xxdxx / 27.10.2009
 
 
Tomris Hanım için özel bir dizi ve her şeye değiyor. Kadro süper,7'den 70'e akıllısından delisine harika oynuyorlar. Benim için iki gülümün, karşılıklı oynaması da önemli. Süper yakışmışlar.
Başta Antakya’da çekilmesi ilgi çekici bence. Diğer İstanbul dört duvar arası dizilerinden farklı. Ben böyle bir fark arıyormuşum herhalde. Yeşili, doğanın yeşili Tuba ablamın gözlerinin yeşili, aşkı, tutkuyu, aşkın intikama olan üstünlüğünü izlemek… çok güzel.
aasiii / 23 Aralık 2007
 
Bu hafta dizi çıkmayınca Demir’in bile kıymetini anladım valla, her şeyiyle bu dizi çok süper benim için. Bu dizinin en çok her kesime hitap etmesi başarısındaki payı. Belki inanmayanlar olabilir ama inanın 3,5 yaşındaki çocuğun bebeklerinin ismi Asi oldu. Bebeklerine Asi diye hitap ediyor.
CanKuşu / 23 Aralık 2007
 
O müthiş hırkadan istiyorum bende. Samanlıkta uyuyorsun, hırkanın her ilmeğine saman saplanıyor, arabaya gidene kadar bir tane bile kalmıyor… bundan güzel bir tekstil harikası olabilir mi? Diziyi çok beğendim, Kanal D’nin sayfasından Bayramın 2. günü tüm bölümlerini peş peşe izledim... son bölümleri de sentüp’den halettim sizlere yetiştim fakat, bu tarz ufak çekim hataları hemen her dizide göze batıyor. Biraz daha dikkat sayın yönetmen! Bir çizme değiştirmekle, iş bitmez, en azından hırka da değişseydi.
Ayrıca kıyafetleri bana çok hoş gözüküyor. o işi yapan birisi için son derece güzeller. Rolü ile tarzı uyumlu... ama bu doğum gününde de öyle giyinmeli demek değil elbette.
Hemen hemen hepimiz, fragmanda, gelen kim sorusuna takılmışız. İzleyeli 2-3 gün olduğu için çok net yorumda bulunamayacağım. Asi, o sahnede birisine yakalanıyorsa, yani duyduğu bir sesten falan tedirginlik duymadıysa, yakalandığı kişi, utanacağı bir kişi değil. Yüzünde utanç ifadesi yok... sadece şaşkınlık ve tedirginlik var.
qsawe / 25 Aralık 2007
 
Fragmanı değil ama Demir’in Asi’ye olan duygularını yazmak istedim;
Demir yalnızdır tabi… yüreğinde Asi var her zamanki gibi…
Asi neden veya nasıl bu kadar karmaşık hale getirdin beni? Seninle dolu yüreğim. Herkese, geçmişe, her şeye rağmen sen. İlk kez yaşıyorum… sevgiyi aşkı bilmezdim. Bu kadar zor, acı ve aynı zamanda sonsuz mutluluğunu. Asi senin gururun, inadın, duru güzelliğin, asiliğin, başarılı oluşun mu beni sana bağlayan yoksa hepsi birlikte sen olduğun için mi bu kadar karmaşık bir yürek bıraktın bende?
Sana seni seviyorum diyemem ki. Sonsuz, ilk kez olan duygularıma rağmen daha kendime bile itiraf etmemişken diyemem… ama seni gözümden bile sakınırken niye bu kadar karmaşık sensiz bir yürek bıraktın? Bilmez misin tüm inadına, tüm gururuna, her şeye rağmen sensizlik en zoru, en çıkmaz sokaktır… bilmezsin belki de çünkü sen Asiiiiiiisiiiin.
tuba-ece / 25 Aralık 2007
 
Asi'den Demir'e;
Niye çıktın karşıma
Nefessiz kaldığım anda
Gözlerimin gördüğü tek güzellikti...
Bu alabildiğine Asi doğa.
Ve tek dostumdu
benden aldığın Rüzgar…
Doğanın koynunda masumdum
Rüzgarın yanında güvendeydim
Ta ki gözlerin gözlerime değince
kalbim seni umutsuzca sevince...
Artık aşkın tutkusuyla kirliyim
gözlerinde tehlikedeyim.
Şimdi ne ben artık masumum
Ne de sensiz mutluyum
kırgınım, üzgünüm, yorgunum
ama tek gerçek seni seviyorum
gururum, yalnızlığım ve sen
hayatta tek umudum.
magicalrose / 25 Aralık 2007
usayken
 
 
 
Asi ve Demir gerçekten birbirlerine çok yakışıyor. Özellikle Murat Yıldırım'ın yani Demir'in bakışları zaten meşhur oldu. O bakışları kim dayanır ki Asi dayansın.
Aysem 25 aralık 2007
 
Canım gerçekten çok yakışıyorlar. Bir an bile düşünmedim şunun yerinde başkası oynasaydı diye. Demir gerçekten yakıyor bakışlarıyla, ekran karşısında dayanmak bile kolay değil, Asi'ye kolay gelsin.
aasiii 25 aralık 2007
 
Yeni fragmanı gösterdiler şimdi… Demir Asi’ye ‘kendimi tanıyamıyorum, eski Demir değilim, öfkeyle geldim’ gibi birşeyler diyor…
YELDAA / 26 Aralık 2007
 
İnanmıyorum… Tamam kabul ediyorum artık Fragmanı ve diziyi tansiyon aletiyle izliyorum.
Yeni bir fragman daha çıktı. Demir Asi’ye kendini anlatıyor. Artık bambaşka bir Demir var diyor ve bunun gibi harika sözler.
Müsaadenizle ben bir kalp ilacımı içeceğim!
Bu arada Demir zorla götürürken “madem böyle istiyorsun” diyor. Tabi bizim kız durur mu? O da “ne yapıyorsun” diyerek itiyor. Hani anlatılmaz yaşanır derler ya bu da öyle bir şey. İzlemeniz gerek çok güzel bu fragman.
Sevda123 / 26 Aralık 2007
 
Yeni fragmanı izledim… muhteşemdi, inanamadım!
Demir itiraflarda bulunmuş bayağı. Asi’de yanına gelip öyle güzel izliyordu ki, belki de Asimizi ilk kez böyle göreceğiz, içi gitmiş gibiydi.
Demir Asi’yi kaçırırken, başka türlü olmuyorsa böyle olacak diyordu. Asi de itiyordu onu arabaya binmeden önce… çok tatlılardı. Yani bayağı bir itiş kakış vardı… da… biz bundan niye böyle hoşlanıoruz! Anlamadım? Sadist miyiz neyiz? Heyecandan aklıma hepsi gelmiyor. Ayrıca kalp ilacınız varsa ben de isterim…
pearLL / 26 Aralık 2007
 
Demir'den inciler;
İnsan her zaman kendine tarafsız bakamıyor, bu cok zor...
Hele içinde yıllarca öfke biriktirdiyse...
Buraya ilk geldiğimde bildiğim bir Demir vardı, simdi onu tanıyamıyorum...
Öfkenin pençesinde oyuncak oldu sanki...
Evet arkadaşlar işte Demir’in itirafları ve Asi’nin de haklı olarak yumuşaması ama son sahnede kim geliyor bence hala meçhul, onu ancak izleyince öğrenebileceğiz.
pearLL / 26 Aralık 2007
 
2.fragman muhteşem... bunlar ne güzel itişip kakışıyor öyle biri başka türlü olmazsa böyle olacak deyip belinden tuttuğu gibi arabaya çekiştiriyor diğeri bırak diye itiyor. Önceden bahsi geçen tokat sahnesi burada mı cereyan ediyor ne? O değil de dizi bitimine yakın sakatlayacaklar kızı ona yanarım, bu kaçıncı? Konuşmak için Demir'in seçtiği yerde pek hoş. Bu çocukta romantizm oldukça fazla da durum müsait değil pek ama onu da aşacak gibi görünüyor. Asi de kızmış esip gürlüyordu ama Demir'e oda dayanamamış belli. Anında yelkenleri suya indirmiş artık konuşmayacağız karşılaşmayacağız dediği Demir'i dinliyor üstelik çok ta güzel bir şekilde bakıyor Demir’e. Onu anladığı belli. Orta yolu bulacaklar...
Bu ikisi bütün günü deniz kenarında geçiriyor, İhsan da kız kayıp ortalarda yok diye her yeri araştırıyor baktı ki bulamıyor en son Demir'in çiftliğine gidiyor ama onlar çiftlikte değil deniz kenarında başka alemlere akma peşindeler.
sude9 / 26 Aralık 2007
Busy / 07.09.2010
 
 

Fragmanda “Asi” diye bağıran İhsan Bey ama onları gördüğü için değil Asi’yi aradığı için bağırıyor ve onlar bu ses üzerine irkiliyorlar… yani bence onları kimse görmüyor.
yorumcu1 / 26 Aralık 2007
 
Fragman aldatmacasından başka bir şey değil bu!
Yakalansalardı tepkileri bambaşka olurdu.
Ayrıca salıncakta Demir’in hayalinin kurmaya da cesaret edemezdi Asi.
Defne babasının Demir'e gittiğini söylediğinde Asi üzülüyor, çünkü o da boş değil!
Bundan sonra her şey çok farklı olacak.
aasiii / 26 Aralık 2007
 
İhsan Bey o sahnede, Asi'nin Demir'in çiftliğinde olduğunu düşünüyor, Asi'yi aramaya gidiyor. Asi diye bağıran ses, İhsan Bey’in sesi, Aslan'ın değil.
Tabi ki İhsan Bey Asi ve Demir'i görmüyor, iki sahne ayrı günlerden de olabilir, aynı günde olabilir.
Asi ve Demir deniz kıyısında, zor bulur İhsan Bey geçmiş olsun.
Alexia / 26 Aralık 2007
 
Nihayet ikinci fragman çıktı. Demir öyle güzel şeyler söylüyor ki... Gerçekten ilk başlardaki Demir ile şimdi ki Demir arasında çok fark var. Aşk insanı böyle değiştiriyormuş ama değişen sadece Demir mi? Bence Asi'de değişti... İlk zamanlardaki o dik başlılığı kalmadı demiyorum ama biraz örselendi gibi.
magicalrose / 26 Aralık 2007
 
Demir’deki değişiklikler dikkat çekici öyle ki adamın bütün işinin arasında illa Asi ile birbirini iğneleme vakti yaratıyor. Eğer o vakti bulamazsa çiftliğin balkonundan ayrılmıyor ki Asi’yi görüp peşinden gitsin. Asi değişiklik var evet ama ne kadar dik başlı olsa da özünde yine de yumuşak huylu bir kızdı sadece Demir’e karşı dik baştı ama evet Demir’e olan tavırları da değişti.
eleren / 26 Aralık 2007
 
Asi ve Demir'in fragmandaki son sahneleri çiftlikte değil. İkisinin arasından deniz manzarası görünüyor. Demir’in Asi'yi konuşmak için götürdüğü yerde vaktin nasıl geçtiğini anlayamamışlar anlaşılan. İhsan da Asi ortalarda yok diye arayıp duruyor Ökkeş'e yaptığı bir hareket var. Şu tarafa bakalım bir de der gibi. Baktı ki bulamıyor Demir'in çiftliğinde soluğu alıyor ama orda da bulamıyor. Zira ikisi de orda değil. Sonra Asi eve dönüyor İhsan da meraklı ve telaş içindeydi kızını görünce sarılıyor...
sude9 / 26 Aralık 2007
 
Demir’in Asi’yi kaçırdığını İhsan Bey görüyor, paniğin sebebi bu olmalı...
Bir de frangmanda dikkat ettiyseniz Demir’le konuşurken İhsan Bey Asi’yi Demir’in elinden alacağı korkusu var.
ebrumm / 26 Aralık 2007
 
Fragmanı didiklemekten vazgeçin. Aşklar bu kadar kolay yaşansaydı, efsane aşklar doğar mıydı? Her şey süt liman olsa bile, bir aksilik çıkar ki, dizimizde aksilikten bol bir şey yok... Ailelerin düşmanlıkları ilk sorunken, kayıp çocuk daha büyük bir sorun teşkil edecek. O çocuk Aslan çıkarsa şaşmayacağım ve karışıklığın en büyüğünü izlemeye başlayacağım. Aslan'ın yeğen olması durumunda, serveti Demir edinmiş bile olsa, söz hakkı isteyeceği, annesinin de, oğlunu bulmuşken, bir dediğini iki etmeyeceğini düşünürsek, bizim aşıkları daha çok kötü günler beklemekte.
qsawe / 26 Aralık 2007
TITIGIRL / 03.10.2010
 
 
İki hafta çok uzun geldi ne kadar bağımlılık yapmış dizi. Cuma da bir türlü gelmek bilmiyor. Demir ve Asi arasındaki onlar tarafından adı konulamayan şey diziyi izlettirmede en önemli etken ama ileriki bölümlerde nasıl olur acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Bence aralarındaki bu tatlı sert atışmalar ve iğnelemeler hiç bitmez gibi geliyor.
eleren / 27 Aralık 2007
 
Özet de gelmiş. Oohhh ohh....
İhsan para bulacağım diye kötü yollara düşecek.
Asi de terk ediyormuş çiftliği, güzel bir gelişme.
Kenan da şak diye söyleyecek herhalde Asi’yi beğendiğini. Eeee adam hem çok zengin hem de akrabaları. Cemal Ağa ve de Neriman bence Asi’nin bu adamla olması için çok çabalayacaktır.
Demir’in Asi’ye çok aşık olduğu belli onu gördük de Asi’de daha göremedik. Ya daha aşık değil tam anlamıyla ya da Demir’e aşık olmak istemiyor olabilir.
Demir’in Asi’yi kıskanmasını izlemek çok zevkli olacak
telefe / 27 Aralık 2007
 
Demir’in İhsan’ı uyarması biraz şaşırtıcı.
İntikam duyguları sönmeye başladı sanırım Demir’in.
Ama Asi’yi kaybetmişlik duygusu da var bunun içinde.
Asi’yi kazanmak için çok çalışması gerekiyor.
Demir de bunun bilincinde olmalı ki teyzesiyle aralarında sorunlar çıkmaya başlamış bile.
ebrumm / 27 Aralık 2007
 
Geçtiğimiz bölüme kadar Asi’nin Demir’e söylediği sözleri düşünecek olursak işten ayrılacağını düşünmemiştim. Biraz da tutarsız görüyorum Asi’yi. “Sabrımı deniyorsanız sabrım sınırsızdır” gibi şeyler demişti yanlış hatırlamıyorsam. Çok çabuk pes etti.
İhsan yanlış yolda. Bakalım bundan sonra neler olacak? Belki de daha zor bir duruma düşecek. Sonunu pek iyi görmüyorum.
Medyum Demir, hemen de nasıl anlıyor. Ben başından beri diyorum, Demir lafta intikam alıyor. O kadar iyi bir yüreği var ki, istese de yapamıyor. Tabii bunda en büyük pay Asi’nin, Asi’ye olan ilgisinin. Ve bence aşka dönüştü. Her geçen gün daha da büyüyecek bu aşk.
Demir İhsan’ı uyaracak ama İhsan’ın tepkisi ne olacak merak ediyorum.
Demir bence Kenan’ın bu yakınlaşmasını sinir ola ola izleyecek. Aşık adamın gözü kördür... napıcağı belli olmaz.
Süheyla yine konuşup duruyordur... daha böyle kavgalar çok olur ama sonu ne olur, bilmiyorum?
Herhalde Demir sonunda dayanamaz... Asi’ye olan aşkını haykırır.
Sımarık Cadı / 27 Aralık 2007
 
Demir Kenan’ın Asi’ye olan ilgisi ilerlerken neden izliyor onu merak ediyorum. Adam kalkmış gelmiş başka ülkeden Demir’imizin keçisini ayartmaya çalışıyor ve Demir de buna seyirci kalıyor. Vallahi pes Demir’in acilen duruma el koyması gerekmiyor mu? Fragmanda öyle gözüküyor da, özette neden böyle yazıyor çelişkiye düştüm ben şimdi.
Demir’in Kenan’a haddini bildirmesi gerekmiyor muydu? Dediğiniz gibi Demir değişmeye başladı ise içinde Asi’ye olan şeyler gün yüzüne çıkıyorsa, neden buna seyirci kalıyor? eleren / 27 Aralık 2007
 
Hepimiz itiraf bekliyoruz ama Demir Kerim ile aşık oldu diye dalga geçmiyor muydu? Aşk itirafı gelemeyebilir. Belki yine ne kadar çok değer verdiğini, üzmek istemediğini söyler ama daha fazlasını açıklamaya bilir...
qsawe / 27 Aralık 2007
 
Ban / 2011
     
Demir: Aşık mı oldun yoksa?
Kerim: Sen anlamazsın, öyle bir duvar örüyorsun ki etrafına, kimseyi yaklaştırmıyorsun. Deneyen bütün kadınların da kalbini kırdın.
Demir: Aşk diye bir şey yoktur, Kerim. Kafamızda yarattığımız bir şeydir aşk.
Kerim: Hı hı. Bütün insanlık yanılıyor ha Demir. Peki, her şeyin sırası var. Gün gelecek sen de aşka yenileceksin Demir. Bunca zaman direndiğin için de mağlubiyetin çok ağır olacak. O zaman yardım istersen, ben yokum. (Demir gülüyor tabii.) Gül bakalım sen, aşk karşısında sudan çıkmış balığa döneceğin kesin. Çünkü daha önce hiç aşık olmadın.
Demir: Bitti mi?
Kerim: Bitti.
Demir: İyi, aşık olduğumda hatırlat da bir daha konuşalım bunu.
İki saattir 2. bölümde Kerim’le Demir arasında geçen bu konuşmayı arıyorum. Replikler bölümünde de bulamadım. Ben de üşenmedim yazdım. Çünkü o zaman dinlerken de hoşuma gitmişti bu konuşma. Sanırım Demir’in şu anda içinde bulunduğu durumla ilgili en iyi ipucu bu konuşma. Zannımca şu sıralar Demir’in sudan çıkmış balık hallerini izliyoruz, ya da izlemek üzereyiz. Çok zevkli olacağı kesin.
dila_ra / 27 Aralık 2007
 
İşte buydu, benimde daha önce yazdığım... Demir, kendi lafını yememek içinde, aşkı kabul etmez bir süre... Beğeni, ilgi, hoşlanma gibi kılıfların ardına gizlenir bir süre. Ta ki Asi olmadan nefes bile alamaz hale geldiğini anlayana kadar.
qsawe / 27 Aralık 2007
 
Yağmurun yağdığı Asi ile Demir in köprünün üstünde olduğu bölümde ve bu bölümün fragmanını izleyip yorum yapan arkadaşlar bir öpüşme olması beklentisi içindeydi. Yalancı Yarimli günleri hatırladım. İçimden kızmayın ama çoook beklersiniz dedim. Ben alıştım aşkların o kadar kolay olmadığına. Dolayısıyla hemen oyuncuların, öpüşmelerini, aşk itirafları etsin istemiyorum. Biraz olayları yaşasınlar ( paylaşmak, kavga etmek, didişmek, ağlamak, gülmek)
Bu dizide de güzel bir hikaye var. Biraz o hikayenin anlamını taşımalı. Aşkı sevgiyi kaybetmeden ama gururla, inatla yola devam...
pas.si.on79 / 27 Aralık 2007
 
Demir, düşmanının kızına aşık. Asi, sebebini tam bilemediği bir düşmanlıkla kendilerine kötülük etmek isteyen Demir'e aşık. Atının acısı zaten içinde. Borç altında ezilmek, alacaklının sevdiğin erkek olduğunu bilmek, doğacak her yakınlığın amacının borcun tahsilatına yönelik olabileceği korkusu… Tüm bunlar balyoz gibi kafalarına vururken, diğer taraftan, ailenin kabul edeceği bir kişi hayatlarına giriyor… Kenan !!!
Asi, sırf Demir'i çözmek için, ya da, borçtan kurtulmak için, Kenan'ın ilgisine karşılık verebilir. Kenan ( bu oyuncunun da kaderi her dizide, 2. erkek, istenmeyen erkek olmak... yazık) Asi'nin samimiyetini tamamen yanlış anlaya bilir. Var onda öyle bir potansiyel.
qsawe / 27 Aralık 2007
 
Daha önce Süheyla’nın bebeğinin Asi’nin ablası olduğu düşünülüyordu. Burada da sanırım o şekilde konuşuluyordu. Şimdi konu nerde bilmiyorum da; Süheyla Hanımın bebeğinin erkek olduğunu bir o ebe söyledi. Peki, ebe Süheyla Hanımı yanıltmak, bebeğin izini kaybetmek için yalan söylemiş olamaz mı? Ben o bebeğin Asi’nin ablası olduğunu düşünüyorum.
pas.si.on79 / 28 Aralık 2007
usayken
 
 
Ebenin Süheyla’yı yanıltmak için çocuğun erkek diyebilir doğru söylüyorsun ama bence Defne Süheyla’nın kızı olamaz. Çünkü Süheyla hamile olduğunda Demir 5-6 yaşlarındaydı. Yani Demir Süheyla’nın çocuğundan büyük. Asi’yle Demir yaşıt sayılır. Defne de Asi ve Demir’den büyük olduğuna göre o olamaz. Bana göre aslanın olma ihtimali çok yüksek. Çünkü Süheyla Antakya’ya geldiğinde Aslan’ın babası ile İhsan Bey çok huzursuz oldular. İhsan’ın huzursuz olma sebebi belli. Kahya neden huzursuz oldu? İşte o düşünülür (!)
Ama ebe yanıltmak istediyse eğer belki diziye daha sonra yani şu an ki en önemli konu olan Asi ve Demir aşkı 2.plana düşüp intikam ateşi tekrar alevlendiğinde yeni bir oyuncu katabilirler.
crncrncrn / 28 Aralık 2007
 
Bence çocuk erkek (ebenin söylediği gibi, ölüm döşeğinde yalan söyleyeceğini sanmıyorum) Büyük bir ihtimalle; Aslan. Defne'nin olması mümkün değil zaten. Cemal Ağa, Neriman'la konuşurken zaten Defne'nin Neriman'ın kızı olduğu anlaşıldı. Asi'nin davranışları yani Asiliği, Süheyla'ya benziyor biraz ama Süheyla'nın çocuğu olamaz diye düşünüyorum.
tugi_gs / 28 Aralık 2007
 
Asi’yle Demir’i kuzen yapmazlar ama şu an gördüğümüz gençlerden Aslan Süheyla’nın çocuğu çıkmazsa başka hiçbiri olmaz. Hiçbir ihtimal akla yatkın değil bence. Sadece anlamadığım, biz nerdeyse 8 bölümdür Süheyla’nın çocuğu Aslan diyoruz, nasıl bu kadar çabuk anladık ters köşe olmaktan korkuyorum açıkçası. Ama dediğiniz gibi Asi-Demir akrabalığı hoş olmaz bunu bize yapmazlar herhalde.
aasiii / 28 Aralık 2007
 
Akraba evliliğini özendirir bir tutum sergileyeceklerini sanmıyorum. Bu kadar büyük sorunlar yaşayan bir topluma, böyle kötü örnek olmazlar. Bu Asi olma ihtimalini sıfırlıyor. Ablası da olamaz dendi. Geriye, kendini o ailenin ferdi gibi görmeyen, bunu hissetmediğini söyleyen Aslan kalıyor.
Aslan'ın gözümüze bu kadar sokulması, varlıklı ailenin yanında çalışmak zorunda kalmasının, ahır temizletilmesinin intikamını alacak bir yapıda olmasından, bunca yıldır o ve ailesi, Asilerin yanında karın doyurmuş olsa da, kendini ezik hissettiğini bize yansıtıyor Aslan. Demir artık zengin, doğal olarak teyzede zengin. Aslan eğer teyzenin oğlu çıkarsa, o zengin ailenin imkanlarıyla, tüm yaşadıklarının acısını çıkartırcasına daha da kötüleşecek bir yapıda. Hatta Asi'nin yeni belalısı olması da an meselesi... çünkü Asi O'nu tanıyor ve yapabileceklerini engellemeye çalışıyor. Gücü eline aldığını hissettiği anda bunlar içinde hesap sorabilir. Çarpık düşünceleri olan biri olduğuna göre, aynı kötülükleri, annesine de yapabilir. "Beni terk ettin. Senin yüzünden fakir bir hayat sürdüm. Sen ise zenginlik içinde yaşadın. Beni isteyerek bıraktın!!!!"
Bunların hazırlığı diye tahmin ediyorum Aslan'ın bu kadar belli edilmesini.
qsawe / 28 Aralık 2007
 
Ben dizilerde, başlangıçta evlilik varsa, aile hayatlarını sorunlarını izlemekten hoşlanmıyorum. Örneğin Aliye.... her evin bin derdi var zaten, başkalarının dertleri beni çok geriyor.
Kişilerin yavaş yavaş aşık oldukları dizilerde de, sonunda mutlu bir beraberlik görmek istiyorum. Sonrasını yine izletmelerini istemiyorum. Çünkü yine aile içi sorunlara dönüşüyor ve genel de de taraflardan birine ya da ikisine aşık birilerinin, evliliği bozma çabaları, kötü gösterilen kaynana imajları ile dolu bir hayat izletiliyor. Herkes sorun yaşar hayatında, çözümleri de dizilerdeki gibi olmaz genelde. Yemeğin tuzunun azlığından çokluğundan kavga çıkan bir dizi izlediniz mi hiç... ama evliliklerde bundan bile tartışma çıkar, 3 dakika sonrada unutulur.
Asi ve Demir, mutlaka evliliğe kadar uzanan bir süreç yaşasınlar. Ama sonrası bana lazım değil... Ben onları hep mutlu halleriyle anımsayayım.
qsawe / 28 Aralık 2007
 
rozerin / 14.09.2010
 
   
Süheyla kinci diyorsunuz ama onun yaşadıkları! Düşünsenize, gencecik bir kız, hayalleri var. Tecavüze uğruyor, o yetmemiş gibi bir de hamile kalıyor. Çocuğunu ondan saklıyorlar. Yıllarca çocuğunu ölü biliyor. Sonra yaşadığını öğreniyor. Siz olsaydınız ne yapardınız? Ne pahasına oluşun çocuğunu bulmak ister insan. Çocuğunu bulabilmek için elindeki tek kozun o senetler olduğunu sanıyor Süheyla. İhsan’ın canını sıkarsa çocuğun yerini söyleyeceğini sanıyor. Hem üstelik İhsan Bey dedi ki, “Ne soracaksa gelsin bana sorsun, söylerim. Evden bir şey almasına gerek yok” Sizce Süheyla ne sorsa İhsan doğru mu cevap verecek. Bence Hayır. Çünkü Ökkeş bile İhsan’a “Her şeyi anlatacak mısınız ona?” dedi. Süheyla’yı savunmak gibi oldu ama kinini, nefretini sebepsiz bulmuyorum ondan…
karafirtina / 28 Aralık 2007
 
Savunma değil senin yazdıkların, tamamı gerçek.
Bir genç kız, birisine aşık ama başkasına kaptırıyor, bundan yıllar önce tecavüze uğruyor, hamile kalıyor, evlilik dışı çocuk doğurmak zorunda kalıyor (şimdi bile kabul görmüyor), çocuğunu öldü biliyor, ablası intihar ediyor, şans eseri yeğenleri hayatta kalıyor ve onlara bakıyor (zorunluluk yada isteyerek ama o genç yaşta !!! ). Tüm bunların üstüne, eşinin hastalığı ve ölümü, yeğeninin kolundaki sorun nedeniyle onun psikolojik kaybının telafi edilme çabası…
Süheyla katı ve kinci mi? Hayır, hepimiz kadar öfke dolan biri... Asi'yi ve ailesini sevdiğimiz için, Süheyla bize karaçalı gibi gözüküyor ama onun yaşadıklarını yaşayıp, bunların başınıza gelmesine sebep olan kişiye, elinizde çiçekle gidebileceğinizi düşünüyorsanız, benden çok daha iyi bir yüreğe sahipsiniz derim. Bu nefretini atmayacak demek değil. Her insan, içindeki intikam duygusundan bir gün gelir yorulur. Süheyla da yorulacak ve çok sevdiği yeğeninin isteğini kabullenecek.
qsawe / 28 Aralık 2007
 
Süheyla bu konuda haklı, İhsan’la evlenmeyi hayal etmiş... Onun dengi olmadığını bile bile boynundaki kolyeyi bu zamana kadar hiç çıkarmamış. Kim tecavüz etti bilmiyoruz ama bunun önemi yok, Süheyla bu yüzden çok acı çekmiş, bebeğini buna rağmen doğurmuş ve onu büyütmek istemiş, başka çaresi de yokmuş zaten. Sonra, yıllar sonra çocuğunun yaşadığını ve bunu Kozcuoğlularının yaptığını öğrenmiş ama şu da var ki Süheyla çocuğunun yaşadığını bilmeden öncede intikam almak istiyordu tamam sürekli Demir’e “yapma yapma” dedi ama gerçekleri anlatmadı henüz.
Şu an çocuğunu bulmaya çalışıyor ama İhsan ona yardımcı olmuyor. Belki de İhsan bile bilmiyordur bu durumu. Onu da hesaba katmak lazım. Hem Süheyla kendi intikamı için hem kendi yeğeninin yani Demir’in canını yakıyor. Tabi Asi’nin de. Yani kendi gençliğinde çekmiş, kendi “benim günahım neydi” demiştir bunları çektiğinde. Peki, Demir’le Asi’nin günahı ne? Onları en azından rahat bıraksın.
Ama… kin duymakta haklı, kim olsa aynını yapar.
kumralim19 / 28 Aralık 2007
 
Demir birinin aklına uyup sürü almıştı. Kendim sağmak zorunda kalabilirim demişti. Mandıra da yaptırıyor şimdi. E e bu işlerden kuzen anlıyormuş. Süt ve peynirden sorumlu bakan Aslan.
Asi olmadı Demir bir adet Aslan var elimizde uyar mı sana?
GULBEYAZ76 / 28 Aralık 2007
 
Ne Neriman’ın ortalığı velveleye veren bağırtıları, ne Asi’nin atının ölümü, ne de gurur bu aşkın önüne geçemeyecek. Bu hikayenin gidişatında aşk her şeyi affettirecek.
Selmos / 22 Kasım 2009
Asi Resmi Sitesi / Bölüm Ardından
 
tugi_gs
 
 
'Gözyaşlarımız gideni uğurlamak içindir”
Cemal Ağanın bu sözü o zaman da ağlatmıştı beni. Sanıyorum daha çok içimizi parça parça eden bölümlerin ilkiydi bu bölüm. Zaman zaman aşk adına güzel sahneler güzel bakışlar '... rağmen sevmek, sevilmek ' hepimiz gördük. Hem de bir seferliğe mahsus ta değil, her zaman bunu bize gösterecekler belki de ilerleyen bölümlerde de. İstemeden yaşattığı bu üzücü duruma rağmen ben o zamanlar Demir'e daha çok hak vermekteydim. Asi istese vermeyedebilirdi atını diyordum ama şimdi anlıyorum ki kendinden bir parça bırakmak istemiş O da Demir’e.
Hele de o uyurken ve de uyandığında Demir'in adeta okşarcasına ve de çamurlara bularcasına baktığı sahneler. Hani üzerinde sadece saman çöpü olduğunu hayal ettiği bakışları.
Sonrasında sevincin doğum günü için aynı anda barın önünde arabanın kapısını kapattıklarındaki sahnede bana çok etkileyici gelmişti. Sahiden de sevdiğimiz göz önünde değilse de oralarda bir yerlerde bize baktığını hissetmez miyiz hep. Asi de daha görmeden kalbinin çarpmasından anlamıştı Demir'inin oralarda bir yerlerde olduğunu. Bana göre çok hoş bir ayrıntıydı yakaladıkları.
Ceylanlar çıktıktan sonraki Demir'in Asi'yi çembere alıp ta söz almadan bırakmayışı da beni mest etmişti. Gerçi sesi yalvarıyordu ama delikanlılığı da elden bırakmadı kerata. Zaten ben Demir'in körkütük aşık hallerinden çok bu tatlı sert hallerini severdim ve hep te böyle olacak.
alina / 22 Kasım 2009
 
Zamanın hızla geçtiğini hiç hatırlatmayın ne olur... Bana öyle geliyor ki, dizi yayında olduğundan daha çabuk geliyor Asi cumalar. Bir hamlede ulaştık 8’e... 9.yoruma günler kaldı. Asi-Demir’inse bize tattırdığı ‘ilk’ler bitmiyor. Gerçekten de her bölümü ilk kez izliyormuş gibi heyecanla geçiyorum bende bir sonrakine. Ve henüz bir dirhem eksilme yok ilgimde. Tam tersi... ilerisi, gerisi, daha bir anlam kazanıyor. Tam anlamlandıramadığım ‘sevgi’min nedenlerini buluyorum onları yorumladıkça. Asi-Demir’i tanıdıkça daha çok benim oluyorlar. Neden bu sayfalara ihtiyaç duyduğumuzu... neden onları geri dönüp ‘al baştan’ yaptığımızı daha iyi anlıyorum. Çünkü bitti sandığımız Asi-Demir bitmemiş aslında. Anlamadığımız, görmediğimiz o kadar çok şey olmuş ki, ne olduğumuzu bilememişliğimizin şaşkınlığında seyrettiğimiz ilk haftalarda, aylarda. Bu sayfalar, bu irdeleme olmazsa... Asi-Demir eksik kalacakmış. Eksik parçalarını biricik biricik toplayıp, özenle koyuyoruz bu bilmecedeki yerlerine. Bu bulmaca bittiğinde... Gördüklerimiz korkarım bizi daha çok bağlayacak kendine.
En zor dönemlerinde bile, aralarında mesafeler, aralarında yıllar varken bile, bedenlerinin birbirlerini arzulaması durmadı onların. Asi-Demir ilişkisinin bambaşka bir boyutu bu konuda. Birbirlerini istemekten hiç vazgeçmediler. ‘bir başkasını’ yok eden bir arzulamaydı. Bir Asi-Demir eşiğiydi bu onların hayatında.
Kerim, Defne’den ayrı olduğu yıllarda başka kadınlarla birlikte olmuştur diye düşünüyorum. Bunun için kalıbımı basarım hatta. Çünkü Kerim iyi iyi olmasına ama böyle biri... Defne dahi, platonik kalmak şartıyla bir ilişkinin içindeydi Zafer ile.
Oysa Asi-Demir’de... Bala, Zeynep, Leyla, Kenan ve Ali gibi unsurlar yerli yersiz olmuş olsa bile geçmişte asla birbirlerinden başkası olmadı o beş yılda. Sonrasında da olmayacak, hiç şüphemiz yok buna. Onlar boşanmışlardı ama Demir için Asi, Asi için Demir vardı hala. Başkası olamazdı. Asi-Demir onlar için bir standart belirledi. Ondan azına razı olmaları mümkün değildi. Ne mantık evliliği yapabilirler, ne de rastgele ilişkilere sapabilirlerdi.
Asi... bir bilmece değildi. Demir'den başkasına dokunabilir miydi ki. Hayatında Demir’den başkası olabilir miydi ki? O baştan beri Demir’indi. Demir’den başkasını da istemedi.
Demir... sertliğinde dünyaları barındıran Demir, son dansını Asi’yle seneler evvel yapan Demir… hala yaşama sebebinin, Asi’sinin ellerini tutarken, hiç bırakmamışken... bir başkasına nasıl el verebilir.
Uyurken de, uyanıkken de fark etmiyor o arzuya, bu nedenle... İster tek bir saman çöpü olsun Asi’nin üzerinde ister kahya’nın şekilsiz pırtısı... Demir’in Asi’yi utandıran bakışları bitmeyecek. Bize bunu her zaman göstermeye devam edecek.
e.min / 22 Kasım 2009
 
En duygusal ve yüreklerimizde ve belleklerimizde en çok yer eden bölümlerden biriydi. T. Büyüküstün’ün ve M. Yıldırım’ın da tüm duygusallıklarını sonuna kadar yansıttıkları bir bölüm.
kıvırcır / 23 Kasım 2009
 
Oldukça duygusal ve seyretmesi doyumsuz bir bölümdü. Bu bölümde Asi’nin acısı, Demir’in pişmanlık ve üzüntüsü beni çok etkilemişti. İlk kez içten pişmanlık yaşayan bir Demir vardı. Eee kolay mı güzelim at telef olmuştu hem de bir hiç uğruna. Süheyla’ya olan kızgınlığımın tavan yaptığı bölümlerden biriydi.
Hele ki Cemal Ağa’nın “Gözyaşlarımız gideni uğurlamak içindir” sözleri beni de ağlatmıştı. Demir’in Asi’nin acısına ortak olmak için çabalaması en azından bağırıp çağırarak tepki vermesini beklemesi, onunla konuşmak için çabalamasına karşılık, Asi’nin kanatları olmayan kartal benzetmesi ve Demir avcısına yenildiğini söylemesi çok dokunaklıydı. O an ki Demir’in yüz ifadesi beni çok etkilemişti. Samanların üzerinde uyuyan Asi’yi seyretmesi de çok hoştu. Saçındaki samanı alırken, yüreklerinin birbirlerine aktığına bizzat şahit olduk. Zaten aşklarına şahitlik etmek harika bir güzellikti… onlarla aynı duyguları, heyecanları hissetmek. Bizim kadar dizi kahramanlarıyla birebir yaşayan başka bir dizi seyircisi var mıdır bilmiyorum Ama AsiDemir nasıl tekse biz Asi sevdalıları da tekiz.
DemirAsiii / 23 Kasım 2009
usayken
 
 
 
“Gözyaşlarımız gideni uğurlamak içindir”
Ne güzel bir deyiştir öyle değil mi sevgili DemirAsiii. Tuncel Kurtiz’in söyleyişi ve vurgusuyla özellikle... benim de gözlerim yaşarmadı desem yalan olur. Tüm kendi gidenlerimizi de hatırlayarak.
Asi görünüşte benim hayatıma dair çok az şey taşıyor gibiydi ama sanırım özde her bölümde kendimizden, içimizden, sevgiden çok şey bulduk. Müzikleri dinlerken hala çok zorlanıyorum her seferinde gözyaşlarımı tutmakta... Asi dostlukları tüm dostluklarımız içinde çok özel bir yere sahip olacak. Başka kimsenin kolayca anlayamayacağı bir durum. Belki yakınlarımızın dahi göremeyeceği duygusallıklarımızı bu yolla paylaştık o nedenle sizi çok iyi anlıyorum demek istedim.
SerapSU / 24 Kasım 209
 
eh benim de yokluğum hissedilmesin. sonra arkadaşlarım üzülürler diye bütün yapacaklarımı bir kenara iteleyip yazmaya karar verdim.
ne kadar çok şey sığmış bir bölüme. hepsi birer bölüm işlenecek kadar dolu dolu güzel konularmış meğer. tekrar tekrar izleyince bir kez daha anladım. (kaçan balık büyük olur derler ya…)
hani her bölümden çıkardığımız Asi-özdeyişleri vardı ya, neredeyse bu bölümün tüm ifadeleri birer özdeyiş gibiydi, belleklerimizde yerini alan.
ağlatanı ağlatacaksın diyen Cemal Ağa'nın gövde gösterisi gibiydi…
Defne… Defne olalı ilk kez iyi bir şey yaptı, pes etmediğin, kendini bırakmadığın için senin adın "Asi" derken…
başına gelen her şeye rağmen intikam hırsına yenik düşmeyen İhsan, yalan söylemesini bile beceremedi. Süheyla ile buluşmaya giderken Neriman'ın sorusuna verdiği yanıtta "yeni bıçaklar gelmiş" diyordu ya… doğru aslında hem de ne bıçaklar! iki tarafı da keskin mi keskin bıçak; Süheyla. İhsan'a her sözü, her bakışı, onarılmaz yaralar açacak kadar keskinlikte. muhteşem mozaikler eşliğinde duruma uygun güzel bir şarkı. Zeki Müren'in sesinden… "bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin"… mırıldanmaya değer.
doğru kelimeleri bulmakta zorlandığım, duygularımın boğazımda düğüm düğüm olduğu sahneler oldu.
atın vurulma sahnesi gibi…
tetiği çekerek, diyetini ödeyen Demir'in, ata isabet eden kurşundan daha ağır duygularını Asi'nin yüzünden okumak zor anlardı hepimiz için.
“insan sevdiğine bunu mu yapar?” derken titreyen Asi'nin sesi gibi...
“ben taş mıyım?” diyen Demir'in içinden taşan duygular gibi...
duyulan her seste Orantes'i anımsamak gibi…
ağaç dalından atını gezdiren Asi'yi görmek gibi…
gibi… gibi…
hayalle gerçek arasında gidip gelirsek, bir sakınca olmaz umarım.
en zor anlarımızda, içinden en çıkılmaz durumlarda, bir şeyler olur. bir neden ortaya çıkar hani, farkında olmayız belki yaşarken. bizi içinde bulunduğumuz durumdan anlık bile olsa alıp çıkaran. şimdi yine hayal dünyamızın kahramanlarına dönelim… işte Demir'in çiftliğindeki ağılda da öyle oldu. Asi'yi oraya getiren, mesleki sorumluluk duygusu muydu? yoksa yüreğindeki karşı konulmaz duyguları mıydı bilemem?
ağılda… samanların üzerinde yorgunluktan bitap düşüp uyuya kalan Asi…
ona sevgiyle bakan Demir… orada…
ne öfke…
ne hırs…
ne intikam duygusu...
ne can acısı vardı…
tüm bu olumsuz duygulardan arınmış,
en yalın halleriyle Asi ve Demir vardı.
her şeyin üstesinden gelebilecekleri en güçlü duygularıyla birbirine bakan, çok söze gerek bırakmayan, gerçekten hiç bir farkı olmayan. (ah tanrım… biliyorum imkansızı istemeyi Demir'den öğreneceğiz sonraları ama... şu Asi'ye gönül vermiş kullarını sevindirsen…de hayali gerçeğe dönüştürüversen… çok şey mi isterim...)
adını koymadıkları…koyamadıkları…
adet olduğu üzere… hüzünü dağıtma zamanı.
teşekkürler Sevinç, iyi ki doğdun.
sayende Asi'nin gözlerinde yine meydan okumayı gördük.
Demir'in Asi'den ayıramadığı bakışlarını, her fırsatı değerlendirmesini...
Defne ve Kerim'in tatlı kıskançlıklarını…
Taaa Almanyalardan koşup gelen gereksiz akrabamız Kenan'a bir hoş geldin diyelim. sayesinde zarif madam Angel ve Neriman'dan güzel bir künefe nasıl yapılırmış onu öğrendik. ya da yolunuz Antakya’ya düşerse "ferah künefe salonu"na gidilmesi gerektiğini.
nokta koyma zamanı geldi de çattı.
koşup geldim, daldan dala kondum.
bu bölümden pek çok Asi-özdeyişi çıkar demiştim başlarda, korkmayın hepsini yazmayacağım.
-ağlatanı ağlatmayı öğreneceksin diyordu Cemal Ağa. siz siz olun ona uymayın…
-toprağı anlamak bir insanı anlamaktı biraz da demişti güzel Asi.
-ama en güzeli İhsan'dan geldi… bataklıkta bir çiçek varsa önce onu görün, sevin, insanları iyi-kötü diye ayırmayın.
daha bunun üzerine söz olmaz.
naile / 26 Kasım 2009