dizifilm/ Asi Bölüm Yorumları
 
funda
 
 
 
Teyzesinin geçmişte bir can acısı var ve o yüzden acıma duygusu kalmamış onlara karşı. Tabi ileriki bölümlerde yavaş yavaş açıklığa kavuşunca nefretin ve acımasızlığın nedenini tam olarak anlarız. Demir de yavaş yavaş Asi’ye farklı duygular hissettiği için canı yanıyor. Daha da yanmaya devam edecek.
angel eyes / 14 Aralık 2007
 
Çok hüzünlü başladı tahmin ettiğimiz gibi, Demir de bir o kadar üzgün ve pişman. Teyzesi böyle tetiklemese nerdeyse her şeyi unutacak gibi... Ama hepsi bir yana Cemal Ağa’nın gelip de İhsan Bey’e, kardeşim bu ne garezmiş böyle be... demesi var ya beni çileden çıkardı. Sen değil misin senelerdir ayni garezi olan kişi ve hala buna devam eden hatta bu olayın sorumlusu, pes yani bu kadar olur!
pearLL / 14 Aralık 2007
 
Dizide zamanla ilgili büyük sorunlar var.
Orontes'in ölümünün üstünden 1 gün mü geçti birkaç gün mü?
Orontes'in öldüğü gün, "yarın Ceylan'ın grubu canlı çalacak" dediler.
Kerim Demir'e taşınmaktan bahsetti sonra da Defne ile buluştu.
Bir sonraki sahnede, Neriman, Gonca, Defne kahvaltıda konuşurken, Orontes'in ölümünün üstünden birkaç gün geçmiş gibiydi. Neriman Defne’ye ne zamandır Kerim'le görüşmedin dedi, Defne de Kerim'in şehirde ev tutup taşındığından bahsetti. Aradan zaman geçtiyse Ceylan'ın konserinin üstünden de zaman geçmesi gerekmez mi?
Alexia / 14 Aralık 2007
 
Defne’nin resmi bulup Asi'ye getirmesini çok yadırgadığımı söylemeden edemem... bence atla ilgili her şeyi unutması gerek Asi'nin, en azından onlar hatırlatmamaya özen göstermeliler...
aasiii / 14 Aralık 2007
 
Hep ters köşe oluyorum Süheyla Hanım İhsan’ı seviyormuş! Peki İhsan Bey, bunların yanında Cemal Ağa ve Neriman ne oluyor
sinem* / 14 Aralık 2007
 
Süheyla Demir’e bebeğin babası İhsan değil demeseydi kesin babası İhsan derdim. İyi de İhsan da seviyor gibi. Peki, bu bebek kimden? Yusuf Ağa bu kadar kötü olabilir mi, oğlunu seven birine bunu yapacak kadar? Peki, İhsan gerçekten bilmiyor mu bebeğin yaşadığını? Bu yüzleşmede bir şeyler açığa çıkacak diye düşündüm sadece kafamı karıştırdı. Süheyla her konuştuğunda fikrim değişiyor.
gamze_yy / 15 Aralık 2007
 
Şimdi kavrayamadım ben? Süheyla tamam da İhsan ne hissediyordu onun için...
asnim / 15 Aralık 2007
 
Bir de bence kesin bebeğin yaşadığını İhsan bilmiyor, Ökkeş kendi bebeği ile değiştirdi. Bundan eminin. İhsan söylerken o kadar emindi ki. Tevekkeli değil İhsan’dan sonra dakika başı “şimdi ne olacak?” falan deyip duruyor.
medsul / 15 Aralık 2007
 
Kız ahırda yattı, saçlarında samandan eser yok. Birde o halde eğlenceye gitti! Çizmeyi değiştirdi o kadar …
sinem* / 15 Aralık 2007
 
Ee pes yani!!!! pes Asi!! Bir kere şaşırt beni de üstünü değiştir be kızım! Saman içinde kalan kıyafetle eve bile girmem ben, üstelik koyunların arasında durdun bütün gün! O halde git doğum gününe. Bravo!
aasiii / 15 Aralık 2007
 
usayken - MBC
 
 
Samanlıktaydı, orda uyudu, üstü başı battı yani. Nasıl o kıyafetlerle gidebildi ki doğum gününe. İnanamadım vallahi! Aslan bile değişti üstünü başını. Bu işe artık bir el atsalar iyi olacak.
mss.ecem / 15 Aralık 2007
Aslan’ınki de garip nerden buldu ne zaman giyindi... Ve Aslan güldü mü bana mı öyle geldi.
znr / 15 Aralık 2007
 
Aslan’ı öyle görünce şok oldum zaten, geri geleceğini az çok tahmin ediyordum ama bu şekilde değil. Neyse ki Neriman Hanım Asi’ye ayakkabı verdi. Yoksa samanlı ayakkabılarla gidecekti Asi doğum gününe.
gzd_gzd / 15 Aralık 2007
 
Bizim yadırgadığımız şeyi Aslan çok beğendi. ‘Başka kızlar olsa’yla başlayan bir sürü cümle kurdu. Sen böyle de çok güzelsin dedi sonunda da.
-A k e L d a N- / 15 Aralık 2007
 
Asi'nin rüküşlüğü hepimizin malumu. Ama ahırda giydiği giysilerle bara giderek kendini aştı. Kendine güvenin bu kadarı fazla. Bir yere giderken giydiğiniz giysi, sadece kendinize saygınız değil, orada bulunan diğer insanlara gösterdiğiniz saygının da bir ifadesidir. Asi bu konuda maalesef sınıfta kaldı. Bar sahnelerini ahır sahnelerinden önce çektiler herhalde, yoksa o elbisenin üstündeki samanlar kolay kolay temizlenemezdi. Ya da ahır sahnelerinden sonra elbiseler kuru temizleyiciye gitti.
Alexia / 15 Aralık 2007
 
Asi koku geçirmez herhalde? Gün boyu ahırda kalan biri kolay kolay başkasına sarılamaz kokarım diye. Ahırı bırakın yanınızda biri sigara içse o koku bile üstünüze siniyor. Nerde kaldı Süheyla'nın dediği Kozcuoğlu temizliği. Yani arkadaşlar kusura bakmasın ama bu konu uzatılacak bir konu, bu kadar da olmaz, çiftçi demek kokar mı demek, ne alaka biraz özen göstermeliler.
Modest2000 / 15 Aralık 2007
 
Bence de bu konu uzar. Gerçekten artık çok göze batmaya başladı. Bütün gün boyunca salgın hastalıklı hayvanları bakacaksın sonra samanların içinde yatacaksın bir partiye de aynı elbiseyle gideceksin… bu kadarda olmaz ama!
medsul / 15 Aralık 2007
 
Ben de bugün tesadüf edip izledim, malum kurban bayramı yakın. Haliyle hayvan çadırları kuruldu. İnsan önünden geçerken dahi burnunu tutarken, bu kız saatlerce koyunların arasında, yattı kalktı, hadi geçtim yapışan samanları ama o kokudan nasıl arındı ben çözemedim. Koyun denilen hayvancık da hakikaten kokan bir tür. Yazımı okuyunca biran kendimi pek mızmız hissettim ama!
neville / 15 Aralık 2007
 
Bu arada kıyafetlere takan arkadaşlar sanki dizi değil de komşunuzdan bahseder gibisiniz... Asi ne yapsın ne verirlerse ne giy derlerse onu giyer. Bunda suçlu ya da sorumlu varsa o da kostümcüdür. Hem merak etmeyin aynı kazaktan ve kıyafetten onlarda birçok vardır. Koyun da kokmaz kuzu da. Hem koksa bile kokulu kokuluda olsa Demir’i cezbediyor ya ona bakın!
gercek14 / 16 Aralık 2007
funda
 
 
 
Suç tabi ki Asi’nin değil... Ama her karakterle ilgili olan konuşmayı onun ismiyle yapıyoruz. Yoksa senaristten kostümcüden bahsederdik. Olaylara bakışın da enteresan... Sen bu şekilde bir yere gidilebileceğini düşünüyorsun yani? O da güzel... Ama ahırın nasıl bir şey olduğundan haberin yok herhalde. Pek cezbedici bir kokusu yoktur. O kokuyu bir tek orda doğan büyüyen yaşlı amca-teyzeler sever. En azından benim bildiğim yerlerde böyle. Senin bakış açın ve bizimki farklı... Ama bu bir dizi ve o anda ona temiz kıyafetler veriliyor doğru ama bu bize gösterilmiyor. O yüzden kıyafeti değiştirmemiş sayılır ve gerçek hayatta o şekilde sen bile dolaşmak istemezsin.
znr / 16 Aralık 2007
 
Arkadaşlar, mutfağa giderken bilin ne oldu? Babam dış kapıdan içeri girdi, benim burnumun direği yamuldu! “Baba bu ne, koyun kokuyor!” Babam, “Sorma, kurbanlık bakmaya gittik, biraz ahıra girdim, üstüm koktu!” dedi. Tabi aklıma direk Asi kızımız geldi. Koptum! Babam ahırda yarım saat bile durmamıştı, ciddi söylüyorum, buraya yazmak için ceketini kokladım… İğrenç kokmuş! Ya Asi’nin üstü, saçı başı? Artık daha rahat söylüyorum. Bu mantık hatasına son verilsin. Asi olabildiğince sık değiştirsin kıyafetlerini! Ben burnuma mandal takıp, babamla yemek yemeğe gidiyorum.
aasiii / 17 Aralık 2007
 
Bunu öğrendikten sonra Demir’e daha çok üzülmeye başladım. Kampanya yapıp mandal mı yollasak. Demir’e üzülüyorum. Çocuğun ya burnu tıkalı yada yakında ekran karşısında koku yüzünden kriz geçirecek.
Asi: Demir sen buraların kurallarını bilmezsin. Biz senin bildiğin yerlerdeki gibi parfüm kullanmayız. Bizim en güzel kokumuz, en güzel parfümümüz ahır (koyun inek kokusu) parfümüdür. Bizim buraların kuralları böyledir.
Demir: Asi tebrikler pis kokuna nasılda kılıf buldun. Bunu da kural diye bana yedirmeye çalışıyorsun. Yemezler! Hem böyle giderse sen benim yolladığım sabunu ancak 10 senede bitirirsin.
Bunda Asi’nin suçu yok… Aahh onu giydiren kostümcüler! Anladık 1 kıyafetten 10 tane var değiştiriyorsunuz ama biz göremedikten sonra ne anlamı var.
Sevdaa123 / 17 Aralık 2007
 
Tüm bunlara rağmen Asi'nin tertemiz görünmesi de mucizevi bir şey olsa gerek!
sude9 / 17 Aralık 2007
 
Önceden de Asi'nin kokabileceği ihtimali vardı aklımda, dile de getirdik hepimiz zaten ama bugün iyice emin oldum. Yalnız iyi haber, ceketin üzerine sinmiş olan koku, zamanla azalıyor ama %100 yok olmuyor.
aasiii / 17 Aralık 2007
 
Kıyafetteki koku olayını şöyle anlıyorum ben; öncelikle içerideki evdeki vs. deki çekimler yapılıyordur. En son alır olabilir. İyi tarafından bakmaya çalıştım olayın…
tuba-ece / 26 Aralık 2007
 
Asi’ye şaşırdım tek bir kelime bile sarf etmedi ta ki dedesi gelene kadar.
Demir’e duyduğu öfke büyük. Babasına söylediği karar neydi acaba duyamadık sürpriz olsun istediler ancak bir dahaki bölümde öğreneceğiz maalesef.
Aslan bile giyinip modern şekilde gelmiş, Asi zaten güzel ne giyse yakışıyor bir çizme değiştirdi oda yeter!
Kenan menkulleri için geldiyse acaba hakkı ne bakalım? Cemal Ağa ne gösterecek ona, zaten kayıplardaydı bugün.
Süheyla-İhsan konuşması gayet iyiydi. Süheyla İhsan’ı sevmiş öyle söyledi ama çocuğun yaşadığı İhsan da bilmiyor çok şaşırdı. Belli ki o da arayacak.
fafak37 /15 Aralık 2007
rozeerin / 14.09.2010
 
 
Genel olarak duygusal, hoş bir bölümdü.
Demir-Asi sahneleri gerçekten etkileyici.
Eğlenceli yerlerde vardı. Defne’ye iltifat edildiğinde Kerim’in bakışları Defne’nin sözleri... çok güldüm orda
İhsan'da bir takım gerçekleri görecek. Çocuğun yaşadığını anlayacak vs., aramaya başlar o da büyük ihtimalle.
Geneliniz kıyafet konusuna takılmış. Benim de dikkatimi çekti.
Demir-Asi konuşmasını iple çekiyorum bölüm boyunca.
dilosh / 15 Aralık 2007
 
Ben Kenan’ı çok sevdim. Adamın tipine bakarak yorum filan yaptık ama bu rol ona çok iyi gitmiş. Diziye de ayrı bir hava geldi. Bu bölümün havası çok güzeldi. Sakin ama sıkıcı olmayan bir bölümdü.
Neslihan17 / 15 Aralık 2007
 
Demir aslında o yakınlaşmadan sonra farlı bir şey söylemesini bekleyecek fakat Asi tam o sırada çiftlikte çalışmayacağını söyleyecek ve Demir yıkılacak. Çünkü Asi’nin sürekli yanında olmasını istiyor artık.
yaren.yaren / 15 Aralık 2007
 
Bu nasıl bir dizi anlayamadım ben. Anlayan varsa anlatsın. İzleyiciyi resmen aptal yerine koyuyorlar. Asi ve Demir ikilisinin gel-gitlerle dolu sahnelerini izlemek öyle bir yapay ki resmen şaşırıyorum? Bir sahnede nerdeyse öpüşecekler gibi birbirlerinin içine düşüyorlar diğer sahnede ezeli iki düşman gibi oluyorlar.
Hayret verici!
Kız bir tek çizmelerini değişip gidiyor partiye. O kıyafetlerle!
Aslan nerde üstünü değişti geldi hemen?
İhsan neden yalanlar soyluyor ailesine?
Dev gibi 3 oyuncusu olan bir diziye göre bence bu hikaye biraz küçük kalmış.
Aşk’a dönüşen sıradan ve de yapay ilişkiler...
Hiç ilgi çekici değil açıkçası.
Figan / 15 Aralık 2007
 
Tüm hafta beklediğimiz Kenan geldi sonunda. Sevdim ben Kenan’ı, biraz önyargılıydım gelmeden önce ama karaktere oturmuş, Almanya’dan gelen akraba rolü çok uymuş ona. Defne’yle karşılaştıkları sahne süperdi. Defne’ye siz manken misiniz demesi, hem de tam Defne’nin Kerim’i kıskanmasının üzerine denk geldi. Sonrasında Kerim’in Kenan’a bakışları da süperdi.
znr / 15 Aralık 2007
 
Kenan tiplemesi beni şaşırttı, daha ciddi bir rakip bekliyordum. Demir’in karşısına çok zayıf bir tipleme çıkartmışlar. Aynı oyuncu en azından daha karizmatik bir Kenan çizebilirdi ama bu komik bir Kenan olmuş. Bir de önüne çıkana asılacak gibi, hem Asi’yi beğeniyor hem Defne’ye kompliman yapıyor. Defne’nin aniden hırsla kalkmasını anlayamadım. Kerim kızın sorduğu soruya cevap verdi sadece, insan kıskandığını o kadar belli mi eder, masadan mı kalkar. Kerim’in Defne’yle işi var valla.
modest2000 / 15 Aralık 2007
 
Bence Kenan'ın aksanı Almanya'dan değil de Makedonya'dan gelmiş gibiydi.
remeysa05 / 15 Aralık 2007
 
Kenan Antakya aksanı ile konuşuyor Aksanı bozuk değil!!!
Küçük Hüseyin'de öyle konuşuyor hatırlarsanız...
brnnn / 15 Aralık 2007
 
Asi’nin kararı ne olduysa bu babayı çok sevindirdi. Bu ne demek oluyor yani! Asi artık çiftlikte çalışmıyor. Çünkü Bülent Bey’i aradı İhsan Bey. Ya borç para isteyecek ya da işleri büyütecekler. Çünkü çok para lazım.
narima / 15 Aralık 2007
 
usayken - MBC
 
 
Hadi tam eteğinizdeki taşları dökün dedim, aklım iyice karıştı...
-kadın ilk karşılaşmada sizli konuşurken birden senli oldu
-her zamanki gibi tam saatinde geldin dedi (bu ne demek buluşmalar varmış)
-beni buraya sen getirmiştin dedi
-İhsan onun elbisesini bile tarif etti
-İhsan onun sesinin güzelliğinden bahsetti
-kadın bunu duyunca anında eridi
Neler neler, İhsan'a ve ailesine öfke dolu ama İhsan'a bakarken öyle başka bakıyor ki kadın, hala deli gibi aşık belli.
O altının ondan kaldığı da kesinleşti... Peki, anlamadığım, şimdi bunlar sevgili miymişler? Yoksa sadece Süheyla seven taraf mı olmuş? Peki, buluşmalar ne?
Aslan ile Süheyla'nın sahnelerini gerçekte anne-oğul oldukları için mi, yoksa bize öyle düşündürtmek istedikleri için midir bilmem tuhaf çekiyorlar?
aslanselda / 15 Aralık 2007
 
Bizim Kenan, Pride and Prejudice'da ki Mr. Collins tiplemesi... aynısının tıpkısı... O da mala mülke çok düşkündü Kenan gibi...
Asi verdiği kararın Demir'in çiftliğinde çalışmamak olduğunu söylerse çok gülerim... Bula bula bu sonumu buldular derim...
brnnn / 15 Aralık 2007
 
Asi’nin başka bir şey söyleyeceğini düşünemiyorum. Kararını babasına açtığında da aynen işi bırakıyorum diyeceğini düşünmüştüm.
Demir’e de onu söyleyecek bence. Başka ne olabilir ki?
aasiii / 15 Aralık 2007
 
Bu söylenecek sözü gerçekten çiftlikten ayrılacağını söylemek olursa, çok komik bir durum olur gerçekten. Çünkü hepimizin aklına gelmiştir onu söyleyebileceği, bunu yapmazlar herhalde.
Cansu* / 15 Aralık 2007
 
İhsan ile Süheyla'nın konuşmasından, bebekle ilgili mevzuda İhsan'ın tamamen olaydan bihaber olduğu hissine kapıldım. Çünkü yalan söyleyen bir insan bu kadar doğal olamazdı, hele de bu İhsan Bey ise, muhakkak gözlerini kaçırır, utanır, bozarırdı. Ama çok inandırıcı biçimde 1 gün arayla konakta bir bebek öldü biri yaşadı dedi, neler söylüyorsun diye Süheyla'nın iddiasına çok şaşırdı.
Bence kesinlikle bebekler değiştiyse bile İhsan bilmiyor gibi.
aslanselda / 15 Aralık 2007
 
… (o bebek) Asi olamaz, çocuk kız da olsa olamaz. Süheyla hamileyken Melek vardı. Hatırlayın nehirden abisiyle kurtuldukları zaman kıyıda teyzesi bekliyordu ve hamileydi. Melek o zaman 2-3 yaşlarında duruyordu. Süheyla'nın çocuğu Melek’den küçük. Asi Melek'ten küçük mü yani...
modest2000 / 15 Aralık 2007
 
Süheyla'nın tek taraflı gibi aşkı ama İhsan'da umut vermiş, en azından Süheyla onun davranışlarından umut çıkarmış. Kızı müzeye filan getirmiş ya, demek ki Süheyla'yla arkadaşça da olsa ilgilenmiş ve kızı istemeyerek de olsa ümitlendirmiş.
modest2000 / 15 Aralık 2007
 
İhsan Bey-Süheyla Hanım arasında olanları ben de anlayamadım, Süheyla Hanım İhsan’ı seviyormuş bu kesin. İhsan da onu müzeye falan götürmüş, şarkı söylemesinden hoşlanıyormuş ayrıca ama ben de seni seviyordum gibi bir cümle kurmadı. Neriman’dan oldukça etkilendiği de belliydi ama belki İhsan’ın Süheyla’ya zamanındaki yakın davranışları Süheyla tarafından yanlış anlaşılmıştır...
İhsan Bey Neriman Hanım’ı çok seviyor evet ama Neriman Hanım hamile kaldığında henüz evli değillermiş, biraz evlenmek zorunda olmuşlar gibi sanki ama zamanla tabi İhsan Bey Neriman Hanım’ı sevmiş.
gzd_gzd / 15 Aralık 2007
bnm / 16.12.2007
 
 
Ben de İhsan’ın bebeğin yaşadığını bilmediğini düşünüyorum. Müzede de buna inanıyor gibi konuştu. Bence yalan söyleyen bir havası yoktu, İhsan Bey babamın günahını çekiyorum derken. Süheyla’nın ablasının intiharından ve Süheyla ile çocukları gönderişinden bahsediyor. Yalnız Süheyla’nın İhsan Bey’i sevdiğini düşünüyorum, İhsan Bey onu arkadaş olarak görmüş olabilir belki beğenisi de vardı ama bir aşk yaşamdılar bana göre… zorla da ayrılmadılar yani.
lawinia / 15 Aralık 2007
 
Bence de Neriman'ı severek evlenmiş. Ama müzede sesin çok güzeldi filan derken iç geçirir gibiydi tuhaf geldi. Bana da İhsan Süheyla'ya dostça yaklaştı Süheyla yanlış anladı gibi geliyor ama fondaki aşk şarkısı neydi öyle?
modest2000 / 15 Aralık 2007
 
Ben başından beri İhsan ve Süheyla arasında bir aşk olduğuna inananlardanım. Belki tek taraflıydı diyeceğim ama İhsan da Süheyla’nın müzeye geldiği gün giydiği kıyafeti bile hatırlıyor. Bu çok ince bir ayrıntı. Kimse kendisi için değerli olmayan birinin kıyafetini hatırlamaz. Aradan yıllar geçmiş. Süheyla da her zamanki gibi tam vaktinde gelmişsin dedi. Bunlar daha öncede buluşmuşlar demek ki. Bana da İhsan yalan söylüyor gibi gelmedi. Belki de bu karaktere yakıştıramadım için yalan söylemeyi. Fakat Süheyla ile buluşmaya giderken bunu eşinden saklamasını hiç doğru bulmadım.
rumeysa05 / 15 Aralık 2007
 
Evet, belki de yakışıklı genç avukat memleketine geri dönünce genç kızların gözdesi olmuştur. Kimi gerçekten sevdiğini anlamamız bir kaç bölüm daha sürecek galiba. Belki de Süheyla'yı seviyordu! Neriman Hanım'la çok uzun süre evli kalmışlar. Karşılıklı sevgi ve saygı aşktan daha kuvvetli olabiliyor kimi zaman.
-A k e L d a N- / 15 Aralık 2007
 
İlk en düşük tempolu bölümdü diyeceğim ben de. Bölüme yorum yapacak çok fazla bir şey olmadı. Bölüm boyunca Demir en aşk dolu ve en acılı bakışları ile Asi'nin bakışlarını yakalamaya çalıştı. En iyi konuşmalar Cemal Ağa ile Defne’nin Asi ile ilgili konuşmaları idi.
Kenan mal mülk davasında, ne parası olan ne düzgün bir işi olan biri bence. Berlin gibi Türk'lerin en yoğun olduğu yerlerden birinde Türkçe konuşmayı unutmuş... ayıp! Sokakta yürüdüğünde Türkçe konuşmalar etrafında duyuluyor Berlin'de. Kenan bu bölüm Defne'nin dolu olduğunu öğrendi, mal mülk şansını 2. hakkında deneyecek, yani Asi'de. Öyle Asi'ye aşık olacak göz yok görünüyor kendisinde. Kapıdan girerken bakalım temelli mi geldim dedi, Neriman’a yazlık yaptıracağım. Cemal Ağa'dan mal, para falan istese bari.
Cemal Ağa şu enerji işini alıp Demir'e iyi taş koyacağa benzer. Kaçın kurrası olarak. Asi nasılsa işi bırakıyor, enerji işini dedesi için yürütmeye başlar, bir de orada Demir'le kafa kafaya gelir. Artık çiftlikte görüşemeyecekler nasılsa. Hem İhsan Bey'de gururunu yani Asi'sini geri alıyor. Parayı da kirli ya da temiz ödeyecek görünüyor.
Asi'nin de artık bu kılık kıyafet sorunu enerji işi ile birlikte çözülecek derim. Biraz iş kadını havasına girer, Defne de onu destekler
Defne ve Kerim konusuna gelince; çok uygun bir çiftler bence. bazıları Defne için mıymıy demişlerdi, ama bu bölüm tırnaklarını gösterdi. Daha çok başarılı erkeğin ardındaki kadın rolünde. Kerim de böyle birini istiyor, ona çok uygun. Demir de kafa kafaya gelecek birini istiyor, o da uygun. Bu bölümde Kerim ile Kenan bakışmalarından bir tane de Demir'e diliyorum.
Son sahnede, 9. bölüme başlangıç burada kesilmesi uygun bulunmuş herhalde. Resim sayfasındaki resimde sanıyorum ki doğum günü kızı tarafından konuşma da yarım kalabilir. Ya da Asi derdini söyler ama Demir'e ikna için şans kalmaz. Gurur, hayatları tersine döndürüyor.
flytomoon / 15 Aralık 2007
funda
 
 
Antakya gerçekten çok güzel bir şehirmiş. Çok beğendim. Yönetmen Cevdet Mercan, çok güzel yansıtıyor Antakya’nın güzelliğini.
medsul / 15 Aralık 2007
 
Ben de bu bölümde tuhaflıklar bulanlardanım. Sanırım kurguda bir aksaklık var. Kimi olaylar çok hızla ilerliyor gibi dururken, bazıları ise çok daha ağır gerçekleşiyormuş gibi. Sahneler arasında tuhaf bir kopukluk var. Mesela İhsan Bey'in tarlada Asi'yi görmesinin ardından pat diye evde giyinmiş, süslenmiş Süheyla ile buluşmaya gitmesi gibi. O arada Asi hala tarlalarda dolaşıyor, Demir'le karşılaşıyor. Devamında eve gelmesi, neden sonra koyunlar için Demir'in çiftliğine çağrılması, birilerini araması, onların gelmesi, koyunların tedavisi. Tüm bu olaylar İhsan Bey şehirde Süheyla ile konuşurken, daha sonra da Neriman falan tatlı yerlerken oluyor. Onlar şehirdeyken Asi'nin cephesinde çok uzun saatlerle belirtilen bir takım aktiviteler oluyor.
Bazı sahnelerde atın ölümünün üzerinden birkaç gün geçmiş gibi bir izlenim edinirken, diğer bir sahnede tüm olayların üzerinden sadece 1 gece geçtiğini fark ediyoruz. Ben kendi adıma olayları kafamda oturtamıyorum bir turlu. Kurgu bittikten sonra keşke birileri bastan sona izleselerdi diziyi demekten alıkoyamıyorum kendimi.
Diğer bir eleştirim de konunun Asi-Demir ve geçmişle ilgili bilinmeyen birkaç olaya sıkıştırılmış olması. Eğer yan karakterlerin hikayelerini genişletmezlerse değil 2 sezon, bu sezonu tamamlayacak hikayelerinin kalmamasından endişe ediyorum. Üstelik o kadar iyi bir oyuncu kadrosu var ki, onlardan tam anlamıyla yararlanmamak haksızlık da oluyor.
Son olarak kıyafetlerle ilgili eleştirilere sonuna kadar katılıyorum. Kıyafet konusu o kadar göze batar hale geldi ki, benim açımdan neredeyse hikayeyi izlemek güçleşti. İster istemez aklım Asi'nin nasıl kokuyor olabileceğine kayıyor.
denizim_ / 15 Aralık 2007
 
Arada çerezlik sahneler dışında tamamen haftayı atlatma bölümüydü bence ama hak verdim. Her hafta aynı tempoyu beklemek fazla iyimserlik olurdu.
Demir in bakışları nedir öyle! Bir insan nasıl böyle bakar! Asi nasıl dayanır anlamıyorum.
Otelde kardeşi ve grubu odadan çıktıktan sonra konuşmak için Demir Asi’yi durdururken sanki elini beline koyar gibi oldu. Dedim “Allah, tutup belinden çekecek kendine” ama ben yanlış gördüm herhalde.
Arkadaşların hayal kırıklığını anlıyorum ama bu durum senaryodan değildi sanırım. Teknik bir durum var. Yer-zaman kavramları karıştı sanırım biraz. Bir arkadaşın da dediği gibi montaj hataları var daha doğrusu özensizliği vardı. Aniden kesilen sahneler, havada kalan replikler, zaman doldurmak için fazladan araya sıkıştırılan sahneler vs. senaryo hızını yavaşlatmayı anlarım ama umarım bu özensizlikler devamlı olmaz. Bu tür göze batan şeyler de tabir-i caizse "gösterip vermemek" oldu. Tam yakınlaşacaklar derken, Asi çekip gidiyor ya da sahne havada kesiliyor. En nefret ettiğim şey ya. Başladık işte böyle kaçan kovalanır hareketlerine, inattan diyalog kuramama sahnelerine.
Ama her şeyi geçtim de... O Demir nasıl bakıyor!
Vamos / 15 Aralık 2007
 
Süheyla sabah intikam yeminleri ediyor, öğleden sonra İhsan'la geçmişi yad ediyor.
Cemal Ağa da, tıpkı Süheyla gibi cana can diye intikam yeminleri atarken, iki dakika sonra enerji projesi ortaklığına tav oldu.
Yani neymiş, cana can, ya da cana ortaklıkmış.
Tabi Cemal Ağanın bir anneyle bir atı aynı kefeye koyması da enteresan.
Zaten öyle bile olsa, sıra Kozcuoğlularına geçmiş olmuyor, sadece 20-25 sene gecikmeyle ödeşmiş olurlar. Ki asla bir annenin hayatı bir atın hayatına eşit değildir.
Alexia / 15 Aralık 2007
SONAY T. / 13.12.2007
 
 
Almanya’dan gelip daha teri kurumadan künefe yemeğe giden yarım akıllı Kenan’a sinir oldum. Tabi yol göstereni Neriman olunca fazla şaşırmamak lazım. Bütün suçu sadece yanındaki kızın sorularına cevap vermek olan Kerim’e trip yapıp masayı terk eden Defne’nin Kenan’ın yaptığı iltifatlara sırıtmasında sinir oldum.
rumeysa05 / 15 Aralık 2007
 
Bu arada Madam’a da aferin. Künefecide İhsan’ı ve Süheyla’yı gördü ama Neriman’a söylemedi. Müzevir bir kadın değil demek. Süheyla da bir hoş. Demir’i intikam naralarıyla doldurup duruyor, kendisi de düşmanımız dediği adamla müze köşelerinde buluşup eski günleri yad ediyor. Üstelik ne konuşmaları nede ses tonu bana fazla düşmanca gelmedi. Hatta düşman saydığı biri ile yapılabilecek en kibar konuşma şekliydi.
rumeysa05 / 15 Aralık 2007
 
Yazdıklarına katılıyorum arkadaşım, Demir e psikolojik baskı yaparak onu doldurmayı çok iyi biliyor ama İhsan’a yeşil ışık yakmaktan da geri kalmıyor. Sanki İhsan Neriman’dan boşansa kendisine gelse her şeyi unutup ona koşacak gibi davranıyor. Anladığım kadarıyla İhsan da zamanında Süheyla’ya karşı boş değilmiş ama sonrasında babasının sözünü dinleyerek ondan vazgeçmiş galiba. Bir arkadaşımız demişti yanlış hatırlamıyorsam, eğer Yusuf Ağa Süheyla’ya bir şey yaptıysa bunda İhsan’ın ne suçu var diye? Bence İhsan’ın suçu babasını dinleyip Süheyla’dan vazgeçmesi. Süheyla’nın Kozcuoğlularının tümünden intikam almak istemesinin en büyük sebebi bu olsa gerek.
kardelen2086 / 15 Aralık 2007
 
Bölümü ancak şimdi izleyebildim, zaman konusunda eleştirilerinize katılıyorum ama at konusundaki üzüntülerin uzatılmış olması, “bir at için bu kadar üzülünür mü? "yorumlarınızı anlamıyorum ve bunlara katılmıyorum da.
Bu at Kozcuoglularının canını yakmak için onlardan alındı, yoksa bir senedin değeri zaten at değildi, olamazdı da ve sonuçta at öldü, ilk senet karşılığında ilk ölü ailenin, Asi´nin ati, daha iki senet var.
Kozcuoğluları ve Asi Demir’in atı niçin aldığını, aslında teyzesinin ısrarları karşısında çaresiz kaldığını, kötülük yapmak istemediğini bilmiyor ki.
Dede Cemal Ağa’nın at konusunda söylediklerini de anlıyorum dolayısıyla, demin de yazdığım gibi ilk senet karşılığında at, iki senet daha var, Demir’in ve Süheyla’nın Kozcuoğlu ailesinin, kızının, torunlarının canına kast ettiğini düşünüyor ve "cana can" diyor.
Süheyla’nın “Kozcuoğluları bizim canımızı aldı, anneni öldürdü, ölümüne sebep oldu” sözlerini her duyduğumda ise sinir oluyorum. Kozcuoğluları, İhsan Kozcuoğlu Demir’in annesini kovdu, ona “git çocuklarınla beraber nehre atla ve öl” mü dedi, allahaşkına? Yani işten atılarak ya da kovularak çaresiz bırakılan herkes gitsin intihar etsin, yıllar sonra da evladı çıksın ortaya “siz annemi kovdunuz ve o yüzden intihar etti, ben de sizin ailenizden intikam alacağım desin, buz de bunu anlayışla karşılayalım. Yok! Kusura bakmayın ama ben bunu anlayışla karşılayamam.
Süheyla benim için öcü gibi bir şey. Küçükken annem yaramazlık yaptığında “öcü geliyor” diye korkuturdu beni. Bu kadın da aynen öyle, “intikam, intikam” deyip duruyor. İhsan7ı görünce adeta karşısında eriyor ama bu kadar çok sevdiği adamın çocuklarına eziyet etmekten de adeta zevk alıyor. Bu sevgi değil, elde edememenin kızgınlığını çıkartmak, tuhaf bir kadın.
fatma-1721 / 15 Aralık 2007
usayken - MBC
 
 
Defne’ye ben de sinir oldum. Kerim kıza hiçte yılışık davranmadı. Ne kaba bir davranış Defne’nin yaptığı çekip gitmek. Ortada bir şey olsa bari. En azından bakışlarıyla bozulduğunu belli etseydi bari. Kerim de peşinden gitmemeliydi bence, insanlar sinirlerini kontrol edebilmeli. Hem bir erkekten iltifat alınca öyle sevinmesi neydi öyle.
Modest2000 / 15 Aralık 2007
 
Bana bu sahnenin öncesinde de Kerim diğer kızla baya konuşmuş gibi geldi. Bu sebeple Defne sinir oldu bence. Kalkıp gitmesi hatalıydı ama Kenan ona iltifat ettikten sonra ki tam zamanında yapılmış bir iltifattı, sırf Kerim kıskandı diye sevindi… yani iltifattan değildi onu sevinci. Kerim’in Kenan bakışları da şahaneydi valla! Defne’yle Kerim’in daha önce buluştuğu sahne de çok güzeldi. Bu bölüm en beğendiğim sahnelerden biriydi, çok uyumlu bir çift oldular ve bunu da hissettiriyorlar. Kerim’in Defne’nin saçını koklayışı birbirlerine yakın duruşları kafa kafaya verişleri… Ben izlerken mest oldum. Bu arada Defne’nin bu sahnedeki pembe ceketi de pek hoştu azıcık Asi’ye de verse o da giyse olmaz mı ki?
lawinia / 15 Aralık 2007
 
Asi gelmiş Demir'e konuşalım diyor, sonra “bil bakalım ne diyeceğim?” diyor! Ne bilsin ne diyeceğini, tabi şaşırıyor Demir... Asi’den gelen cevaba bak hizaya gel…”Güzel, demek sürprizleri seviyorsun!”
Fettan / 15 Aralık 2007
 
Cemal Ağa'nın Asi'ye söyledikleri güzel şeylerdi, kız bu sayede içine atıp kendi kendini yemekten vazgeçecek ama dedesinin söylediği bir şeyi fazla önemsemese iyi olacak. Ne o öyle ağlatanı ağlatacaksın... Asi yapmaz öyle. Hem İhsan kızlarını nasıl yetiştirdi bunu da duyduk (İhsan'ı boşuna sevmiyorum, adamda ne kin ne düşmanlık duyguları var, rahat ve huzurlu bir yaşam istiyor kendisi ve herkes için ama Süheyla varken zor olacak bu )
Cemal Ağa'nın Demir'e o sözleri söyleyişi başından beri söylüyorum... Kesinlikle bu konuda ağzını açıp tek söz söylemeye hakkı yok. İhsan düşmanlık istemiyor Cemal Ağa savaş baltalarını çıkarmak istiyor ama ne zaman ki kendi çıkarına döndü iş bir önceki söylediği bir sonraki söylediğini tutmuyor. Menfaat için her şeyi yapıyor. Demir Süheyla'nın aklına uyup ortak olmaz umarım.
sude9 / 15 Aralık 2007
 
Süheyla-İhsan karşılaşması gereğinden fazla romantikti. Süheyla nasıl bir kadınken nasıl biri haline gelmiş bunu gördük. Ama İhsan’a olan aşkı hala bitmemiş bence.
Demir’i de anlayamıyorum. Düşmanlığıın devam ettireceğim diyor. Sonra kendini İhsan Kozcuoğlunun kızına affettirmeye çalışıyor. Nasıl bir iştir anlamadım! Bu gidişle devam ettirebileceğini sanmıyorum… ancak sözde.
Dizinin başlarında Asi’nin duygularını daha çabuk belli edeceğini Demir’in se hep bir adım geride kalacağını düşünüyordum ama tam tersi oluyor. Demir’in Asi’ye bakışları sözleri en çok da sözleri her bölüm daha da anlam kazanıyor.
Asi’nin vereceği karar Demir’in çiftliğinde çalışamamaktır. Şu an aklıma bir tek bu geliyor. Demir bunu duydurtan sonra yıkılacaktır.
Nerede eski Demir nerde şimdiki Demir, bu kadar değişeceğini tahmin edemezdim.
Defne & Kerim aşkı bana çok yapmacık geliyor. Bir ısınamadım, bir inanamadım bu aşka.
Yeni gelen Kenan da bizim Asi’ye talip ama ben Demir’in kıskançlıklarını değil de Asi’nin duygularını görmek istiyorum biraz. Çok katı çok sert… ve çok kapalı Demir’e karşı. Sadece bakışları yetmiyor artık.
Demir’in Asi’ye bir yalvarmadığı kaldı… hele “üzülüyorum” demesi… sürekli birbirlerine “öyle bakma” demeleri! Demir bu hallere düşecek adam mıydı?
Sımarık Cadı / 15 Aralık 2007