|
funda
Asi’nin Demir’in yanına gidip olanları sorması, benden uzaklaşmanın sebebi yine geçmiş mi demesi, harikaydı. İşte seven insanın yüreği büyük insanın yapacağı hareket Asi’yi yürekten alkışlıyorum. Karşısındaki insanın kendisinden uzak durmak isteyişini anlayan hemen mantıksız hareket etmeyen Asi seni yürekten alkışlıyorum, çok büyüdün gözümde çok. MİHRİMAH / 23 Şubat 2008 |
usayken
Asi’yi gördünüz mü? Demek ki bunda hiçbir kötülük yokmuş... Asi bile Demir’e hak verdi. Yani benden uzak kalman babamla mı ilgili dedi. Ve tepkisi davranışları o kadar süperdi ki... Diyorum ya klAsik Türk filmi gururu yoktu. Asi soruyor ve sorguluyor… Asi karakteri sağlam bir karakter. Demir de aynı şekilde… Demir’i zaten çok anlattık. Yalnız kalmak isteyen Asi’den uzaklaşan sadece Demir değil babasıydı da... Demek ki böyle de oluyor. Çok büyük sırlar çıkıyor. Herkesi etkileyecek. Demir biraz mesafe koymuştu. pas.si.on70 / 23 Şubat 2008 |
DEMOC
Ben bu bölüm ikisinin aşkına çok güvendim. Asi’nin saçma hareket etmeyip Demir’in yalanlarına inanmaması beni büyüledi. İşte güçlü karakter akıllı kadın böyle olur dedim. Karşısındaki insanın duygularını anlayabilen, onun içini görebilen kadın bu dedim. Bunlar olayı aşmışlar bence birbirlerine çok güveniyorlar. Asi Demir’in geçen bölüm dediği hiç bir söze inanmamış ki akşam yatarken Defne’ye bile demir hakkında kötü bir şey demedi. Orda bile Demir’in kendi ile aynı ortamda olmak istemediğini kendinden uzak durduğunu söyledi ve Asi Demir’e inanmadığı için bence yolda Demir’le yine eskisi gibi inatlaştılar. MİHRİMAH / 23 Şubat 2008 |
vamuscu / 14.06.2011
Anlamamıştık, Demir’in öfkesini fazla bulmuştuk ama… Demir’in öfkesi İhsan’ın Süheyla’yı hamile bıraktıktan sonra tek başına bırakması, yani onu kullanıp bırakması olarak düşündüğü için ve tabi ki annesinin kovulması, intiharı hepsi bir araya gelince, Demir’de bir öfke yumağı oluştu. İhsan’a olan tavrından dolayı da Asi’ye de tavır aldı. Asi, İhsan ilişkisi beni de düşündürüyor ama Asi babasına çok düşkün, her söylediğine güvenen, babasının böyle bir şey yaptığını öğrendiğinden uzaklaşacağını bu güne kadar inandıklarının yalan olduğunu düşünecektir. Ama Asi bu bellide olmaz babasına daha çok da sarılabilir. Asi Demir’le ilişkisi olumsuz yönde giderken babasıyla ilişkisi de zedelenecek bence. Bu kadar güvendiği kendine idol olarak seçtiği babasının bunu yapması karşısında bütün güveni sarsılacak ve Asi daha büyük bir çöküntüye uğrayacak bence. Tamam, Asi çok güçlü bir karakter hiçbir şeye boğun eğmeyen biri ama bu olaylardan sonra bazı şeylerden kendisini soyutlayacağını düşünüyorum ben. hilalnaz / 23 Şubat 2008 |
usayken
Oldukça hareketli ve heyecan dolu bir bölümdü ama hiç mutlu olmadığını söylemeliyim. Gerçi zannetmiyorum birinin de mutlu olduğuna, henüz yorumları okumadım ama benim mutlu olmayışımın sebebi… İHSAN... Bu karakterin hep masumiyetinden dolayı, gururundan dolayı sevmemiş miydik, bize başından beri gösterilen buydu. Ne zaman ki Süheyla gerçeği ortaya çıktı, hepimizde bir hayal kırıklığı yaşandı. Gözümüzde karısından başkasını sevmeyen İhsan, meğer gönlü başkasındaydı, meğer Neriman'la zoraki evlenmişti. Cemal Ağa’nın nefreti de bundan değil miydi? Peki, biz ne biliyorduk? Bildiğimiz Yusuf Ağa'nın Süheyla'ya tecavüz ettiği, istenmeyen bir çocuğun dünyaya getirildiği ve annenin elinden alındığıydı. İhsan Bey’imizin de bu olanlara karşı tepkisiz kalışı değil miydi? Peki, neyi öğrendik? Şok burada işte zaten. Bu bölüm ilk kez Süheyla ile kozlarını paylaşan İhsan, ona babasıyla nasıl aynı yatağa girdiğini sorgularken, bunca yıl emrinde çalışan genç bir çocuğun kardeşi olma gerçeğini kabul etmekte zorlanırken... Tatatatam... Süheyla İhsan'a mı attı sadece tokadı, HAYIR HEPİMİZE... İhsan'la birlikte hepimiz şoka girdik, MEĞER ÇOCUK İHSAN'danmış, meğer her şey yalan dolanmış, İhsan Bey’imiz zalim babasının oyununa gelmiş. Sevdiği, evlenmek istediği, üstelik hamile bıraktığı zavallı körpecik bir kızı, babasının sözleri üzerine bir çırpıda sorgulamadan silip atan, bu aileyi uçuruma sürükleyen bir şahsiyetmiş. Peki, biz şimdi ne yapmalıyız? Hala İHSAN Bey’i masum görür müyüz? Hala ne kadar gururlu der miyiz? Ne güçlü, ne vefakar, ne sadık, ne düşünceli diye övünür müyüz? Sizi bilmem ama ben asla... Bugün yaşadığım şok beni gerçekten üzdü ve Süheyla'nın nefretinin sebebini daha iyi anlamama sebep oldu. Süheyla köprü başında Demir'e ne anlattı da acaba? Demir her şeyi kısmen de olarak zaten biliyorsa da buna rağmen Asi'ye tavır yaptı diye sinirlenip burada yorumlar yaparken, neyi öğrendik, MEĞER DEMİR ÖFKESİNDE HAKLIYMIŞ, evet belki faturası Asi'ye ödetilmemeliymiş ama haklıymış. Resmen bir aile faciası yaşanmış, annesiz babasız iki kız kardeşin başına gelmeyen kalmamış, biri genç yaşta ölüme, bir diğeri yalnızlığa mahkum bırakılmış. 17 yaşındaki bir kız, genç yaşta sevdiğinden hamile kalıp, çocuğu elinden alınarak hem büyük bir acıyla karşı karşıya gelmişken, abasının intiharıyla hayatta 2 çocukla birlikte yapayalnız kalmış, o çocuklarla birlikte öfkesini de büyütmüş. Gerçekten üzücü bir durum. İhsan'ın öğrendiği bu gerçekle düştüğü hal şaşılacak bir durum değildi, kendiyle hesaplaştı, içinde duyduğu kıskançlıkla, babasının dediklerine inanarak sevdiği insanı bir kenara attı, bir başkasıyla evlendi. Olayın diğer boyutuna gelecek olursak, biz İhsan’a ne iyi adam derken, İhsan Bey bir koltukta iki karpuz taşımış. İki kadını birden hamile bırakmış, bu nasıl bir karakter, bu nasıl bir namus anlayışı. Namus anlayışı diyorum yanlış anlaşılmasın, dizinin geçtiği mekan ve yaşayış tarzlarına dayanak bunu söylüyorum. Onlar için böyle şeyler çok önem arz ederken, Cemal Ağa’yı artık asla suçlu bulamıyorum. Şimdi neler olacak peki... Süheyla'yı hiç sevmesem de, yüzündeki iticiliğine deli olsam da, bu bölüm çok beğendiğimi söylemek istiyorum, çünkü evladını kavuşmuş bir anneyi öyle güzel yansıttı ki takdir etmemek mümkün değil. Yüzü aydınlandı kadının, gözü gönlü açıldı, bedenden ibaretti, ruh geldi... Evladının yakınında olmasını istemekten başka arzusu olmayan, ona bakarken içi titreyen, konuşmak için bahaneler üreten muhteşem bir kadın izledim ben. Tebrik ediyorum. Aslan Süheyla'dan zerre hoşlanmazken, ona karşı değişen tutumu ve iyi niyeti sayesinde gelgitler yaşadı içinde, bu yüzüne yansıdı. Herkesin ona Japon balığı edasında bakışı, bir şeyler konuşulup ona anlatılmayışı, bölüm boyunca tedirgin bakışlar savurmasından öteye gidemedi. Şimdi Kozcuoğluları Çiftliği’nde Aslan'ın Süheyla'nın oğlu olduğu gerçeğinin ortaya çıkmasıyla büyük bir şaşkınlık oluşacak ama bu çocuğun İhsan’dan olduğu ortaya çıktığında ki bu hiçte zor değil, bunu açığa çıkartmak için yanıp tutuşan bir insan var tabi ki Cemal Ağa... ortaya çıktığında bir aile faciası daha yaşanacak. Hem çocuklar, hem Neriman, baba ve eş bildikleri, sonuna kadar güvendikleri, asla şüphe duymadıkları bu idole karşı içlerinde büyük bir acı çekecek ve güvenlerini kaybedecekler. Aile bağları büyük zarar görecek. Peki, Aslan’ın anne ve baba bildiği insanlar, baba yıllardır bunun bilincinde yaşadı ama ya anne, ona bu nasıl anlatılır, anlatılırsa da nasıl kabul ettirilir, çocuğunu gözünden sakınan bir anne, nasıl olur onun bir başkasına anne demesine göz yumabilir, onu kaybetme korkusu ile nasıl davranılabilir. Peki Asi... Defne... diğer kızlar, Aslan şunu yap, Aslan bunu yap derken, yıllarca onların ırgatlığını yaparken, onların kardeşleri olduğunu öğrendiklerinde ne yapacaklar, gerçek birer kardeş gibi bir bağ kurulabilir mi? Aslan, iki büyük çiftlik sahibi ailenin öz çocukları olduğunda, kendisinden esirgenen bu yılların öfkesini nasıl alır? Peki, tüm bu olanları bir kenara bırakırsak, yaşanılanlara rağmen bir aşk nasıl gelişir, Demir & Asi... Daha birçok olaya gebe bu dizi, bakalım neler göreceğiz. aslanselda / 23 Şubat 2008 |
usayken
Ya aslında bütün bu olanlar Süheyla yüzünden oldu... nasıl bir annedir bu yaa… Aslan’ı hiç düşünmedi. Her şeyin bir anda olmasını istiyor. Belki Aslan bu gerçeği yavaş yavaş öğrenseydi böyle dellenmezdi... Süheyla artık sabrım yok deyip her kesin üstüne üstüne gitti 2 bölümdür. Şimdi de Ökkeş’i zorladı gerçeği Aslan’a söylesin diye. İnsana böyle şey pat diye söylenmez ki, hiç mi Aslan’ı düşünmedi bu kadın..bir de anne olacak! Bence Aslan onu büyüten annesini terk edip Süheyla’yı hemen kabul etmeyecek. Baby_ 23 Şubat 2008 |
seerose / 13.04.2010
Bazen düşünüyorum da acaba bir dizi insan hayatını neden bu kadar etkiler? Bir kurgunun içine ne kadar girebilirsin? Anlatılmaya çalışılanın ne kadarı anlamak istediğin kadarıdır? İzlediklerimizin ne kadarı gerçekten hayatımızda olsaydı ne kadar dayanır, ne yapardık? Ben sevdiğim dizileri- ki sayısı bir elin parmağı bile etmiyor- veya filmleri -işte onlar hatırı sayılır rakamlarda- ilk kez veya tekrarlarında izlerken içinde kayboluyorum. Olayların akışına kapılıyorum. Karakterlerin etrafında saydam bir can gibi dolanıyormuş hissediyorum. Sonra silkiniyorum, kendime geliyorum ve yorumlarınızı okuyorum. O kadar çeşitli, o kadar içtenler ki karşı olduklarım bile ayrı bir keyif veriyor. Her zaman söyledim, bu forum çok güzel, düzeyli, eğlendirici ve eğitici...
Gelelim bu bölüme, valla ben her zamanki gibi gözümü kırp(a)madan izledim. Gösterim boyunca akıp gittim. Sonra yazılanları okumaya başladım. Genel kanı ya da gidişat İhsan'ın bize anlatılanın dışında bir insan olduğu ve artık onun hakkında pek de iyi düşünülemeyeceği sanırım. Neden ki? Ne yaptı ki İhsan bu yüz çevirmeyi hak etti? O da bir zamanlar gençti ve sevdi. Sevgisini (ya da aşkını mı demeli) yaşamak için babasından izin almaya çalıştı. Peki, o zaman ne oldu; acımasızlığı ve hilekarlığı kendince de bilinen baba oğlunun aklını bulandırdı. Evet, İhsan inanmamalıydı, gidip Süheyla'yla konuşmalıydı; ama hatırlayın, uzun zamandır çiftlikte değildi, gelir gelmez "ayağının tozuyla" babasıyla konuşmaya gitmişti ve bir "çıngıraklı yılan tarafından" en hassas yerinden (kalbinden) ve aniden sokuldu. İster fiili ister mecazi kana ve akla karışan zehrin akıtılması öyle kolay olmuyor. Acınız soğuyana kadar anlamıyorsunuz. Eğer şanslı değilseniz ya ölüyorsunuz ya da bir parçanızı kaybediyorsunuz. Geçmişte ne olduysa olmuş, üstüne ister sünger çekilsin ister beton dökülsün bir şekilde kapanmış. Yeni bir hayata başlanmış ve o hayatın içinde aşk değilse de sevgiye dayalı bir yaşam kurulmuş. Saklı kaldıkça yaşayanından başka kimseye acı vermeyen gerçekler aklın ve de yüreğin en gizli köşesine itilmiş. İhsan'ın kurduğu, kurmayı başardığı ailesine karşı bir hatası olmuş mu, karısını aldatmış mı, kızlarına kötü davranmış mı, sahtekarlık, adaletsizlik, hainlik yapmış mı? Gördük mü böyle bir şey. Haaa, eğer o Süheyla'nın geldiği ilk anları, gizli buluşmaları ihanetten sayıyorsanız başka. Benim için onlar ve diğerleri hem bir iç hesaplaşma hem de hesap sorma... Çünkü İhsan'ın döndüğü yer evi, yuvası ve Neriman oldu her zaman... İçindeki zehrin tamamını da bu akşam akıttı; yaptığını sandığı şeyi -babasıyla Süheyla'nın birlikte olduğu- yaptığı için Süheyla'dan hesap sorarak. Aldığı cevapsa toyluğunun hayatının aşkını -ki bence öyle- kaçırmasına sebep olduğuydu. Hayır, İhsan o samanlıkta vakit geçirmemeli, bir yolunu bulup bunu ailesine açıklamalı, oğluna da sahip çıkmalı. Ha Neriman babasının evine mi gidermiş, valla uğurlar olsun, zaten Camal Ağanın canına minnet. Hariçten gazel çalıyor gibi görünebilirim ama geçmiş geçmiştir, elinizdekinin kıymetini bilmekle sorumlusunuz. Velhasıl kelam; aile dediğin ne kadar çarpışırsan çarpış en sonunda bir kucakla karşılanacağın, kapısı asla yüzüne kapanmayan yuvanda seni bekleyenlerdir. Düz yolda bile yürürken ayağı taşa hiç takılmayan, hiç tökezlemeyen biri var ise çıksın, İhsan'ı geçmişinden dolayı yargılasın. Ökkeş Efendi'ye gelince; o garibim kendi doğrularında, zamanın elverdiği en iyi ve doğru işi yapmış; Aslan'ı bağrına basmış. Çocuğun selameti için susmuş -ki susmak konuşmaktan çoooooooooook zordur-. Ve bence de ahıra girmekte tereddüt etmesi garipti. Ama sanırım bu da senaryonun İhsan'a kıyak geçmesi için atılmış bir bölü ikilik bir mantık hatasıydı. Kerim'in daha önce de geride kaldığı ve aklının sonradan yerine geldiğini gördük (bknz: İhsan'ın tutuklandığı gece), Defne ise o kadar narin ki ileri atılmak için desteğe ihtiyaç duyuyor (ama gerektiğinde çok da şaşırtıcı olabiliyor; Asi’ye "Asiye hanım değilsin sen: Asi'sin" dediği zamandaki gibi). Bu ikili tam birbirine göre. Evin ufaklıkları başlarını belaya sokacaklar yüksek ihtimalle. O denizci epey bir baş ağrıtacak. Eğer hikaye "Aşk ve Gurur"a azıcık da olsa sürtünecekse Demir'in bu işi de halletmesi gerekecek ve belki o zaman Asi ile araları düzelebilecek. Neriman kendi havasında, Cemal Ağa olaylardan habersiz kaldığı ve istediği gibi ortalığı karıştıramadı için hevesi kursağında dolandı bu akşam. Ama ona da gün doğdu sayılır. Bazı insanlar sevdiklerini elde etme pahasına onlara zarar verirler ya da hep kendilerine muhtaç olmaları için, sanki onlara sadece kendisi bakabilirmiş gibi acı vermeyi ve o acıyı dindirecek ilacı sırayla verirler. O da o cihetten bir adam, olması gerektiği gibiydi yani. Süheyla; zamanla ona daha çok hak veriyorum. Acılarının üzerini kapatamıyor çünkü, içindeki kül her nefes alışında kora dönüyor. Son olarak da İhsan'dan duydukları gösterilebilir. Yılların, acıların, beklentilerin tükettiği sabrını artık koyuverdi ki gitsin. Aslan'ı, oğlunu bulduğu anda yaptığı, onu sahiplenmek isteyişi bu sabrın tükenişinin sonucu. Kaldı ki Aslan üç yaşında ya da ergenlik çağında bir çocuk değil. Evet, usulen biraz daha düzgün olmalıydı gerçeği öğrenişi, olmadı, olamadı. Ama hayır, Ökkeş ve dolaylı da olsa İhsan ona Aslan'ı borçluydular. Evladına hasret bir anne, çocuğunu bulduğunda onu kollarına almak isteyen bir anneydi bu akşam Süheyla, olması gerektiği gibiydi. Vee, Demir ve Asi... Onların hayatları ters akan bir nehirde ileriye girmeye çalışan kağıttan bir gemi gibi; hem ıslanmamak hem de yüzmek zorundalar. Demir Asi'yi seviyor, Asi de Demir'i seviyor. Demir Asi'ye neden birle olamayacaklarını açıklayamıyor Asi parçaları birleştirip anlamaya çalışıyor. Sonuç: onlara ait olmaya bir geçmiş ayaklarına dolandı içinden çıkamıyorlar. Çözüm: Büyük İskender'in kılıcı Nasıl: Şöyle ki; İskender’e... yerdeki düğümü çözen kişinin dünyaya hakim olacağı söylenir. İskender oraya gider, düğüme bakar ve tek bir kılıç darbesiyle düğümü çözer; kesin, kararlı, pratik... Sevdiğim bir laf vardır, "kalbin akla uymayan bir mantığı vardır." der. Aklıyla düşünenin kalbine güveni yoktur. Sevmek haybeye bir iş değildir, cesaret, emek, azim gerektirir. Demir ya kendine ya da Asi'ye güvenmiyor. Kendi kendine yanmasının, tütmesinin sadece enerji kaybı olduğunu düşünüyorum. Asi ise... ahhh bilemiyorum... Onun gerçekten sabretmesi lazım... Leylaaa! Onun için yazabileceğim tek şey umutsuz vaka... Hiç şansı yok... Ama senaryoyu ona doğru meylettirirlerse bu kez de dizinin şansı olmayacak benim için... Ve melek, bu kız -daha öce kim yazmıştı hatırlamıyorum- "su" gibi. Saf, rahatlatıcı. Çöldeki bir vaha gibi. Çooook uzun oldu. Farkındayım. Okumaya sabrınız yeterse ne ala, yetmezse de ziyanı yok. Yazmak istedim sadece. Bir dahaki bölüme kadar herkese iyi yorumlar diliyorum... albizzia / 23 Şubat 2008 |
usayken
İlk defa Süheyla hanımı gülerken gördük. Gülmek çok yakışıyormuş hanımefendiye. Onun gerginliği gidince sanki benimde üzerimdeki o gerginlik gitti. Gülümsemeye başladım. Ne kadınmış bütün diziyi strese sokmuş.
*bahar* / 23 Şubat 2008 Onca saçmalığın yanında öyle hoş sahneler izledim ki bir türlü kızamıyorum... Süheyla ve İhsan'ın tokatla biten köprü üstü konuşmasın da İhsan ve Süheyla'nın bir an da geçmişe döndüklerini, ses tonlarının, vurgularının geçmişe ait olduğunu görmek bile heyecanımı arttırdı. Sanki 25 yıl öncesinin konuşmasıydı. İhsan saf bir delikanlı edasıyla konuştu. Süheyla da aynen 25 yıl öncesindeydi, "...beni bıraktın..." derken… Çok hoş bir ayrıntıydı. Yanlış anlamaların, boş gururun, çaldığı yılları geri ister bir halleri vardı. Her şey yaşanmış bitmiş o günkü duygular soğumuş ama büyük yaralar hala büyük acılar vermeye devam ediyormuş... İkisi de 25 yıl önceye gitmek istediler. Her şeyin çaresi var ama geçmişin yok. Asi Demir'e dedi ya seninle iletişim kurmak imkansız diye. Tüm haftanın özetiydi. İhsan ve Süheyla'nın sorunu olan iletişimsizlik şimdi de yeni aşıkları esir ediyor kendine... Neyse ki Asi Süheyla değil... Demir iletişim özürlü biri ne yazık ki... Asi'nin yaptığını yapamadı. Asi, Demir'in o ağır konuşması üzerine bile sağduyulu davrandı ve olanları sorgulayıp, Demir'in karşısına çıktı. Aklından geçenleri net ve açık seçik sordu. Demir Asi'ye zaten bu sebeple aşık oldu... Demir aynı netliği ve açıklığı ne yazık ki gösteremediği için bunca acıyı yalnız başına çekti... Tüm bunlar olup, biterken. İhsan'ın yaşadığı çaresizlikler arsında Cemal Ağa ve Neriman bana bu bölüm fazla geldi. Cemal Ağalı sahnelere tahammül edemedim. Yaşananlar öyle ağırdı ki ben de İhsanla beraber fazla neşeli, fazla saf ve fazla entrikalı sahnelerden kaçmak istedim... Demir'in Aslan'ı izlediği sahnelerde aklından geçenler neydi acaba? Acaba; "İşe bak ben tüm bu olanlar için dün sevdiğim kadına neler söyledim. Ama gelinen noktada Teyzem oğlunu buldu. Mutfakta gülücükler saçıyor. Bu psikopat adam bir an da servetimize ortak oldu. Üstelik çok da gıcık. Peki, ben ne olacağım? Yaşadığım ilk aşkımı gönlüme gömdüm. Sevdiğim kızı acılara gark ettim. Bu iş de bir yanlışlık var ama ne?" mi diyordu? Başkalarının acısını onlardan daha çok sahiplenince insan böyle yabancılaşabiliyor bir an da... duar / 23 Şubat 2008 |
TWET(C) / 10.09.2008
Süheyla, 25 yıl önce İhsan'ın karşısına çıkıp, neden ben hamileyim demedi? Bir açıklaması vardır mutlaka... İhsan, Süheyla'nın karşısına çıkıp, babam bana bunları anlattı. Gerçekler nedir demedi? (ne ayıp bir soru olurdu ama ben buna bile razıyım) Onunda bir açıklaması vardır mutlaka... Peki, bunca acının telafisi var mı? Ben göremiyorum. İki kişinin konuşamama özründen dolayı zarar gören onlarca insan var... Demir Asi'ye açık olsun derken ki kastım bundan ibaretti. Yoksa Demir'in aşkını sorgulamak değildi niyetim. Bu konu zaten su götürmez. Aksi olsaydı bunca mantıksızlığa rağmen bu diziyi izliyor olmazdım... İnsanlardan görünenin arkasındakine bakmayı öğütlemek yerine net olmayı denemeli Demir... Duar / 23 Şubat 2008 |
puppetteers / 11.08.2009
“Senin annen Süheyla” diyor Ökkeş… bizim Aslan’ın da “Babam kim?” sorusunu sormak aklına gelmiyor, hemen koşuyor! Hayır, annesini öğrendi kendini yakmaya kalktı, babasının İhsan olduğunu öğrenince ne yapacak… bilmiyorum!
ebrumm / 23 Şubat 2008
Aslan’ın babasının İhsan olması aslında dizimizi gerçekten çok farklı bir boyut taşımıştır. Yani Aslan’ın babası Yusuf Ağa da olsa İhsan da olsa bence bu durum zaten Demir’imizi ve Asi’mizi etkiliyordu. Babanın İhsan olması daha kötü yönde etkileyecek diye düşünmüyorum. Çünkü zaten olaylar kötü idi, ne fark ederdi ki! Yusuf ağa tecavüz etmiş olsaydı o zamanda Asi’nin dedesi Demir’in annesi gibi olan kadına tecavüz etmiş olacaktı ve bence bu gerçekten daha da kötüydü. Aslan’ın babasının İhsan olmasına ben farklı açıdan bakıyorum ve kesinlikle mantıksız olarak bulmuyorum. Çünkü bize dizide hiçbir zaman kesin bir şekilde Yusuf Ağa olduğu söylenilmedi. Süheyla hanım Yusuf Ağa’ya beddua etti. Evet, edebilir. Kolay mı onun yaşadıkları? Yani illa bunun için tecavüz mü olması lazım. Süheyla hanım hiçbir zaman istenmemiş o çiftlikte. Yusuf Ağa tarafından hep hor görülmüş, üst kata bile çıkılmasına izin verilmemiş ki onları o kadar aşağı görüyormuş ki beyaz gelinliği bile onlara layık görmüyormuş. Yani Süheyla Hanım “bizler beyaz giyemeyiz” deme sebebi bence bu aşağı görmelerden kaynaklanıyor ve bunların üstüne birde henüz Demir’in annesinin yaşadıkları var tabi. Bu nedenle Süheyla hanımın Yusuf Ağa’dan nefret etmesi çok normaldir. Aslan’ın babasının İhsan olması Demir ve Asi’mizin arasına daha kuvvetli bir bağ öreceğini düşünüyorum onlar artık birbirlerinden kopamazlar. Bence hele de Demir İhsan Beyin babasından duyduğu yalan şeyler yüzünden teyzesini bıraktığını duyunca biraz daha yumuşayacaktır. MİHRİMAH / 23 Şubat 2008 |