funda
 
 
Sürekli karşılaştırmalar yapılıyor ama ben Asi dizisinin Aşk ve Gurur'a benzediğini kesinlikle düşünmüyorum. Yüzeysel benzerlik noktaları var:
* Kozcuoğlu ailesinin kız sayısı
* Asi ve Defne'nin diğer kızlardan daha aklı başında olması
* Demir'in gururlu ve kendini beğenmiş olması
* Asi ve Demir, Defne ve Demir'in arkadaşı Kerim arasında bir ilişki olması
Bunlar oldukça yüzeysel benzerlikler. Benzemediği noktalar ise çok daha önemli.
* Aşk ve Gurur'da Elizabeth Bennet o dönem İngiltere'sinde kendisinden beklenen şeyin iyi bir evlilik yapması olduğunu bilir. Onun da hedefi sonuçta kendisine uygun bir eş bulmaktır. Asi'nin ise aklı fikri toprakta ve çiftliğin korunmasında.
* Romanda ve uyarlamalarda Mr. Bennet entelektüel ve centilmen geçmişe sahip olsa da, sorumluluklarına karşı duyarsız bir adamdır. Kitaplarını okumak dışında hiç bir şeyle ilgilenmez. İhsan ise 300 senelik çiftliklerini koruma savaşı veriyor.
* Mr. Darcy Bennet ailesinden çok daha eski, Asil (aristokrat) ve zengin bir aileden gelir. Elizabeth Bennet'i başta küçümsemesinin nedeni toplumsal açıdan ona göre çok üstün bir konumda olmasıdır. Burada Asil ve zengin aile Kozcuoğluları. Demir ise iyi eğitim görmüş ve çok zengin olmasına rağmen, temelde fakir bir köylü ailenin oğlu. Yani Asi'den daha üstün bir sosyal konumu yok.
* Mr. Darcy'nin intikam almak gibi bir derdi veya problemi yoktur.
* Aileyi yok etmeye ve damadından intikam almaya çalışan kötü kayınpeder karakteri yoktur.
* Teyze ve intihar eden anne ve buna bağlı karmaşık geçmiş hikayeleri yoktur.
Aşk ve Gurur bir aşk hikayesi olduğu kadar, 18. yüzyıl İngiltere’sinin sosyal koşulları üzerine bir romandır. Toplumsal konum ve itibar aşk ilişkisinde çok belirleyicidir. Elizabeth Bennet ve Mr. Darcy karakterlerinin kişilik özellikleri toplumsal açıdan uygunsuz bu aşkı daha da zor ve karmaşık hale getirirler. Burada ise temelinde toprak/sınıflar arası farklılık ve aşktan kaynaklanan bir geçmişin yarattığı sorunlardan dolayı baştan birbirine ters giden iki kişinin aşkını ve diğer kişilerin hikayesini izliyoruz. Bence farklılıklar, yüzeysel benzerliklerden çok daha önemli.
auryn / 11 Kasım 2007
 
Demir intikam alma sırasında Asi’yi kullanmaz, ona kötü bir şey yapmaz ama bu intikam oyununda Asi de en az İhsan kadar zarar görecektir. Hatta ilerde Demir’i bu intikamdan vazgeçirecek, onun kalbini yumuşatacak şey, İhsan’dan intikam alırken Asi’nin de üzülmesi olabilir... Böylece intikamdan vazgeçer Demir
gzd_gzd / 11 Kasım 2007
 
Demir'in Asi'yi kullanmayacağını düşünen arkadaşlar bence yanılıyorlar. Çünkü kullanmaya başladı bile. Yaptığı iş teklifi bile kullanmaya çalışacağına işarettir. Ayrıca Demir'in Teyzesine söylediği bir söze dikkat edecek olursak, Kozcuoğllarından intikam almak istiyor İhsan Kozcuoğlundan değil. Yani bir genelleme yapmış durumda. Asi de bir Kozcuoğlu olduğuna göre kullanılmaması için hiçbir sebep yok. Ayrıca bu bölümde Asi'nin, Dedesinin en değerli torunu, babasının da en değerli kızı olduğunu vurguladılar. Değerli birini kullanmak ve zarar vermek Demir için akıllıca. Hiç suçu olmayan Asi, Demir tarafından kullanılacak. Ya da kullanılmaya çalışılacak. Kullanmaya çalışırken de aşk başlayacak. Bu senaryo çok tanıdık. Aslında hiç istemediğim bir senaryoydu ama artık girildi. Sırf oyuncular için katlanacağım bu senaryoya.
Neslihan17 / 11 Kasım 2007
 
Zaman zaman oyuncunun sesinin canlandırdığı karaktere uymaması halinde dublaj gerekir diyen kişilere hiç katılmamıştım. Ama şimdi o kişilere katılıyorum. Bu diziyi seyretmiyorum, toplasanız 10 -15 dakika izledim. İlk dikkatimi çeken şey ise Murat Yıldırım’ın ses tonunun, canlandırdığı sert ve soğuk adam karakterine hiç uymaması oldu. Keşke ona daha güçlü bir ses dublaj yapsaydı. O zaman karakter kesinlikle daha inandırıcı olurdu. Ses tonumu diyeyim yoksa yaptığı seslendirmede mi yetersiz, onu bilemeyeceğim ama diziyi seyretmeyen bir kişi olarak dikkatimi çeken bu konuyu yazmak istedim.
PIRLANTA / 11 Kasım 2007
*özgürkız* / 19.11.2007
 
 
Diziyi üç haftadır izlemeye çalışıyorum, aslında öyle fazla Türk dizisi izlemekten pek hoşlanmıyorum senaryoların gidişatından ötürü ama biraz da kafa boşaltmak için bakıyorum arada.
Dizinin kadrosu iyi, teknik ekibi ve müziği harika; keza senaristler de iyi ama senaryo. Temeli iyi oluşturulamamış bana kalırsa. İlk bölümde bir annenin çocuklarını da yanına alarak intihar etmesini izledik, üçüncü bölümde de bir erkeğin bir bayana el kaldırmasını. Daha farklı, etkileyici şeyler bulamamış senaristler anlamadım gitti. Her ne kadar Demir'in kendisi de yaptığı hareketten oldukça pişman olsa da öyle bir olayın gerçekleşmemesi gerekiyordu. Ne olursa olsun!! Açıkçası ben senaristler daha yaratıcı şeyler beklerdim.
Asiye ve Demir'in çekişmeli aşkları olacağını anladık da bunun sağlam bir temele oturtturulduğunu düşünmüyorum ben açıkçası. İlk bölümde Asi Demir'e kendisini boğulmaktan kurtardığı için teşekkür etmedi diye ve Demir de kızı elinde koca çuvalla yol ortasında bıraktı diye birbirlerine düşman kesildiler. Elbette ki bunlar hoş hareketler değil ama düşman kesilecek kadar da sert hareketler değil. Bunun dışındaki inatlaşma, kavga sahneleri de bana zorlama geliyor. En başta birbirlerine neden bu kadar zıt olduklarını sağlam bir şekilde izleyebilseydik, belki benim açımdan daha inandırıcı olabilirdi o sahneler. Dediğim gibi senaryonun temelinde bir sorun var.
Ayrıca dizinin adının Asi olmasını anlayabilirim Antakya'da çekilmesinden dolayı ama Asi’ye'ye Asi denmesini anlayamıyorum. Bir tek asiliği Demir'e yapıyor, kaldı ki bana göre o Asilik değil, hafif şımarıklığa kaçıyor. Mesela çit meselesi. Olayı daha doğru dürüst anlayıp bilmeden gidip o çitleri yıkması bana Asilik olarak değil de düşünmeden hareket etmek gibi geliyor. Bir de eğer Asi deniyorsa, herkese karşı, kendi özünde öyle olmalıdır o karakter. Sadece Demir'e karşı değil.
Bir başka nokta da Tuba Büyüküstün. İlk bölümü izlediğimde de demiştim, bana göre oldukça naif kalmış bu role. Mesela geçende Milliyet'te Sina Koloğlu da yazmıştı; ''Tuba Büyüküstün'e böyle iddialı bir rol biçilmişse ("Aşk ve Gurur" daki Keira Knightley), altından kalkması zor gibime geliyor. Ama daha rahat bir geçişle yani fazla "yük bindirmeden" bu ilişki ağı örülecekse, Tuba Büyüküstün altından kalkar.'' Ben de aynen böyle düşünüyorum. Tuba'yı severim ben ama oyunculuk anlamında çok da beğendiğimi söyleyemem. Gerçi doğru dürüst bir tek Çemberimde Gül Oya'da izlemiştim ve orada da Ç.Ağan'ın da tabi ki payıyla gayet iyiydi, onun dışında da birkaç sinema filminde ve Ihlamurlar Altında'da bazen izledim. Bu arada Asi’ye'nin kıyafetlerine değinmeden olmaz; tarlada, ahırda onca şeyle uğraştıktan sonra evde yemek masasına da aynı kıyafetlerle oturması beni rahatsız ediyor şahsen, buna dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir de tamam Asiye diğer kardeşlerinden farklı, daha değişik giyiniyor ama bari Sünnet Düğünü'ne de o tarz giyinmeseydi.
Demir'e gelince… aslında önce Murat Yıldırım'a değinmek lazım. Bundan önce çok fazla izlememiştim, arada Fırtına'ya bakardım ve orada oynadığı karakterle buradaki karakteri oldukça farklı ki. Murat Demir'i daha ilk bölümden beri üstüne çok iyi bir şekilde giymiş ve gün geçtikçe daha da başarıyla canlandırıyor rolünü. Her ne kadar Demir'in karakteri de bana biraz ters düşse de izlemesi oldukça keyifli oluyor, aynı Cemal Ağa rolüyle izlediğimiz Tuncel Kurtiz gibi.
Bir de Arslan var… Senaryoda önemli bir yere sahip olduğu belli. Saygın Soysal'ı ben Kırık Kanatlar'da da izlemiştim ve hakikaten yetenekli bir çocuk, rolünün hakkını oldukça iyi veriyor. Son birkaç sayfadaki yorumlara baktım da herkes Arslan'ın bakışlarından korkmuş. Ben de korktum açıkçası. Bu arada çok büyük bir ihtimalle Demir'in teyzesinin oğlu ve babası da sanırım İhsan Ağa'nın babası.
Bu hafta en beğendiğim sahneler Defne ve Kerim'in ormandaki halleri ile İhsan Ağa'nın yere çöküp isyan etmesiydi. Çetin Tekindor harikaydı yine ama keşke Tuba da daha iyi oynasaydı. Bu arada Hasan'ın dediğine katılıyorum, bence de Defne ile Kerim'in daha aktif olması lazım. Yan karakterleri pasif olan diziler, sonradan klişeleşmeye hazır oluyor. Bir de Demir'in sünnetten kaçan çocuğu annesinin yanına getirdikten sonra Asi’ye'yle olan konuşmalarını da beğendim.
Reytingler de iyi gelmiş bana göre. Umarım senaryodaki eksiklikler iyi bir şekilde oturtularak ilerler dizi..
cropsy / 11 Kasım 2007
 
3.bölümü izlerken bir ara dumura uğradım ve sanırım şevkim kırıldı. Diziler arasında konu oturana kadar geçiş dönemleri olacaktır mutlaka ama bazı şeyler var ki sindirmek zor .Sen aşk senaryosu yazıyorsun seyircinin o aşka inanmasını bekliyorsun ve esas oğlan esas kıza tokat atıyor .Başka senaryo mu yoktu . Ne oldu şimdi tokadı yiyen kız sonra aaaa aslında bu adam iyi imiş diyerek aşık mı olacak. Çok gereksiz bir sahneydi hiç sevmedim.
Bir de ne o öyle, sadece Asi babasına destek oluyor. Sarılıp ağlıyor o sahnede de Tuba maalesef çok sönük kaldı, Çetin Tekindor kurtarıcı gibi ama yetmedi.
nisailayda / 11 Kasım 2007
 
Açıkçası ben de bu ağlama sahnesi hakkındaki yorumlara takmış durumdayım. Yani bence o sahne olması gerektiği gibi olmasaydı yönetmende bunun farkında olurdu... Funda’nında dediği gibi TUBA oyunculuğu konusunda zaten kendisini çok iyi kanıtlamış birisi. Ben böyle ufak tefek şeylere takmıyorum... Aksine o sahnede çok duygulandım. Gerek ses tonu gerekse mimikleri duyguyu çok güzel geçirdi bana...
ihlamurdelisi / 11 Kasım 2007
funda
 
 
İhsan Bey Süheyla Hanım'ın resimlerini görünce kötü olmuştu ya; o aslında Süheyla Hanım'ı seviyormuş ama henüz bilemediğimiz bir takım nedenlerden ötürü şimdiki hanımıyla evlenmiş. Şimdi onu da seviyor ama ilk aşkı Süheyla Hanım'mış. Yani acaba diyorum ben Aslan İhsan Bey'in çocuğu yani Asi’nin abisi olabilir mi? İhsan Bey Aslan'ın babası değildir diyenler hanımını sevmesini neden gösteriyordu da işin aslı başka. Yani İhsan Bey ve Süheyla Hanım şimdiki eşleriyle evlenmeden önce evlilik dışı bir çocuk da olabilir Aslan. Bence bu ihtimali de göz önünde tutmalıyız. Yoksa İhsan Bey'in sırf babasının yaptıklarından dolayı kendini o kadar kötü hissettiğini pek sanmıyorum ben. Kendi yaşadığı birtakım şeylerde var bence İhsan Bey'in.
GULPEMBE72 / 11 Kasım 2007
 
Dizi kesinlikle Aşk ve Gurur uyarlaması değil. Aşk ve Gurur romanı da, filmleri de, dizi uyarlamaları da kesinlikle çiftlikte geçmez. Malikanede geçer ki, çiftlikten çok farklıdır. Asi'nin saçının ortaçağ kadınları saçı modeli olduğu saptaması (Ortaçağ İngiltere ve Fransa’sı) çok doğru bir saptama. Kıyafet ise Amerikan kolonilerilerindeki kadınların giyimlerine benzemiyor aslında. Çok kendine özgü bir kıyafet. Asi'nin kendine özgü, farklı bir karakter olduğu imajını yansıtmak için böyle bir kıyafet ve saç modeli seçtiklerini düşünüyorum.
Bu kadar yalın ve özgün giyinen bir kadının (Asi) bu kadar alengirli ve hazırlaması zaman alan bir saç modeliyle dolaşması çok garip aslında. Asi'nin saçına bu kadar zaman harcayacak bir karakter olduğunu düşünmüyorum. Ama bu saç modeli Tuba Hanıma çok yaraşmış.
Ben kıyafetten çok Asi'nin pis (tezek ve çamur kaplı) çizmeleriyle yemek sofrasına oturmasını yadırgıyorum. Atlarla ve toprakla uğraşan birinin üstü kaçınılmaz olarak çok kötü kirlenir. Boklu çizmelerle evin yemek odasına girilmez. Bence bu çok daha büyük bir sorun. Süt çiftliği ve at çiftliği olan arkadaşlarımın evlerinden biliyorum, azıcık dolaşınca bile insanın botları feci hale geliyor. Hiç bir talaş miktarı da bu hijyen sorununu çözemez. Asi'nin evde de üstünü değiştirip, giyebileceği özgün kıyafetleri olmalı. Ev işinden çok iyi anlar aslında diye takdim edilen Asi'nin sürekli pis (hayvan teri ve tezeği kokan) kıyafetler ve çizmelerle yemeğe oturması ciddi bir faul dizi açısından.
auryn / 11 Kasım 2007
 
Bende Tuba'yı her rolde izledim, filmlerinde, dizilerinde, reklamlarda hemen hemen hepsinde izledim. Bu Çetin Tekindor’lu sahnede ağlama sahnesinde hiç beğenmedim keşke bu sahne hiç çekilmeseydi diye bile düşündüm. Geçen bölümde de buna benzer bir sahne vardı ve orada daha başarılıydı ama burada bana çok inandırıcı gelmedi. Sürekli aynı sahneler tekrarlanacaksa ben diğer kızlarında işin içine girmesini beklerim.
Dizi ilerleyen dönemlerde Asi'nin etrafında dönecektir bence şuan tamamen Demir'in etrafında dönüyor Demir’in geçmişi, Demir’in intikam planı, Demir’in hesapları vs vs.
İlerleyen bölümlerde Tuba'da role ısındıkça, çok iyi performans geleceğini düşünüyorum. Sadece Tuba değil diğer oyuncularında role ısınmaları lazım bence. Şu ana kadar en ısınan karakter Demir, Neriman ve Cemal Ağa gibi geldi Çetin Bey’inde bazen vurguları TRT’de program sunan insanların konuşmaları gibi geliyor çok düzgün. Kerim'i oynayan beyefendi de elini kolunu koyacak yeri bir türlü bulamıyor bu çok belli oluyor. Yani daha ilk bölümler olduğundan oyunculara biraz zaman vermek gerek (gerçi dizilerin kaderleri ilk bölümlerde belli oluyor).
sinem* / 11 Kasım 2007
 
Hangi kadın tokat yedikten sonra Hatay’da sünnet düğününe gider vals yapar?
Asi’nin kıyafetleri 18 yy Avrupa Devletleri yaşam tarzı giyinişi (ve her yere bunlarla gidiyor). Asi Demir düşman olacaksa temelde etüt çalışması yapılmalı idi, ama yapılmamış. Ee normal bina yakında çöker. Böyle düşmanlıkta görmedim hani! Biri teşekkür etmedi diye arabadan indirir. İlk fırsatta tokat atar bunların altı doldurulmazsa ne olur! Biz ekran karşısında; Aaa ne güzel dans ediyorlar ne güzel bakıyorlar deriz... evet biz sadece bakıyoruz galiba...
matraka / 11 Kasım 2007
GULPEMBE72 / 10.11.2007
 
 
Kerim Demir'e sen hiç aşık olmadın, olduğunda çok sarsılacaksın tarzında cümleler sarf ediyordu. Üstelik Demir'in aşk hakkında ilginç fikirleri vardı.. şimdi ki durumunda ise bu fikirleri ile çelişir duruma gelmeye başladı, üstelik hiç aşık olmayan Demir intikam almak istediği ailenin kızına aşık olma yolunda ilerliyor, etkilenme ve hoşlanma alametleri var. Asi'nin kim olduğunu öğrenince yüzündeki ifade çok şey anlatıyordu. Düşman gördüğü, annesinin ölümünden sorumlu tuttuğu ailenin kızına aşık olmak yeterince üzüp sarsmıştır Demir'i, bu bocalayış içinde de Asi'ye nasıl muamele edeceğini şaşırdı kaldı. Tokat olayı ise tüm bunların Demir'de yarattığı duygusal boyutun kötü bir yansıması oldu tabi, yoksa o kadar da tahrik edici bir konuşma şekli yoktu, konuşarak da söyleyeceğini söyleyebilirdi... bunlar Demir'i haklı ve masum göstermez, yaptığını affettirmez.
Cemal Ağa'nın kötü ve art niyetli olduğunu kesinlikle düşünüyorum. İhsan'ın babası Yusuf Ağa ile sorunları olmuş olabilir ama İhsan'ın ona bir şeyler yaptığını düşünmüyorum. İhsan ondan yardım almak istemeyebilir, kendi tercihidir. Cemal Ağa ise kendisinden aman dileyecek hale gelmesini iştahla beklemektedir. Üstelik bu kızına ve torunlarına da büyük zarar vermektedir, bunu bile görmezden gelip İhsan ile kafayı bozmuştur. Sevmeyebilir ama sevmiyor diye de kötülük peşinde koşması gerekmemektedir...
Demir'in İhsan'ı sevmeme meselesi tamamen geçmiş ile alakalı. Yusuf Ağa bunlara büyük kötülük yapmış, onların kovulmasına İhsan engel olamamış ancak Süheyla’ya para vermiş, hiç değilse bu kadar yardımcı olmaya çalışmıştır, ancak hala olanlardan pişmanlık yaşamaktadır... tabi bu kadarla sınırlı değildir ancak İhsan'ın bilinçli bir şekilde zarar verecek biri olduğunu düşünmüyorum.
Arslan'ın sevmemesine gelince… adam psikopatın teki, babasına ve kardeşine o şekilde davranan, muamele eden biri kimseyi sevmez, sevmiyor da, İhsan'da onlardan biri sadece... İhsan’ın çiftliğinde kahyanın oğlu olarak hizmette bulunmayı kendine yedirebilmiş gibi de görünmüyor üstelik bulunduğu konumdan memnun değil...
sude9 / 11 Kasım 2007
 
Yusuf Bey veya İhsan Bey'den bir çocuk olduğu gerçeği (böyle bir gerçek varsa tabi ki) ortaya çıkarsa bence Demir daha da kinlenebilir Kozanoğlu ailesine. Yani bu bir ayrıntı belki ama olaylar bu şekilde gerçekleşmişse çok önemli bir ayrıntı.
GULPEMBE72 / 11 Kasım 2007
 
Arslan çok korkulacak bir karakter... O camdan baktığı kıza da bir kötülük yapacak diye korkuyorum. Tam bir psikopat...
Demir karakterine ilk iki bölümde uyuz olmamıştım ama şimdi nefret bile ettiğimi söyleyebilirim. Bir kadına tokat attıktan sonra onunla utanmadan üstelik gülerek bile konuşacak kadar uyuz bir karakter.
Kerim ve Defne aşkı bence Asi'yle Demir aşkından daha güzel... çok çabuk aşık oldular ama olsun en azından birbirlerine karşı saygılılar
fırtına / 11 Kasım 2007
 
Bence de Demir henüz kendi kendine itiraf edemese bile Asi'den fazlasıyla etkilendi. Onun İhsan Bey'in yanında çalışan bir işçi olduğuna iyiden iyiye kendisini inandırmıştı ki; aniden en büyük düşmanının kızı olduğunu öğrendi. Aslında çok sarsıldı ama bunu belli etmedi. Ta ki tokat olayına kadar. Bence tamamen Demir'in yaşadığı büyük şok nedeniyle oldu böyle bir olay. Bu ne kadar büyük bir şok olursa olsun asla Demir'in Asi'ye tokat atmasını haklı çıkartamaz ve asla bir mazeret olamaz. Bence bu bölümde Asi sanki tokat olayının üzerinde fazla durmadı gibi. Yani Kerim’e yardıma giderken hemen Demir'i arabasına alması falan. Ama arabada Asi'nin Demir'e daha önce yaşanan o ağır çuvalla kendisini yol ortasında bırakma olayını hatırlatması da gösterdi ki; Asi şimdilik unutmuş gibi görünüyor ama bunu da ilerde Demir'e hatırlatacaktır mutlaka.
GULPEMBE72 / 11 Kasım 2007
 
Demir aslında değişik bir karakter şu anda intikam peşinde ama bir yandan da Asi’ye aşık oluyor ve ikilem yaşıyor. Tokat olayı da bu yüzden. Asi’ye aşık olmaktan korkuyor ve ona sert davranıyor çünkü Kozcuoğlu düşmanının kızı. Tokadı da bir anda attı zaten, kendine hakim olamadı...
Güneş-07 / 11 Kasım 2007
 
Adam biraz tuhaf. Sen öyle dengesiz bir anına geldi dedin ama adam bir sonraki sahnede ''Özür dilemem. Yoksa eline koz veririm'' diyor… buna ne demeli? Yok yok Demir abi biraz tuhaf ama onu anlayabiliyorum.
secoms / 11 Kasım 2007
funda
 
 
Bence Asi’nin ablasını koruması normal sonuçta babası da üzülecekti. Ne evet beraberdik dedi ne de hayır yoktuk dedi. Bence en güzeli, iki tarafı da yatıştırdı ve yalan söylemedi.
Bir de araba konusunda bence erkekler genelde bayanlardan daha iyi araba kullanıyor. Ama Defne ile Kerim’in kime önce haber vermesi konusunda bence Asi’ye verilmesi normal, çünkü Demir oraları bilmiyor ki… tabi ki Asi gidecek ilk. Ama ben Asi’nin yerinde olsam arabama almazdım. Arabası mı bozulacak yolda mı kalacak umurumda olmazdı, özellikle de bana tokat atmış birine. Burnundan getirirdim kendisini kötü hissetmesi için.
est / 11 Kasım 2007
 
Tek tuhaf Demir değil fark ettiysen, adam kızı kurtardı kız kaç gün teşekkür etmedi, çitleri yıktı özür dilemedi (nedenmiş orada toprakların rengine göre ayırırlarmış çite gerek yokmuş kim diyor bunu… Asi hanım … oldu, zaman çit dikmek mi, haşa) İkisi arasında özür işi tuhaf bir hal aldı ikisi de inat ediyor. Ben de ikisini birden anlıyorum. İkisi de dengesiz ikisi de tuhaf ama çok sevimli oluyorlar.
sinem* / 11 Kasım 2007
 
Aralarında farklı bir iletişim var, çatışarak anlaşıyorlar. Bence de dans sahnesi özür dilemek için güzel bir fırsattı, değerlendiremediler ama yine de, bir yandan atışırken bir yandan da aralarındaki o çekimi durduramıyorlar.
zd_gzd / 12 Kasım 2007
 
Her şey bir yana da, bu Neriman ile İhsan nasıl evlenmiş hayret. Buna da bir değinseler fena olmayacak hani. Bu kadar zıt iki karakter nasıl evlenme kararı alır anlamak mümkün değil. secoms / 12 Kasım 2007
İhsan Bey, Kozcuoğlu ne de olsa aşık olup, istemiş ve de almıştır. Tabi ne bilsin o eli yüzü düzgün sessiz sakin duran kızın bu hale dönüşeceğini. Bundan 30 yıl öncesini falan düşününce zaten evlenmeden önce fazla konuşabildiklerini de sanmıyorum ki birbirlerini tanıyabilsinler. Ama her şeye rağmen hala birbirlerini sevdikleri belli oluyor. Aslında İhsan Bey’le Neriman Hanım nasıl evlenmiş değil nasıl bunca yıl evli kalabilmişler bu zıtlıkla onu öğrenmek lazım bence.
lawinia / 12 Kasım 2007
 
Aşk evliliği yapmışlar, bu bölümlerde edinilen izlenim bu ama Neriman'ın bu kadar zenginlik meraklısı olması kafamı karıştırmıyor değil... Cemal Ağa sonradan zengin olanlardan. Neriman ile İhsan evlenirken durumu bu kadar iyi değildir. Neriman’ın da İhsan'ı aşık olduğu için mi zengin olduğu için mi seçmiş olduğu kafamı kurcalıyor bazen.
sude9 / 12 Kasım 2007
 
Üçüncü bölümdür hala batıyor Asi'nin kıyafetleri gözüme. Ben de pek çok arkadaşım gibi bunun düzeltilmesini istiyorum. Hijyen konusunda yazan arkadaşlarıma da katılıyorum Asi aynı kıyafetle bir bakıyorsun ahırda bir bakıyorsun evde bir bakıyorsun yemek masasında. Valla benim halam köyde oturuyor öyle çok da zengin filan değil Kozcuoğulları gibi ama onun bile ahıra girerken giydiği ayrı bir kıyafet var. Zaten ahırın kendine has çok ağır bir kokusu var iki dakika girsen bile üstün başın leş gibi kokuyor. Kurban bayramında hayvan bakmaya gittiğim bir vakit yaşanmış tecrübeyle de sabittir yazdıklarım.
… aklıma şöyle bir şey geldi ne dersiniz bilmem? Bu İhsan'la Süheyla gençliklerinde birbirlerine aşık olup beraber olmuşlardır. Sonra Süheyla hamile kalır. İhsan'ın babası da bunu öğrenir ve oğlunun bir çalışana aşık olmasını kendine yediremeyip bebekten hiç İhsan’a bahsetmeden … … bebeği doğduktan sonra şimdiki aileye evlatlık olarak vermiştir. Çok mu uçtum olabilir mi böyle bir şey sizce?
rumeysa05 / 12 Kasım 2007
 
İhsan Bey ve Süheyla Hanım birlikte olsalar bile Aslan çocukları çıkmasın çünkü bu mantığa göre Aslan Asi'nin öz abisi oluyor. Düşüncesi bile kötü. İnşallah gerçek değildir de ben yanlış anlamışımdır.
GULPEMBE72 / 12 Kasım 2007
ante
 
 
Yusuf Ağa oğlunun önüne geçti. Pis emellerini geçekleştirdi bence. Çocukta kendinden olduğu için anneye öldü dedi. Aldı besleme olarak yetiştirdi. Eğer o çocuk İhsan ile Süheyla'nın aşk meyvesi olsaydı farklı olurdu diyorum... İhsan Süheyla'yı koruyamadığı için vicdan azabı duyar.
SONAY T. / 12 Kasım 2007
 
Çalışma hayatım başlayana kadar çocukluğunun tüm yaz tatillerini köyde bağ, bahçe ve hayvanlarla geçiren biri olarak Asi'nin kıyafetlerini hiç yadırgamadım. Düşünüldüğü gibi rahatsız kıyafetler değil. Şalvar veya belden lastikli uzun etekler de giymiyor. Bu da onu diğer toprakla uğraşan işçilerden ayırıyor. Neticede Ağa kızı o. Aynı kıyafetlerle evde dolanması ya da sofraya oturması da beni rahatsız etmiyor. Hatun pislikle uğraşmıyor gübre atmıyor ki… Uğraştığı toprak… Buzağıyı kucağına almışşşş.. Ee ne olmuş!!! Çoğumuzun evinde beslediği bir hayvan yok mu? Her dokunduğunuzda gidip eller mi yıkanıyor. Ya da aldınız kucağınıza sevdiniz köpeğinizi kedinizi, üst baş mı değiştiriliyor. Kiii... bilen bilir köpekler feci kokar… Hatun buzağıyı eve almıyor en azından… Lütfen yaniiii... Abartmayalım olayı. Pantolon giysin diyen arkadaşlar olmuş. Pantolon inanın beli lastikli etek ya da şalvardan rahat değil. Hepsini denedim oradan biliyorum. Diyeceksiniz tayt giysin. E kırsal alanda o da çok göze batar. Eğiliyorsun kalkıyorsun vs. hoş değil vesselam… Benim kıyafetler hakkında düşüncelerim bunlar.
Tokat olayı ile alakalı bir kaç satır karalayayım. Asi o sahnede tepki vermediyse bence sebebi kendisinin de ileri gittiğini düşünmesidir diyorum. Hee Demir haklıdır demiyorum. Ama Asi de tahrik ettiğinin farkında. Adam hayatını kurtarmış yarım ağız ve geç teşekkür et. Git çitlerini yık. Hakaret et sonra bide üzerine tuz biber görgüsüz de. Karşılığında bir demet gül beklemiyordu herhalde. … … Şiddetin her türlüsüne de karşıyım. Ne enteresandır ki hayatta en sevdiğimiz varlıklar annelerimiz… Eminim hepimiz en azından bir kaç kez şamarlarını yemişizdir…
Ağustos Böcüğü / 12 Kasım 2007
 
Kıyafetlerde konusunda nerdeyse alkışlayacaksın… canım, buzağı dediğin ne çok kokar bilirsin… hayvan bir kuyruk sallar yerdekini alır üstüne atar… ya çizmelere ne demeli… buzağının, atın tüyleri eteğe yapışıyordur… görünen pislikten ziyade kokusu var değil mi?
SONAY T. / 12 Kasım 2007
 
(Demir’in, Asi’nin) İhsan Ağa’nın kızı olmasına o kadar tepki göstereceğini sanmıyorum, yine bir parça sinirlenmiştir ama bence aslı hazmedemediği yanına geldiğindeki sözleri ve genel olarak ona karşı davranışıydı… ama kendisinin de dediği gibi bir anlık bir kontrolsüzlükten dolayı oldu o tokat… Ayrıca Demir'in tokattan sonraki halleri de görülmeye değerdi, özellikle Kerim’le konuşurken.
emosss / 12 Kasım 2007
 
Bu konuda sana hiç mi hiç katılamayacağım canım çünküüü Demir öyle bir iki lafla görgüsüz demekle bir kadına vuracak karakterde bir adam değil (ki zaten ilk defa bir kadına vurmuş) onu asıl çileden çıkaran Asi’nin hayatı boyunca intikam almak istediği adamın kızı olması...
merve_polat / 12 Kasım 2007
 
Demir ve Kerim İstanbul’a dönmeyecekleri için arkasından gelen bir sürü insan olacak. İşte o zaman şenlik başlayacak derim ben. Ortalık iyice karışacak. Özellikle Kerim’in kardeşi Antakya’ya yerleştiğinde sinir olacağımız dönemleri şimdiden görebiliyorum. Asi’yi küçük düşürmeye çalışabilir. Ama bu küçümsemelere Demir'in sessiz kalacağını düşünmüyorum. Demir Asi'yi korudukça karşılıklı aşklarını anlamaya başlayacaklar. Tabi Demir’in hesap hem severim hem döverim hesabı olacak biraz. Yani forumda Demir'i asacağımız günler yakın.
Neslihan17 / 12 Kasım 2007
funda
 
 
Neredeyse tüm dizilerde sanki biz batıda yaşıyoruz ve tümümüz eve ayakkabıyla giriyoruz havası var… Yok öyle bir şey! Ha şehrin yerlere tükürülen sokaklarında gezip eve girmişin ha bağdan bahçeden. Eğer bu eleştirilecekse diğeri de eleştirilmeli.
Asi'nin geçekten bahçeye girip mısır kırdığını ya da gidip süt sağdığını zannetmiyorum. Var mıydı öyle sahneler ben kaçırmış olabilirim... Ortalarda koşturuyor her şeyi yaparım edasında. Allah inandırsın Ziraat mühendisi kızdan bile daha bilgili ekip biçme konusunda. Dikiş falanda geliyor elinden. Yemek yapmayı bilir mi ilerleyen bölümlerde anlarız. Kıyafet konusunda son söz olarak diyeceğim o ki. Gündelik yaşamında giydikleri ve ayağından çıkarmadığı çizmeleri benim çok taktığım mevzular değil. Ama tutup kasabaya o kıyafetlerle inerse ki iniyor... ona lafım olur. Bir de at sırtında kendisini binici pantolonu ile görmeyi tercih ederim. Çok da yakışır. Sanki gelin alınmış atın üzerine oturtulmuş gibi atın gerisine doğru son derece muntazam serilmiş bir etek beni tırmalar.
Bence Asi Demir'den çitler konusunda özür dilemeliydi. Bir başkasının malına mülküne zarar vermesi haksızlıktır. Bu hakkı kendinde nasıl gördü? Bir de yaptığı övünülecek bir şey gibi tekrar yapacağını söylüyor. Demir’in tokat atma sebebi nasıl kaza sonucu yüzüne gelen kamçı değilse Asi'nin de sebepleri sadece çit mevzuu değil. Ben biliyorum sebebi ama demiyeceğim.
Ağustos Böcüğü / 12 Kasım 2007
 
Eve serbest de, çarşıya giderken değişsin değil mi? Çarşıda da kokmasın kızımız. Demir ağır abi doğru, sırtından ceketi çıkarmadı ama kıyafetlerde Murat Yıldırım’a yakışıyor yani… güzel. Genç, dinamik, kaliteli, spor… beğeniyorum..
SONAY T. / 12 Kasım 2007
 
Ben de Demir’in kıyafetlerini çok beğeniyorum hem iş adamı dediğin ceketli olur. Hem Asi’nin koktuğuna dair bir duyum mu alındı?
merve_polat / 12 Kasım 2007
 
Evde, çiftlik içinde aynı kıyafetlerde geziniyor… hem hijyen sorunu da var... çiftlikte koyun kuzu, inek buzağı, tarla hasat demeden uğraşan enerji harcayan Asi için eleştiri yaptık ya.. “kokar giydikleri” dedim
SONAY T. / 12 Kasım 2007
 
Demir'in tokat atması tam anlamıyla tahrik olmasından kaynaklanmıyor. Önceden de yazdığım gibi aşık olmamış, aşka inanmayan biri, ilk kez birinden hoşlanmaya ilgi duymaya başladı, onunda intikam almak istediği annesinin ölümünden sorumlu tuttuğu ailenin kızı olduğunu öğrendi. Geçmişte yaşanılanlar ve oluşmaya başlayan duygular birbiri ile çelişir hale geldi. Ben nasıl olurda anneme sebep olan kişinin kızından hoşlanırım diye. İtiraf etmese de, kendisi de tam olarak ne hissettiğini bilmese de durum bu… ilk öğrendiği andaki şaşkınlığı hatırlayın. Tokat Demir'in içindeki bu karmaşık duyguların kötü bir şekilde dışa vurumu oldu. Demir'i anlamakla beraber bu yaptığını kesinlikle doğru bulmamaktayım. Pişman oldu ama iş işten geçti. Zamanı geldiğinde Asi bunu da hatırlatır umarım.
sude9 / 12 Kasım 2007
 
Şimdi elimizde iki adet inatçı keçi var. Birininkini beğenip diğerininkini beğenmemek olmaz..
Kızımız "özür" özürlü. Kazayla kırbaç Demir'in yüzüne geldiğinde dahi özür dilerim diyemiyor. İstemeden oldu diyor. Bir de isteyerek olaydı... Oğlumuz geçmişi yaşıyor "dinleme" özürlü.
Ağustos Böcüğü / 12 Kasım 2007