funda / 22.05.2010
 
 
“Neden sadece gerçeği anlatmıyorsun? En kolayı bu.”
Bu sahnede Demir'e yine kızdım… “Sen de uçtun iyice, mis gibi sahne, çocuk ne güzel konuşuyor iletişim kurdu nihayet, nesine kızdın?” diyeceksiniz... söyleyeyim. Açık ve net olmak o kadar da zor ve imkansız değilmiş… karşında ki insanı incitmeden kırmadan, canını yakmadan durumu izahat edebiliyormuş. Bu tavrı, bu tutumu, bu olgunluğu o taşın üstünde oturup yapmadığı için kızıyorum. Asi gelip üstelemezse, gördüğü olayları birleştirip bunun geçmiş ile alakalı olduğu sonucunu elde edip konuşmaya gitmeseydi yani Demir gibi işin ucunu bıraksaydı, bu konuşma hiç olmayabilirdi. Bekle ki Demir geçsin anlatsın... Aferin kızıma. En doğrusunu yaptı. ‘Demir’i bazen köprüden atmak istiyorum’ diyorum ya artık atmayacağım daha güzel bir yolunu buldum. Asi'nin karşına dikeceğim Asi'ye evet diye bağır şu çocuğa karşında bir titreyiversin diyeceğim. Bu Demir'e yeter de artar...
Olanı anlatırken Demir'in duyguları ortada, ne denli etkilendiği, üzüldüğü, acı çektiği ortada, Asi'nin de ürkek ve korkak bakışları ile o adam kim sorusunu yöneltişi… cevabın babası olmasından korkuyor, babasının durumuna da şahit olunca o olduğu aklından geçiyor bunu bakışları, titreyen çekingen ses tonu ile ele veriyor ama bir o kadar da direniyor, babasına böyle bir şeyi konduramıyor… ve Demir'in yanından ayrılıp gidiyor.
Demir'in bana hak vereceksin lafına taktım bu hafta… ne yani Asi gerçeği öğrenince, “Evet Demir haklısın, bir arada olamayız” mı diyecek. Buna mı hak verecek. Birlikte sorunu paylaşmak üstesinden gelmek varken Demir gibi Asi de kolay yolu mu seçecek. Geçmişin altında yeterince ezilen varken enkaz altına bir de kendileri mi girecek. Süheyla ve İhsan isteyerek severek birlikte olmuşlar, arada yanlış anlama zamanında konuşulmamış sorunlar yüzünden bu haldeler onların yükünü Demir ve Asi mi yüklenecek. Kolay değil baş etmek ama vazgeçmek en kolay yolu. Demir çabuk vazgeçti aynı hatayı Asi de yapmaz umarım. Gerçi mis gibi bir yangın çıkmış... Demir'in oradaki hali vazgeçmeyeceğinin göstergesi... tabi bu demek değil bu yangın ile Asi hemencecik yumuşasın... biraz daha istemiyorum ayaklarına devam etsin. Demir geçmişi toparlamaya çalıştığı gibi Asi'ye yaptığını da toparlamaya çalışsın, çalışsın ki bir daha çıkabilecek bir pürüzde yine dağılmasınlar. Geç olsun sağlam olsun.
sude9 / 25 Şubat 2008
nur(g) / 21.08.2010
 
   
Demir, "anlıktı" derken sevgi karşısındaki tecrübesizliğini iki gecede attı üstünden... Öğrendi, lafla aşk gemisinin karaya vurmayacağını...
Bu bölüm, Asi, tüm akıllılığını sergiledi, güven duyduğunu ispatladı, iletişim kurmak için çaba harcadı. Tebrikin en büyüğünü hak etti... her sahnede, helal olsun dedirtti bana.
Demir'i de, resme bakarken... arabada, sataşırken... büroda, yanında bir saniye fazla tutmak için çabalarken takdir ettim... ama asıl, o son sahnede, açıklama yapacak kadar, HATALARINDAN DERS ÇIKARTMIŞ OLDUĞUNU gördüğümde takdir ettim... eeee Asi çok akıllı kız da, O'nun sevdiği erkek aptal mı?
"Bana hak vereceksin" nasıl hak vereceği muamma... ama, buradan şöyle sonuç çıkarsa güzel olur… Neden uzaklaşmak istediğini anlıyorum, ama, burada beraber omuz omuza çözüme ulaşsak... mesela.... güzel olur değil mi?
qsawe / 25 Şubat 2008
usayken
 
 
17 Bölüm boyunca Yusuf Ağa ve Süheyla’nın çocuğu diye sen bütün izleyicileri o yönde yönlendir, adamım olan zati muhterem Cemal Ağa’nın ters köşe olmasını beklerken, sen tut 17. bölümde al gel İhsan’ın oğlu çıkar Aslan’ı. Yani nasıl perhiz nasıl lahana turşusu! Al işte Cemal Ağa dört köşe olmasından kim olsun! Sen tut psikopat Aslan’ı 3 bölümdür melek gibi göster, 17.bölümde Antakya’nın Neron’u yap. Süheyla’nın (hala meçhuldür o kısım) kankası, Cemal Ağa’nın vazgeçilmez madamı, tut sen bir fincan kahve yüzünden Cemal Aga’dan uzaklaştır!
unutulmayan / 25 Şubat 2008
 
Verilen tüyoya göre Asi ile Demir’in bir adım ileri iki adım geri olan ilişkisinde yine yağmurlu bir sahnede bazı gelişmeler olacakmış. Asi, Demir’i babası hakkında öğrendikleri nedeniyle affedecek yani. Böyle yaparsa Asi çok büyük hata yapar bence. Babası hakkında öğreneceği hiç bir şey "Demir’in Asi’ye babası yüzünden bir şekilde suçluymuş gibi davranmasını" haklı çıkarmaz. Aksine Demir’in tutarsızlığını gösterir. Demek ki Demir ilerde de başkalarına kızıp sinirini Asi’den alabilecektir. Ne kötü bir huy bu. Ayrıca Demir bugün Asi’yle yaşadığını yarın "duygularımdan emin değilim, nasıl oldu anlamadım "diye inkar edebilir. Asi Demir’i affedecekse, Demir Bey güven tazelemeli, kendini ispat etmeli bence. Bir kaşık suda fırtına koparıp Asiye "ayrı yerlerde duruyoruz" diyebilen Demir, şimdi kendi yarattığı güvensizliği ortadan kaldırmalı.
Ayrıca, Süheyla Demir’e İhsan’dan duyduklarını anlatmadı. İhsan babasıyla beraber olduğumu sanıyormuş" demedi. Bu önemli bir ayrıntı. İhsan geçmişte gerçekleri bilse olaylar böyle gelişmezdi.
Not: Yağmur klişesi de sıktı artık, bari karda romantizm yapın.
Modest2000 / 26 Şubat 2008
irinalove / 23.09.2011
 
 
Bereket deriz, ama çoğu zarar verir. Ama her daim romantik bir ortam olarak kabul ederiz. Bazı insanları birbirine su bağlıyor sanırım... 07 ŞUBAT (*) doğumlu Asi'nin Kova Burcu olması gibi misal... Dizimizin ana temasının Asi nehri ile, bağlantısı zaten baştan beri ortada... Su bizim için de romantik bir olay ve bereket... yağmurlu her sahne umarım favorimiz olmaya devam eder.
qsawe / 26 Şubat 2008
 
… ve yağmur yağmur… işte bizim ikilimizin aşklarını ifade eden şey... kim bilir o evde neler anlatacaklar.
yasamakguzel88 / 26 şubat 2008
 
Asi ve Demir'in yağmur altında yürüyüşe çıkacak olması, karanlıkta ki gerçeklerin ışığa kavuşmasıyla bağlantılı bence… Asi, madalyonun diğer tarafını görmesiyle birlikte Demir'in geri adımının sebebini de anlamış olacak. Demir ise bu yaşananların Asi üzerinde yarattığı etkiyi düşünerek geri adım atmak yerine sevdiğinin yanında olmayı tercih edecek bence... İşte karşılıklı uzatılacak olan bu sevgi dalı da Asi ve Demir'in birlikteliklerine zemin hazırlayacak. Bahsi geçen yürüyüşe, tahminimce Asi'nin hayatlarına balıklama giren bu gerçekleri içine sindirebilmek adına, yalnız kalmak için gittiği özel yerine, Demir'in de gelmesi sebep olacak ... Demir'in yaşananların iç yüzünü açıklamaya çalışmasıyla başlayacak olan bu yürüyüş yağmurla taçlanacak ve Demir'in eski evine kadar uzanacak. Büyük bir ihtimalle de o ev Demir'i, eski mutlu ve aynı zamanda acı dolu günlere götürecek. İşte Demir'in yaşayacağı bu duygu seli de Asi'nin Demir'e olan yakınlığını arttıracak sanırım. Zaten çiftimiz yağmur eşliğinde birbirlerinin ruhuna dokunmaya alışıklar. Yağmur, yaşadıkları en güzel anı simgelemesi nedeniyle onlara ortam hazırlayacaktır. Ortaya çıkan duygu fırtınası da, ruhlarının bir defa daha birbirlerine dokunmasına izin verecektir. Tabi bu sefer anlık değil ömürlük... Ruha dokunuş sözlerim, aralarında illa yeni bir öpüşme yaşanacak anlamına gelmesin. Unutmayalım ki, ruha en özel temas sözlerden ve gözlerden geçer...
Kara İnci – 26 Şubat 2008
mel / 22.02.2008
 
 
Bizim kumrular hep Asi'nin gizli yerinde buluştuklarında Hüseyin oluyordu ya, aklıma Hüseyin geldi.. Onunda olduğu Asi Demir diyalogları hep hoşuma gitmiştir... Bu bölümde Hüseyin gelse ne güzel olur...
redroses / 26 Şubat 2008
 
Ben Neriman’ı çok seviyorum. Şu ana kadar onda itici olan hiçbir nokta yakalamadım. Ailesine bağlı, kocasına sadık, çocuklarına düşkün...
O konumda kadınlar genelde ev işi vs. her şeyi yardımcılarına bırakır. Kendi yaptığı gibi kızlarına da öğretiyor. Onda sadece cehaletin getirmiş olduğu boşluklar var. Ben Defne'nin babasının başkası olabileceğine inanmıyorum. Gerçi karakterlerin geçmişi ve geleceği senaristlerin kaleminden çıkacak satırlara bağlı. Her an tahmin bile edilmez değişiklikler yapıyorlar.
Süheyla konumuna göre çok zeki ve olgun bir kadın. Ama bana kalırsa Neriman da hareketleriyle olmasa da Anneliği ile çok Asil. Tek suçu eğlenceli ve renkli bir kadın olması mı?
mervenil / 26 Şubat 2008
irinalove / 23.09.2011
 
   
Kendini geliştirmemişlik Cemal Ağa karakterinde yok. Öyle olsa hala kaçakçılık yapıyor olurdu... öyle olsa yaşamın ince zevklerinden nasibini almak adına yaşamı boyu Madam'ı katmazdı yanına. Geçmişte cahil olabilir ama Cemal Ağa bence kendini çok da geliştirmiş bir karakter. Neredeyse salon adamı olma kıvamında. Geliştiremediği, yontamadığı köşeler daha çok yüreğinin kinle dolu kısımlarında. Orada da evladının gözünde hala tek kahraman olarak gözükme hırsı ve istekliliği gizli. Her erkekte var olan haremini koruyan gladyatör sendromunun ilerlemiş versiyonu mevcut Cemal Ağa'da.
meline / 26 Şubat 2008

Aslından Ökkeş’ten de bahsetmek lazım biraz... İhsan'dan yürekli, Cemal Ağa'dan iyi kalpli... Ne okumuş ne de zengin ama ikisini de sollayıp geçiyor benim gözümde Ökkeş karakteri. Düşünsenize o zamanlar için korkunç bir ihaneti göze almış... ekmeğini yediği Ağa'sına ihanet etmiş... hem de öğrenseler sırf kendinin değil ailesinin de hayatının tehlikeye gireceğini bile bile... öldür emri verilen bebeği öldürmemiş, kendi çocuğu gibi basmış bağrına. Hoş bu durumda kendi bebeğinin doğumda ölmüş olmasının da payı büyük. Belki o zaman kendi çocuğu gibi yetiştiremezdi ama eminim ki yine de kıyıp öldüremez ve o yavruyu bir şekilde yaşatırdı... Yürekli adam, iyi kalpli adam Ökkeş...
Anda / 26 Şubat 2008
crane moon / 28.12.2012
 
 
Cehaletten kastımız farklı. Madamdan öğrendiği, dans figürleri, ya da, üç beş Fransızca kelime, cehaleti götürmüyor. Götürse de baki kalan başka şeyler olabiliyor. Cemal Ağa, kaçakçılıktan para yapmış, eskinin kaçakçısı, yeninin ağası. hazmederek geldiği hiçbir şey yok....
Cehaletten kastım, gerçek görgüsüzlüğü... ama, o kadar çok Cemal Ağa var ki hayatta....üç kuruş parası olunca, ilk önce arabasını, sonra da karısını değiştiren, o kadar çok sonradan görme var ki.... bu sosyal yara, ne yazık ki, hayatımızın vaz geçilmezi oldu. İlk bölümlerde anımsarsın, arabayı değiştirmişti... üstelik henüz eski arabası bile yeni iken... ( Etrafınıza bakın ne çok Cemal Ağa var )
qsawe / 26 Şubat 2008
 
Asi’nin tüm doğru bildikleri yanlış çıkmış. Tutunduğu ve gurur duyduğu babasıyla ilgili öğrendikleri onu çok sarsmış. Demir haklı çıkmış... Çok büyük bir şok yaşıyor. En dibe kadar gidecek, sonra geri çıkacak... Demir de yardım edecek gibi görünüyor.
Demir de, Asi’nin her dibe vuruşunda, bataklık Asi’yi her çektiğinde onu kurtarmak için yanında olmaya hazır tabi... Nasıl olmasın ki, böyle bir yüzleşmenin ne kadar sarsıcı olduğunu Demir biliyor... Onun ne de olsa kızgınlıklara, nefretlere, insanların öteki yüzüne bağışıklığı var. Asi ilk kez karşılaşıyor bu virüsle, biraz sarsılacak tabi.... Sonra o da normalleşecektir herhalde, neler normalleşmiyor ki hayatta... Tabi bunlar onda büyük yaralar bırakabilir, yüreğinde derin yaralar. Ama zamanla kabuk bağlayacaktır ve yaralanma anındaki kadar çok da acımayacaktır. İz kalacaktır mutlaka, kalmalıdır da zaten... Hayattaki derin yaralanmaların izleri hep kalır...
ZEMFIRA / 27 Şubat 2008
usayken
 
 
Kendime inanamayarak şu cümleyi kuruyorum: Fragmanı bir kaç kez seyrettim. Fragman üstüne konuşmayı sevmediğimi artık herkes biliyor herhalde. Geçmişte ters köşelere yatmaktan çürüyen omuzlarım ve dizlerim daha yeni iyileşti çünkü ve yeni çürükler istemiyorum. Ama arkadaşlar fragmanda bir bakışlar gördüm ki dün akşam... o bakışlara sayfalar dolusu yazı yazarım ben.
Anda / 27 Şubat 2008
 
Gerçek şu ki o öpüşme bir anlıktı gerçekten. Eğer bir birlerini o kadar kıskanmasalardı o öpüşme olmayabilirdi. Şimdi buldukları bu aşkı büyütüp olgunlaştıracaklar. Olgunlaştıracaklar ki dışarıdan gelecek etkilerle kırılıp dökülmesin. O nedenle biraz gizli, gizli korka, korka bu aşkı yaşayacaklar. Yaşadıkça da ne kadar vazgeçilmez olduğunu fark edecekler.
Ve bundan sonra bir öpüşme yaşandığında kimse buna anlık diyemeyecek. Bilerek isteyerek ruhlarını birleştirecekler.
tarcin / 27 Şubat 2008
Asi i Demir / 9.11.2012
 
   
Elbette bütün bu gerçeklerin su yüzüne çıkması nedeniyle herkes önce bir dibe vuracak. İnsanlar dipteyken ne düşünür? Her şeyin imkansız olduğunu. Sonra yavaş yavaş dipten yüzeye doğru çıkmaya başlayacaklar. Bu çıkışla beraber moraller de düzelecek, umutlar artacak. Eh kader de boş durmayacak herhalde ve tesadüf ağlarını örmeye devam edecek. Kabullenmeler artacak, tesadüfi karşılaşmalar sıklaşacak ve anlaşılacak ki... Sevdada imkansız diye bir şey YOKTUR.
Anda / 27 Şubat 2008
 
Asi ve Demir... Onların arasındaki elektrik, bizi bile izlediğimiz yerden etkiliyor, onlar buna çok uzun süre karşı koyamayacaklardır.
İmkansızlıklara gelince... şu anda sorunla direk yüz yüzeler. Hatta sorunlardan da boğulmak üzereler... Tamamen sorunun parçası konumundalar ve direk etkileniyorlar... Bir süre sonra, olaylara dışarıdan bakmayı becereceklerdir diye düşünüyorum. O zaman bu yaşananlardan etkilenerek mutluluklarından olmak mı yoksa bu yaşananları hayatlarının bir parçası olarak kabullenerek çıkış yolu bulmak mı daha iyidir, anlayacaklardır diye düşünüyorum... Yani her ikisi de akıllı insanlar, aşkları için birlikte mücadele etmeliler, edeceklerdir...
Birlikte olmaları... Zaman, mekan önemli değil, güven önemli (Asu’cum sen de dersin ya hep, katılıyorum ve seni özlediğimizi ben de yineliyorum)... Birbirlerine destek olup, kendileri gibi olmaya, kendilerini gizlememeye başladıklarında, açık ve dürüst olduklarında güven de oluşacaktır. Bence bu bölümde güven de oluşmaya başlayacaktır...
Birbirlerine tamamen güvendiklerinde her şey kendiliğinden olacaktır ve çok daha güzel olacaktır diye düşünüyorum...
Demir Asi'yi öyle gördüğü için utanmıyor. Asi'yi öyle saçları ıslak ve muhtemelen ıslanmış gömleği ile bakarken aklından geçen düşüncelerden utanıyor. Belki de aklındakileri Asi o gören gözleri ile okuyacak diye utanıyor.
tarcin / 27 Şubat 2008
leylanermin / 26.10.2012
 
 
Demir'in bakışları ve anlamları diye kitap çıkarsak fragmandaki şu son hali için bir kaç cilt yazılır... forum bu gün o ciltleri dolduracak tanımlamalar içine girdi
sude9 / 27 Şubat 2008
 
Fragmanın bir saniyesi bile bu kadar tutkuda tavan yapmışsa, bölümde ne olacağız Allah bilir. Benim öyle fiziksel temas falan umurumda değil. Önemli olan bakışlarla bile bu tutkuyu verebilmişler mi? Vermişler… Helal olsun.
Değme sevişme sahnesine değişmem bu sahneyi… Tabii bir de dans sahnesindeki tutku vardı. O da muhteşemdi. Asi dizisini kutluyorum, bu kadar güzel kurguladıkları için bu aşkı. Nazar değecek diye aklım çıkıyor... Allah nazarlardan saklasın dizimizi...
Benim gözümde İhsan Süheyla’nın söylediklerini dinleyip, yine de babasına inanmayı seçseydi affedilmezdi. Böyle biri olmadığını Süheyla gerçeği söyler söylemez 'Bilmiyordum' diyerek gösterdi. Yani hemen Süheyla’ya inandı.
Geçen gün bende İhsan'ı bir tek suçlu bulduğum konunun Süheyla ile arasında olanları Neriman’a anlatmamak olduğunu yazmıştım.
Haklısın, bence de İhsan ne Cemal Ağadan, ne Asi’den, ne Aslan’dan ne de diğerlerinden bu davranışı görmeyi hak ediyor. Süheyla'nın başına gelenler korkunç olsa da, bu konuda İhsan’a açıklama yapmaması, Demir'in İhsan'ı Süheyla’nın durumunu bile bile ortada bırakmış biri gibi görmesine sebep olması çok yanlış. 20 yaşlarında bir genç olarak babasına inanmış olmak tek suçu.
Sevdiğin kızın babanın yatağına girdiğini öğrenmenin şoku herhalde İhsan’ı Süheyla’nın yanına gitmekten alıkoydu. Bu öyle kolay hazmedilecek bir şey değil. Senelerce ihanete uğradığını düşünerek yaşamış.
bimkolik / 28 Şubat 2008
Nadalina / 28.10.2012
 
 
Aşık insanlar arasında cinselliğe karşı değilim ama doğru zamanda. Ve bence onlar için doğru zaman değil. Bu durum olsa ola işleri daha fazla karıştırır. Henüz gerçek anlamda bir birlerini yeni anlamışlar evet aşkları çok kuvvetli ama kırılabilir. Benim en büyük korkum Asi'nin bir suçlu gibi kendini teslim etmesi. Daha önce bunu Asi'ye atlamaya kalkarak göstermişti. Ama Demir'in buna izin vermeyeceğini düşünüyorum.
tarcin / 28 Şubat 2008
 
Tüm aşk, tutku sahneleri Asi’ye olan kızgınlığımı geçirmeyecek. Herkes son sahnelerin şuh bakışlarına dalmışken benim yazdıklarım pek iç açmayacak olsa da dayanamıyorum...
Çocuklar ne kadar acımasız oluyorlar ebeveynlerine karşı... Halbuki biz hep çocuklarımızın hatalar yapacağını biliyor ve onlara öyle davranıyoruz. Çocuklarımızı hatalarıyla baş başa bırakmıyor çözüm bulmaya çalışıyoruz. Peki, bizim hata yapma özgürlüğümüz olmayacak mı? Anne ve baba olunca hata yapmama taahhüdü altına mı giriyoruz?
Neriman ve İhsan arasındaki ilişki karı koca ilişkisi olduğu için aralarında sadakat olmazsa olmaz bir unsur. Neriman'ın tepkisi anlamlandırabilsem de (hoş bazı yönleriyle katılmıyorum) Asi'nin babasına olan tavrına akıl erdiremiyorum.
Haddini aşan bir konuşma olmuş... Karşı karşıya kalınan durum, olağan olmasa da Asi gibi sağduyulu birine yakışmadı.
İhsan'ın bu hatası, İhsan'ın çocuklarıyla ilişkisini değiştirebilir mi? Neriman hazmedemezse gider boşanır. Peki, Asi, İhsan’la arasındaki ilişkiyi değiştirebilir mi? Onlar her zaman baba kız olarak kalacaklar...
İhsan'ın mağduriyetini kimse görmüyor... Çok ilginç bir ruh durumu. Yaşanan gerçeklerden sıyrılamıyorlar, herkes başkasının gerçeğini yaşıyor. Ama kimse o gerçekleri doğru dürüst anlamaya çalışmıyor. Ortaya çıkan imkansızlığın sadece var oluşuna bakılıyor. Ama özüne bakılmıyor. Bireysel değiller, teyzelerinin, babalarının hatalarını ve acılarını yaşıyorlar ama öyle bireyciler ki onları dinlemiyorlar...
Bu portreden sonra o ıslak vücudun çekiciliğine kapılan Demir ve psikolojisi bozulan Asi ne yapsa yeridir... hatta kendi adıma ikisini de destekliyorum...
duar / 28 Şubat 2008
leylanermin / 26.10.2012
 
 
Demir’in evinde çok güzel tutku dolu sıcacık bakışlar, yutkunmalar izleyeceğiz. İlk defa bu kadar yakın ve de yalnız olacaklar… birbirlerinin tenine duydukları özlemi, tutkuyu, içlerinin titremesini, birbirlerine dokunmak istediklerini bu kadar derinden hissedecekler. Tabi onlarla birlikte bizde…
İlk defa birbirleriyle konuşacaklar. Konuşmayı, özellerini paylaşmayı öğrenecekler. Yanlış hatırlamıyorsam bugüne kadar sadece bir kez konuşabildiler. Deniz kenarı/Balıkçı sahnesi.
Ve Demir bence o gece ileri gitmeyecek ama sadece o gece… yakın bir zamanda birlikte olacaklarını düşünüyorum. Aralarındaki çekim gücü o kadar kuvvetli ki dokunmadan duramayabilirler. Aralarındaki duygu patlamasına hazır olalım derim… (zaten hazır olda bekliyorum/z) ama o gece değil…
Yönetmenimiz tutkuyu da oya gibi işleyecek öyle görünüyor…
ayşe ıraz / 28 Şubat 2008
 
Dizinin yayınlanan bir bölümünde %20 si diyalogsuz sırf bakışmalarla-yürüyüşlerle ve aynı sözcüğü defalarca tekrar etmeleri ile geçiyor. Demir bir söz söyleyip karşılığında 10 dakika bakış atıyor, Asi "Demir" deyip 10 dakika öylece duruyorlar sonra Demir dönüyor bir 10 dakika da öyle bakarken gidiyor. Bölümlerin özünü bakışmalar, yürüyüşler götürüyor desem yalan olmaz herhalde.
Messa / 28 Şubat 2008
usayken
 
   
Ben bu diziyi başından beri seyretmiyordum. Ancak gerek gazetelerdeki yorumlardan etkilenip, gerek çevremdeki 'çok güzel' nidalarından meraklanıp izlemeye başladım. Fakat seyredince yaklaşık olarak (yukarıda) alıntıladığım kısımdaki düşüncelere ben de vardım. Tabii bu görüşlerimi paylaşınca, diziyi seven arkadaşlarım bundan pek memnun olmadılar, bana kızdılar. Muhtemelen çok tutkunu olanlar da kızacaktır ama Allah aşkına dışardan bir göz gibi, objektif olarak değerlendirin hatta bir Cuma akşamı TV'nin sesini kapatıp sadece görüntülere odaklanın çok fazla sayıda uzuuun uzuuun bakışmalar sonra hızla kafasını çevirip, ‘fakir ama gururlu genç edasıyla' gitmeler var. “Peki bunca popülarite, başarılı olma neden?” diye sorulursa, tek sebep tabii ki olamaz ama Demir-Asi fiziksel uyumunun, ekran kimyasının ve 'Aşk'ın marifeti bence. Dizi mütemadiyen yarım kalan, hiç olamayacak veya çok zor aşklardan bahsediyor. Bir de lütfen sevenleri eleştiri olarak değil de başka bir görüş olarak kabul edip, anlayış göstersinler yazdıklarıma.
Forgetminot / 28 Şubat 2008