığında nasıl kabul edecek bunu da çok merak etmekteyim. Bu bölümle iyice anladım ki dizinin en aklı başında karakteri Defne. Hele babasının gömleğine koyduğu defne yaprağı çok ince bir davranıştı. Asi gibi karakol, hastane koşmadı belki, haykırmadı ama sessiz sedasız ve derinden babasına olan desteğini ve sevgisini gösterdi. Ayrıca İhsan Bey’in mahkemeye getirildiği sahnedeki Defne'nin üzüntüsünü yansıtan oyunculuğu içinde Selma Ergenç’ kutlarım. nilsina / 19 Ocak 2008 |
usayken
Dün akşamki bölümü izledikten sonra fragmancı ve özetçi arkadaşlara bir daha asla güvenmemeye karar verdim.
Bazı ufak tefek tuhaflıklar vardı ama bölümün bütününü düşündüğümde görmezden gelmeye karar verdim. Zaten topu tüfeği 2 tanede hoşuma gitmeyen vaka oldu. Birinden arkadaşlarımız zaten söz etmişler. Demir yaralandıktan sonra Asi'nin olayı çok önemsemeyip sonrasında durumu acil bir vakaya dönüştürmesi. Allahtan arkasından sağlık ocağı sahneleri geldi. Unuttum gitti. Bir diğeri ise mahkeme sonrası İhsanın kızları Neriman'a, Asi'yi ise kendine emanet etmesi idi. O sahnede Defne'de vardı (son 2 bölümün en takdire şayan karakterlerinin başında gelir bana sorarsanız) Benim babam benim gözümün önünde böyle bir şey deseydi had safhada kırılırdım diye düşünüyorum. Defne her ne kadar kırılgan görünse de sağlam bir karakter. Çok yerinde müdahaleleri var. Biraz daha fazla ilgiyi hak ettiği düşüncesindeyim. Süheyla bu bölüm öcü olmadığını iyice gösterdi sanırım. Zaten kendisine sempatim vardı şaşırmadım. Ağustos Böcüğü / 19 Ocak 2008
Bazı şeyleri hala gizemli tutup duyguları, karakterleri azar azar gösteriyorlar bizde her bölüm heyecanlanıp yeni bölümü merakla bekliyoruz. Mesela Defne’nin karakterinin sağlamlığı ve zekası artık belli oluyor. (İlk bölümlerde böyle düşünmemiştik.) Süheyla Hanım da öyle artık iyice aslında kötü bir insan olmadığını hayatta yaşadıklarının onu böyle yaptığını anladık. Hangimiz başımıza bunlar gelse kinlenip intikam almak istemeyiz ki.
Asi yine iyiydi öfkeliyken tepkisini güzel gösteriyor da farklı durumlarda sanki biraz tepkisiz ve durgun geliyor bana. Ama Demir’le diyalogları çok güzel ve ölçülü. Senaristler gayet başarılı. Murat Yıldırım da Demir rolünü iyice özümsedi ve ona büründü. Her geçen bölüm daha başarılı oluyor. Bakışları, duruşu, ses tonunu ayarlaması gerçekten güzel. Dreamlike / 19 Ocak 2008
Dikkatimi çeken bir karakter… Defne. Onu ilk bölümlerde hiç sevmemiştim ama şimdi yanıldığımı anladım. Adımlarını salam basıyor ve akıllı davranıyor. Bence sevilmeye özellikle de babası tarafından… çok ihtiyacı var.
Ayrıca mantıkla davranma konusunda Asi’yle aralarında dağlar kadar fark var. Asi daha baskın ama Defne daha mantıklı. Asi’ninse ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum. Leyla’yla Demir’i gördüğünde Demir Bey’in keyfi yerinde gibi şeyler söyledi. Ne yapmasını bekliyor Demir’in. İhsan’ı babasının yerine koyup yas tutmasını mı, ağlamasını sürekli suratını asıp oturmasını mı? Adam daha ne yapsın ki… elinden gelen her şeyi yaptı. Asi bunu görmese de en azından hep onun yanında oldu. Demir’in yaptığı her şeyi reddetti, kovdu, bağırdı çağırdı. Ama aşk işte Asi ne yaparsa yapsın Demir onu üzgün görmeye dayanamıyor. Bizim kızsa kıymet bilmiyor. En önemlisi Demir geçmişini sildi bile denebilir. Aralarındaki düşmanlığı yok etti. Kim için, böyle yaşayamayacağını anladığı için. Belki de ilk kez aşık olduğu için. Sımarık Cadı / 19 Ocak 2008
Dünkü bölümü beğenerek izledik. Dünkü bölümde en çok İhsanlı sahneleri beğendim. İhsan Bey hayatta bir baltaya sap olmamış, hiç bir işi başaramamış görünse de, en büyük hazine olan kişilikli, karakterleri sağlam evlatlar yetiştirmiş. Adamın özü dürüstlük. Asi ile İhsan'ın konuşmasını da beğendim. Demir'in dürüst insan olduğunu anladım ama parayı kesinlikle kabul edemem. İhsan gibi kişilikten de bu sözleri beklerdim. Kızlarını kimseye karşı sorumlu olmasını istemedi. Olması gerekende buydu.
Cemal Ağa bana itici gelmiyor. Onu da beğenerek izliyorum. Karakter olarak beğenmediğim karakter de olsa, oyunculuğu çok iyi. Kenan ile Leyla ise bu diziye Asi&Demir çiftini ayırmak için girmiş kişiler. Kenan dünkü konuşmasıyla kendini daha da batırdı. Asi'yi parayla satın almayı düşünüyor herhalde. Paraya karşılık benimle evlen gibi bir şey oldu! ayşenur / 19 Ocak 2008
Asi Demir'e zaman zaman ters davransa da genelde sözünü dinliyor. Hatırlayacaksınız Demir Asi'yi zorla arabasına bindirirken "tamam konuşalım ama bu şekilde değil" demişti. Yani Demir'i dinliyor, Demir'e fırsat veriyor. Bunda da aynısı olacak. Demir'i tabi ki bekleyecek. Hatta ben Aslan'la birlikte Suriye'ye gitmesini bekliyorum. Demir'e sürpriz yapacak inşallah.
Neslihan17 / 19 Ocak 2008
Dünkü bölümün karakter olarak bana göre yıldızı Defne’ydi. Hiç ummadığım bir performans gösterdi. Onu tepkisiz, içine kapalı, hatta silik buluyordum. Ama gerek dedesine tavrı, gerek para konusunda Asi'ye söyledikleri, gerek Demir'le de konuşması (“Melek sen de kal” demesi) bana hakkında yanlış düşündüğümü gösterdi. Ve de babasının gömleğinin cebine koyduğu defne yaprağı, bayıldım o jeste. Bu kadar zarif olabilir bir insan. Asi de tıpkı Kazak halk dansları oyuncusu gibi kırmızı palto hırka karışımı şey, boynunda koca atkı, kemeri, battal çizmeleri ve o muhteşem yürüyüşü ile bana hep bunu hatırlattı. Asi çok değişken. Çok güzel, gülerek bakarken birden kızabiliyor. Demir’in büyüsüne kapılmış gibi iken birden ters konuşabiliyor. Babasına Demir'in teklifini danışıyor. Tamam, Kenan'ınkini niye danışmıyor anlamadım. Eğer babasının kararı çok önemliyse onu da sormalıydı. Oyunculuk olarak ben Nur Sürer'i çok beğendim bu hafta. siyah-beyaz / 19 Ocak 2008 |
funda
Asi sanırım babasının Kenan'a karşı olumlu baktığını onu taktir ettiğini düşünüyor ya da öyle sandı. Çünkü İhsan Bey'in Kenan hakkındaki düşüncelerini tam anlamıyla yansıttığı daha doğrusu olumsuz bir fikrini beyan ettiği bir sahneye tanık olmadık. Belki de bundan dolayı Asi sorma gereği duymadı babasına, öyle düşündüğünden ötürü. Halbuki bence İhsan Bey'in de gözü Kenan'ı hiç tutmadı. O da kuşkulandı Kenan'dan.
cave77 / 19 Ocak 2008
Dünkü bölümü keyifle izledim. Ancak bazı kısımlar bana gerçekçi gelmedi.
İhsan teşekkül halinde kaçakçılık yüzünden yargılanıyor. O yüzden F tipi cezaevinde yatmakta. F tipi ceza evi yüksek güvenliklidir ve ziyarete ailesi yani sadece eşi ve çocukları bir de avukatı gidebilir.3.kişiler öyle izin aldırıp falan gidemez. Bir şey daha var Bülent Çopur yakalanmadığı için soruşturma devam ediyor ve o suç dosyasında gizlilik kararı olmalı. Yani bu safhada dosya gizli tutulur. Gizlilik kararı tüm sanıkların yakalanmasından sonra bozulur. Yani böyle bir davada şu aşamada sanık kefaletle dışarı bırakılmaz. Çünkü İhsan’ın suçsuzluğu Bülent’in ifadesine bağlı ve eğer çıkarsa İhsan Bülent’i bulur ve zor kullanarak ifadesi değiştirmesine neden olur diye böyle önemli davalarda sanıklar dışarı salınmaz. Ancak Bülent yakalanıp ifadesi alınınca İhsan’a ait deliller gözden geçirilir. Aleyhinde pek delil yoksa bırakılır ancak. Son olarak Asi’yle ilgili bir şey takıldı aklıma. Demir Asi’ye yardım etmek istiyor ve son olarak kefaleti ödemeyi teklif ediyor. Asi ilk başlarda kesinlikle karşı çıkıyor sana muhtaç değilim falan. Sonra biraz yumuşuyor ve babama sormam lazım diyor. Babası da Asi’ye en başından beri hiç kimseden borç falan isteyip başımızı öne eğme diyor. Bu konuda babasının tavrını anlayabiliyorum ama Asi Kenan’ın yaptığı sandığı yardımlar için yani avukat ve elektrik meselesi falan Kenan’a gurur yapmıyor ki adam bunu karşılıksız yapmıyor. Zaten gerçekten o yapmadı üstüne kondu iyiliklerin. Asi son sahnede Kenan’ın kefaleti ödeyecek olmasına önce çok sevindi. Asi o zaman babama sorayım demedi. Sonunda babam kurtulacak dedi. Hiç adama neden yapıyorsun diye sormadı hemen kabul etti olayı yani. Sonra Kenan teklifini yaptı. o zaman bizim kız mor oldu. Demir’in yardım teklifini kabul etmeyebilir ama Kenan’ın yardımlarını da sorgulamalıydı. Onu da pek tanımıyor çünkü. Sonuçta o da yabancı. senny / 19 Ocak 2008
Akşam Asi beni baydı resmen.
Asi karakterini, anlamsız yere pasifleştirdikleri için çok kızgınım. Kenan’ın kendisi ile evlenmek niyetinde olduğunu Defne bile öğrendi de Asi mi öğrenemedi. Bunu bile bile adamın yaptığı yardımı (??!!) terbiyeli bir kız olarak başını önüne eğip, teşekkür ederek kabul etmesi, Demir’in yardım teklifine gelince atmaca gibi saldırması, beni Asi karakteri üzerinde düşünmeye sevk ediyor. Bir de köy korucusu kılığı ve edası yok mu… aman allaaaahhh! Asi karakteri dışında herkesi hemen hemen beğendim. Asi’nin ruhsuz haline bakarak, küçük kız kardeşlerin bile üzüntüleri daha inandırıcı idi. Süheyla’nın Demir ve Kerim’i kızlardan uzak tutmaya olabildiğince gayret sarf etmesi buna mukabil kendisi İhsan’ı her vesile ile görmeye kalkışması da beni sinir etti ama vardır hayatta böyle tipler. Aşk bu aşk… ne diyelim.50 yaşında da olsa aşk aşktır. Melek yavruma bu bölüm sazan etiketi yapıştırıldı. Dünyanın meleği gerçekten o kız. Sazan demiyorum ben meleğime. Leyla da o güzelliğine karşın bir insan o kadar mı sinir bozucu olur yahu. Halbuki güzelliği ile iyiliği birleştirse, Leyla’ya ne Demirler atılır ama huy işte. Yani huysuzluk işte. söğüt / 19 Ocak 2008
500.000YTL bu tam anlamıyla bir senet anlamına geliyor. Ne var Asi işe geri dönse de bir yıl daha fazla çalışsa da hemen babasını çıkarsa. Ama inat işte hem o hem babası. Hem çiftliğe geri dönse daha iyi olurdu ama imkansız bu durumda. Neriman babasının parayı ödemeyeceğini biliyor daha ne duruyor orada. Gitsene kadın evine. Ama olmaz orda aç susuz elektriksiz yaşayacak. Gidemez. Defne’ye hiç yakıştıramadım. Birazcık Asi’ye benzese babasının evinden ayrılmazdı. Şimdi ise annesinin dizinin dibinde. Süheyla’da da hiç şans yok garibim. Tam yaklaşmış kadına bir kaç adım var. Sen kadını kaçır elinden. Bence o sırada bebeği alan Ökkeş Efendi. Ve bu bebek Arslan. Kenan teklifini etti etmesine ama ettiği teklif havada kaldı biraz. Öncelik Demir’de Kenan Bey, sen sıranı bekle bakim, sonra sıra sana gelir herhalde. Bekle Asi Demir’i bekle. O gelmeden sakın bir şey yapma. Sakın. Aahh ahh ne harika bölümdü bakışlar döktürdü bu bölümde. Asi de az değil onun da bakışları harikaydı. Tam isabetti bence karşılıklı atışmalar hepsinden enfesti. YONCA_ÇINAR / 19 Ocak 2008 |
usayken
Bir türlü tamir olmayan Jeneratör Aslan!! "Çekil O'nun yanından" "Sakin ol" "Senin, gecenin bu saatinde ne işin var bu evde?" Haksız mı? Sanırım değil, acabaları olan biri Aslan. Demir'e güvenmesini gerektiren bir olay da görmedi henüz. Hele ki, kendini sorumlu hissettiği bir genç kızın," Hayır" kelimelerini (hem de ne biçim hayır) o ses tonu ile duyduklarından sonra ne yapsa haklı. "Kimsenin yanlış bir şey yaptığı yok!" "Demir, yanlış anladı sadece". Asi, Aslan'ı iyi tanıyor. Nerede ne düşüneceğini biliyor. İlk bölümlere bugün geri döneceğim. Neden Aslan karakteri o kadar kötü gösterildi, anlamya çabalayacağım. Acaba, kötü bakışları nedeniyle rol mü çalmıştı, o korktuğunu söyleyen kızdan. Acaba o kız, arada kaçamak bakışlarla, Aslan'ın ilgisi olup olmadığını mı kontrol ediyordu? Sonra, fazla ilgi gösterdiğini anlayıp korktu mu? Aslan, kızın farklı olduğunu ima etmişti Süheyla'ya. "Sen hala olanı biteni göremeyecek kadar körsün" henüz sen de göremiyorsun. Ama, kızmıyorum, çünkü, sana görmen gerekenler henüz gösterilmedi. Ketum Demir, kardeşinle konuşuyor, elektrik borcunu öğreniyor, kardeşin sana bunu söylemiyor. (özür sahnesinde söylemiş mi acaba diye düşünmedim değil.) Asi, önce Demir'i savundu "Çiftlik karanlıktı, yalnızım diye uğramış. Merak etmiş" hah dedim, 2 etti.2. kez Demir'i birisine karşı savunuyor. Kendisi demediğini bırakmıyor ama, başkasının kötü söz söylemesine, kötü düşünmesine izin vermiyor. Erken karar vermişim. "Ayrıca kendimi korumak için sana ihtiyacım yok" eyvah dedim. Aklıma gelen başıma geldi. Demir, yedi yine zılgıtı "Kimseye ihtiyacım yok". Bu kızın kuyruğu dik hali, bazen hoşuma gidiyor. Bazen kızıyorum. Senin yüzünden kavga çıkmış, biri yaralanmış, hala kırıcısın. Arada bir sus yahu. En azından Aslan'ın yanında deme. Dedin ne oldu kavga uzadı. Bu arada Demir iyi yerleştirdi yumruğu. Haksız mıydı? Hayır. Bu kez de Demir haklıydı. Olayı bitirmeye uğraştıkça devam etti. Sonrası her kavganın olmazsa olmazları. Ama bunların kavgası çok güzeldi. Hiç küfür yok. Hiç ses yükselmiyor. Amanın nerde böyle kavgalar. Normal hayatta en az 10-15 ağza alınmayacak küfür savrulmuştu ortalığa. Defne-Kerim gelişi müdahaleleri, Ökkeş ve Fatma'nın korkuları. Kerim, Polisi aramak istedikçe Demir'in itirazı ve kabul ettirmesi. Elini saran Asi'nin, kan dursun diye elini tutuşu. Elinden akan kan nasıl bir etki yaptıysa, Demir bülbüle döndü. Araba yanındaki Doktor muhabbeti hem Demir’i, hem beni güldürdü. "Acil hasta" Defne'yi evine bırakan Kerim'in koruyucu tavrı, olması gibi. Koskoca kızlara yapılan müdahaleyi anlayışla karşılıyorum. Ne de olsa kızlarımız 1950 de yaşıyor. (yine kılık kıyafet diyeceğim ama, bu bölüm Defne, Asi'den de beterdi. Neydi o bluz falan. Haminneden kalma) Sağlık ocağı sahneleri, güzel bölümün habercisi gibiydi. Demir, o kadar ulu orta bakıyor ki, bilmeyenler de anladı. 'Demir AŞIK'. Asi, Dr. arkadaşına nasıl baskı yapmışsa, eli ayağı dolanmış garibin. Bir dikişi bile atamayacak hale gelmiş "İzi kalır mı bunun" "İz kalsaydı da şanım olurdu. Soranlara kız meselesinden derdim" yalan değil ki. Kız meselesinden. Asi'nin yumuşacık gülüşü, iç ısıtan cinstendi. (Aşkların en çok flört aşamasını sevdiğimi söylemiş miydim??? Bayılıyorum bu hallerine.) "Kız meselesinden değildi" ya neden di? Hah… "Niye? Ben de kız yüzünden kavga edecek delikanlı havası yok mu?" Var canım var. Sen gayet güzel, kız meselesinden kavga edeceğini gösterdin. Yakışır. İlk kez, güzel güzel yumuşak yumuşak konuşarak, birbirlerine hislerini belli ettiler. Dönüm noktası desek yalan olmaz. Demir, ilk defa Asi'ye güzel olduğunu söyledi. Direk demedi, diğer kardeşlerini de kattı cümlenin içine ama, kendisi kavgasını Asi için yaptı. Demir için büyük aşama bu. Hem suskun Demir için, hem de Aşık Demir, için çok yol katetti. Asi, suskunlukla, iltifatı kabul etti. Biraz daha rahat bir bayan. "Ben güzel değilim" der, iltifatın devamını getirtirdi. Asi'de, böyle ucuz numaralar yok. Saf ve temiz biri olduğunu gösterdi yine. Doğal hali bu. Asi " dikkatimi dağıtıyorsun" dediğinde de kendi etkilenmesini kabullendi. Sargı yenilenmesini neden istediğini anlayan, cin Asi, yemediğini belli etti. Çok güzeldi. Defne-Neriman-Cemal muhabbetinde, Defne bu hafta da yıldızlı pekiyi aldı. Nihayet birileri ses çıkartmaya başladı. Hep Asi idi diklenen. Defne'de kendi üslubu ile yanıtlar vermeye başladı. Defne yaprağı hoş ayrıntılardandı. Küçücük yaprak ne büyük bir güç verir insana. qsawe / 19 Ocak 2008 |
denizbasak / 16.06.2009
Asi-Defne cafe muhabbetlerinde, Defne'nin Demir'den yardım isteme talebi, Asi'nin net itirazı. Babasına duyduğu üzüntüyü anlatırken, Demir'i gördüğü anda her şeyi unutup, kıskançlığın gözlerine yansıması. “Demir Bey’in neşesi çok yerinde" demesi.
Leyla-Demir yürüyüşünde konuşulanlar, genelde Kerim-Defne ilişkisi üzerineydi. Leyla'ya hak vermedim desem yalan olur. "Uyum sağlayabilecek mi?" amacı ne olursa olsun bu doğru bir soru. İlk görüşte aşk, hızlı kararlar, kaşını gözünü beğendi, muhabbeti hoşa gitti diye, hemen evlenmeye karar vermek çok doğru gelmiyor bana. En aza 6 ay geçmesi, yemekti müzikti sinemaydı kitaptı zevklerin araştırılması, maç mı romantik komedimi kavgalarının yapılması gerekir bu kararlardan önce. Demir ve Leyla'nın aynı cafeye gelmesi, Demir'in rahat bir tavırla yanlarına gidip mahkeme hakkında konuşması iyiydi. Art niyetsiz bir gezi. Bunu Asi'nin anlaması sağlandı. (yine bölüm sonuna hazırlık bir sahneydi. Kıskançlığa gerek olmadığını anlaması gerekecek bir tavırdı. Birazcık kıskandı kabul canım) Leyla'nın konuşma talepleri Demir'in aklının başka yerde olması ve bunu inkar etmemesi. Umarım sonra Leyla taktik değiştirmez.
Cemal ağa-Kenan muhabbeti mide bulandırıcıydı. Kenan parası olan pinti. Asi, neredeyse yalvaracak hale geldi dedesine. Ama hala kuyruğu dik konuşuyor. ( burada sevdim) Cemal ağa, çok kindar. Ama kendisine açık kapı bırakıyor. Nefretini hemen kusmuyor. Gerçekleri araştırmadan karar vermiyor. Mantığı, hep duygularının önünde. Ön yargıları da var ama, törpülemiş. Dizinin en aykırı karakteri o aslında. Kin nefret sevgi. Hiç birinde hızlı karar vermiyor. Kendisi de söyledi "hata yapmam bin kere düşünür bir kere hareket ederim"
Neriman'ın kendi kendini yiyen tavırları doğal. Hep iyi bir şeyler duymak-görmek istiyor. Demir'e kalsa hemen ödeyecek kefaleti. İlk ziyaretçisinin Süheyla olması, güvendiğini gösteren, güven vermek isteyen hali, geçmişlerinde ikisi arasında neler yaşandığını yine akıllara getiriyor. "Daha ailemden kimseyi göremedim" bu İhsan'ın aklının fikrinin ailesinde olduğunu ve bunu eskiden sevdiği kadına söyleyecek kadar ailesine düşkün olduğunu görmek çok güzeldi. Ailesinin yanında hep soğukkanlı olan İhsan, Süheyla'nın yanında acısını dışa vuracak kadar duygusaldı. Cin Asi'nin, cin anası. Süheyla'yı gördü ve öğrendi. Cemal-İhsan muhabbetinde en doğru cümle "O kadar kibirlisin ki!!! " İhsan, kendisi hata yapmadığını bildiği için işlerin çözüleceğini düşünüyor olabilir. Ama hiçbir şeyi ispatlayamazsa, çok uzun süre hapiste kalabilir. Cemal Ağa, o anda tek kurtarıcısı. Bildiği bir şey varsa söylese. İşleri yoluna koysa (dizi 3 bölümde biter o zaman o başka) Asi-Defne. Bülent sanki kendi kendine gelip teslim olacak. Hala iyi niyetliler. Yarın tarlalara gideriz babamla. Bu arada Neriman-İhsan sahnesindeki, " borçtan elektrikler kapandı.1-2 gece babamda kaldık" muhabbeti olmadı. Asi, elektrik için arıza demişti. Kim ne zaman öğrendi.
"hapishane kuşu oldu. Hala burnu havada. Küçük dağları o yaratmış" Cemal Ağa’dan bir doğru laf daha. Çok gururlu İhsan!
Neriman’ın “ Benim adım Neriman mı, karşımda oturan bu adam babam mı, içerde yatan kocam mı? Onu bile bilmiyorum" müthiş bir replik. Cemal-Asi muhabbetleri yine iyiydi. dedesine güvenmediğini belli etmesi. Cemal Ağa'nın sabırlı olun demesi. "Kurtarıcı Melek" Demir'in Cemal ağa ziyareti, Cam güzelinin bakışları. Demir’in O' nu camda görmesi. Cemal ağadan duyduklarından sonra, odaya dalması.(Cemal ağa burada süperdi yine. Kenan Asi ile evlenmesi karşılığında hallediyor.)
Demir dumur!!!! Asi'nin odasına gelişi, gözlerindeki hayal kırıklığı, inanmazdık. "Duyduklarım doğru mu?" Asi'nin şaşkın bakışı, haberi bile olmadığı bir konuda sorguya çekilmesi. "Babanın kefalet parası için mi yapıyorsun bunu Asi? O yüzden mi Kenan'ın teklifini kabul ettin? Senin gibi biri böyle bir evliliği nasıl kabul eder? Baban hapisten çıksın diye o adamı nasıl kabul edersin? " Demir'in her geçen an büyüyen hayal kırıklığı, üzüntü ve kıskançlığı! "Demir ne diyorsun sen?" gerçekten şaşkın Asi. Daha teklif yok. hakkında herkes bir şeyler konuşuyor ama bilmeyen bir Asi kalıyor. "O parayı hiçbir karşılığı olmadan ben sana verirdim" "Senden para isteyen yok. Bütün bu olanları sen başlatmadın mı? Şimdi hangi yüzle geçmiş karşıma böyle konuşuyorsun? Ayrıca kararlarım için senden izin mi almam gerekiyor?" Hala, düşünmeyen Asi var. Hala kalbiyle karar veriyor. Ah be kızım kafa tasının içinde de bir organ olmalı. Hadi biraz çalıştır. Bir düşün. Ben Demir'in yerinde olsam, geçen bölüm yapamadığımı bu bölüm yapar " hadi lennnnnnn" derdim. İnanın çok sabırlı bir erkek. Hep sakin ve yavaş hareket ediyor. Yine kendisini anlatmanın derdinde. Kolundan tutup yüzüne baktırtıp. "Bu parayı ödememe izin vereceksin" "Babamı ikna etmen gerek. Babam senin çiftliğinde çalışmamam için bu parayı Bülent’den aldı. Senin paranı asla kabul etmez" babasını tanıyor. Biraz da Demir'i tanımaya çabalasa. Çabalamaya da gerek yok. Görünen köy oldu Demir. "Lütfen bunu düşün. Babanı defalarca uyardım. Şimdi de uyarıyorum. Bu yardımı kabul etmeni istiyorum. İhsan Bey bilmek zorunda değil" "Babamla görüşmem lazım Ona sormadan olmaz" Asi'nin bu cümlesi bile yumuşama gösterdiğinin kanıtı. Buraya sıkıştırılmış Asi-Kenan sahnesi, sırf bizi birbirimize düşürmek içinmiş. Bir daha tufaya düşmemek lazım. qsawe / 19 Ocak 2008 |