dizifilm/ Asi Bölüm Yorumları
 
 
usayken
 
 
Gurur had safhada. Aşka sıra gelince onu da bu kadar büyük hissettirmeliler.
qsawe / 12 Ocak 2008
 
Gururun bu kadar fazlası da biraz aptallık oluyor.
Demir Allahtan gizli bir şekilde yardım ediyor. Asi’ye kalsa babası sittin sene çıkamaz oradan. Toplu kaçakçılık cinayetten beterdir.
Mumların sebebi anlaşıldı elektriklerini de kesmişler.
Oh gidiyor hepsi, Asi de tek başına çiftlikte kalacak.
Yaşasın Demir gelecek!
bimkolik / 12 Ocak 2008
 
Asi’yi anlıyorum, babasını seviyor ama sadece o değil, Demir’i de seviyor ve bu yüzden çok daha kırılgan. Başlarına gelenler yüzünden Demir’i sorumlu tutuyor, haksız da sayılmaz, öfkeyle, acıyla, aşkla. Birçok duyguyla savaşıyor içinde. Demir’e güvenmek istese de bunu kolayca yapmasını bekleyemeyiz, Demir’de onu çok iyi anlıyor zaten.
fatma_1721 / 12 Ocak 2008
 
Ne bölümdü!
Yanlışlıklar yanlışlıklar yanlışlıklar.
Her şeyin üzerine Kenan denen o kılkuyruk kondu!
Tam da yerinde bitti(!)
Aslan yanlış anladı, Asi yanlış anladı.
İhsan bey cezaevine girdi.
İlerleyen bölümlerde Suriye’ye gidileceğinin mesajını da aldık ki bir arkadaşımız tüyoları getirmişti daha önceki günlerde.
Aslan Demir’e zarar vermez herhalde sonuçta Asi de orda yanlış anladığını söyler Aslan’a.
Leyla. Uyuzlukta birinciliği Kenan'la paylaştıkları kesin!!!
En sinir bozucu karakter sıfatını da rahatlıkla takabilirim ona.
Defne'ye dahi ne kadar ön yargılı. Evlilik işine çomak sokmak ister gibi.
Daha bu kadın çok iş açar başımıza.
archeologue / 12 Ocak 2008
 
Kenan’a aşırı derecede gıcığım. Demir’in yaptığı her şeyin üstüne yattı. Saf Asi’m de Kenan yaptı Kenan etti diye söylüyor hem de Demir’e. Ama tabi ki adam gibi adam Demir, o değil ben yaptım demiyor. Bu duruma çok fazla sinirlensem de gerçeğin ortaya çıkacağını düşündüğümden sakin olmaya çalışıyorum.
Aslan yanlış anladı tabi haklı olarak. Çok fazla merak etmiyorum bu sahnenin devamını. Çünkü olay tatlıya bağlanacaktır hemen. Açıklama yapılacaktır.
gülendam83 / 12 Ocak 2008
 
“Elektrikler yarın gelecek, Kenan halletmiş, neyse ki aileye kol kanat geren biri var.”
Asi bunu söyledikten sonra Demir'in yüzündeki ifade çok hoştu.
Kenan da tam fırsatçı, avukat konusunda da hemen hazıra kondu, kendi bulmuş gibi yaptı.
bimkolik / 12 Ocak 2008
 
Yemekte Kerim’in telefonu çaldı ya. Kerim Asi arıyor deyince, Demir’in bakışı nasıldı. Sonra Kerim “şaka şaka” dediğinde daha da hoştu. Bir şeyler az daha açığa çıksın da çok uğraşacak Kerim Demir’le çokkk. Kerim farkında olayın. Demir Asi’ye olan ilgisini açıkça ifade etmemiş olsa da sanki edilmiş gibi konuşuyorlar Demir’le.
gülendam83 / 12 Ocak 2008
 
Ee olsun o kadarlık kaç senelik arkadaşlar. Kime aşık olduklarını birbirlerine söylemeden anlayabilirler.
Aynı Defne ile Asi gibi. Bu bölümde ne zaman Demir ismi geçse Defne Asi ye bakıyordu, çok hoştu.
crncrncrn / 12 Ocak 2008
 
Bizim gururlu kızımız en azından Kenan’ın yaptıklarını doğru adrese söylüyor. Yani Demir’imiz sonuçta doğruyu biliyor. Düşünsene bir de Asi’nin böyle düşündüğünü Demir’in bilmemesini, şuan içim içimi yiyor olabilirdi. Avukat meselesini kesinlikle Kerim dayanamayıp Defne’ye söyleyecek ve böylelikle Asi öğrenecek. Elektriklerin ödenmesi olayını Aslan’ın kardeşi söyleyecek Asi kızımıza. Sonuçta önümüzde ki bölüm öğrenir.
yaren.yaren / 12 Ocak 2008
 
Bölümün başında Neriman babasını aradığında Cemal Ağa aniden yataktan fırladığında, bölüm boyunca bize “Cemal Ağa yapmadı mı acaba?” dedirtecekler, onun yardımlarını göreceğiz, belki altından başka biri çıkacak dedim… ama yanıldım. Doğrusu da şaşırdım, onun yaptığına emindim ama bu kadar bariz şekilde belli etmelerine anlam veremedim. Ben yaptım diye bağırıyordu resmen.
Hani senin her yere elin kolun uzanırdı. Hani kızın torunların her şeyden önce gelirdi. Onların üzüldüğünü göre göre nasıl seyirci kalınır, bir kız babasının bu duyarsızlığına nasıl katlanır? Kenan Bey bölüm boyunca Asi'nin peşinde olması, çabalaması gerekirken niye köşe bucak saklandı. Niye hiçbir halta yaramadı, yaramadığı yetmezmiş gibi yapmadığı işlerin üstüne balıklama atladı. Bu ne biçim bir kişilik.
Asi'nin gözüne girer diye özette yazınca hakikaten bir şeyler yapan bir Kenan ummuştum.
Demir bölüm boyunca o kadar tatlıydı ki. Diyecek söz bulamıyorum. Belki de ilk kez bu kadar naif, içten, sıcak, iyi niyetli, yakın ve samimiydi. Bu kadar ilgiliydi. Neler yaptı ama Asi bihaber. Neyse ben üzülmüyorum nasıl olsa en geç bir bölüm sonra öğrenir Asi her şeyi.
Ama eğer mahkemede o görünen avukat Demir'in gönderdiğiyse o savunmasından sonra İhsan serbest kalsaydı gülecektim, ne yani bu kadar mıydı diye. Allah’tan öyle bir saçmalık yapmadılar.
ASİ… Ne diyebilirim acaba, babasıyla olan ilişkisi. İyi bir kız, akıllı bir kız, fedakar, çalışkan, azimli, kararlı, gururlu ama saf bir kız. Saflığı temizliğinden geliyor. Ama babasının herkesin tüm ailesinin önünde, benim gururumsun diye onu öne sürmesi. Diğerlerinin yüzüne bakmaması… biraz abartılı olmuyor mu? Diğerlerine haksızlık değil mi? Sanki diğerleri üvey, Asi öz.
Son sahneden bir önceki sahneye gelince Demir'in elinde ışık tutarak evin önüne gelişi ve pencere önündeki konuşmaları, Asi'nin o içten gülüşü. Onun yanında olduğunu bilmesinden dolayı üstünden büyük bir yükün kalkması ve hafiflemesi, huzurlu koltuğa oturması ve tebessüm etmesi… çok güzeldi. Demir çok içten ve tatlıydı.
Son sahnede ise yine Demir. Herkesi hayran bırakmıştır eminim bu bölüm. Oraya intikam için gelen Demir, Kozcuoğluları için çalışan biri oldu çıktı resmen, sürekli yanlarında her şekilde. Bir de Asi inansa.
"Aç mısın, bir şeyler hazırlamamı ister misin" diye soruşuna bittim ama tam Asi'nin “git” deyişiyle Aslan içeri girdi ve Asi'yi rahatsız ettiğini sandı, aslında tam tersi.
Aslan'a da bu bölüm aferin. Cemal Ağa’dan ve Kenan'dan çok daha çaba gösterdi, fikirler yürüttü, Asi'ye destek oldu. Helal olsun, kötü bir çocuk değil bize ilk bölümlerde gösterildiği gibi, ilerleyen bölümlerde Melek sayesinde daha bir Melekleşen bir Aslan göreceğiz adım kadar eminim.
Leyla ne samimiyetsiz bir kızdı, her sözü iğneli, her hareketi yapmacık, ukala, burnu havada. Ne o aileden hoşlandı, ne bizimkiler ondan. Neriman güzel payladı helal olsun. Demir'in gözünün içine bakıyor Leyla Hanım ama kimin umurunda, değil mi Demir?
Kerim bu bölümün en tatlılarından biriydi, Demir'den daha fazlasını yaptı, sürekli yanlarında oldu Defne'nin de ailenin de. Özellikle kız kardeşi gelmiş olmasına rağmen, onunla ilgilenmektense sürekli Defne'yi Asi'yi ve onların başlarına gelenleri sayıklaması, Süheyla’yı ve Leyla'yı önemsemediği hatta dinlemediği sahnelerde koptum, bittim, bayıldım.
Aslanselda / 12 Ocak 2008
funda
 
 
Hani Kenan dedi ya “Antakya’nın altını üstüne getirdim bir tane düzgün avukat bulamadım” diye. Ben bir Antakyalı olarak bu lafa çok kızdım ve kırıldım. Kenan patavatsızdır söyler diyeceğim ama tamamen senaristlerin patavatsızlığı olmuş bu. Çok kızdım.
crncrncrn / 12 Ocak 2008
 
Güzel bir bölümdü ben beğendim.
Demir, üzerine düşeni yaptı. Yani aşık bir adamın aşkı uğruna geçmişte biriktirdiği tüm kini, öfkeyi bir kenara bırakmıştı zaten ama şu an sevdasının hırpalandığını, üzüldüğünü çırpındığını görmeye kayıtsız kalmadı. Yaptıklarını Kenan’a mal ediyorlar evet ama hiç bir şey gizli kalmaz ortaya çıkacaktır Demir’in yardım ettiği.
Hem Sevinç hem de Kerim biliyorlar yardımın Demir tarafından yapıldığını.
Asi’nin ağlarken “seni de istemiyorum avukatını da” demesi çok koydu bana. Benden fazla da Demir’e dokundu, çok belli. Kaldı öyle ve çekti gitti.
“Seni de istemiyorum”… ne cümleydi öyle ok gibi fırlattı Asi.
O da kendince haklı, mantıklı düşünemiyor. Çektiği acı ona bunları düşündürdü ve söyletti ama Defne’nin sözleri güzeldi. “Demir biriktirdiği kini gömmeye çalışırken sen yeni öfkeler yaratıyorsun” tarzında bir şeyler söyledi.
Demir’in yardım ettiği çıkacaktır ortaya ve Asi zaten pişman oluyor söylediklerine belli. Telefonda Demir’le konuşma şekli ve yüz ifadesi ilk öfkesinin geçtiğini gösterdi.
Defne yani Selma Hanım çok güzel rol yaptı doğrusu. Duru sakin ama acıyı güzel verdi yüzüne çok beğendim.
Neriman “hay Allahlım sizin İstanbullunuzda” derken çok güldüm… alem kadın.
Cemal Ağa’ya da pes diyorum pes. Damadına kinin, öfken olur ama kızının ve torunlarının hatırına da insan bir şey yapmaz mı şaştım. O da Süheyla işi yüzünden kızgın ama bu kadar da olmaz ki.
Ve Leyla... bu kadar mı itici, uyuz olur bir karakter. Pess diyorum ne sevimsizlik kızdaki çok daha sinir olacağız biz belli.
Gelecek bölümde bence Aslan Demir’i yaralamış olmayacak gibi. Sonuçta Asi orada. Sanmıyorum ben. Elinde sargı mı var yazılmıştı nerde okudum, okudum mu kendim mi uydurdum hatırlamıyorum ama bana hiç Aslan yaralayacak gibi gelmedi.
Elaaya / 12 Ocak 2008
 
Tuba Büyüküstün’ün bu kıskanç sahnelerine bayılıyorum, harika iş çıkarıyor doğrusu tebrikler. Fener sahnesinde birden kıskanması sonra Demir’in bahsetti kişinin Melek olduğunu öğrendiğindeki yüzündeki gülümseme…
medsul / 12 Ocak 2008
 
Demir’le Asi’nin fener sahnesi süperdi. Feneri getirmesi, sen bu işi iyi biliyorsun demesi üzerine, Demir’inde evet daha önce yapmışlığım var gibi bir şey dediğinde Asi’nin kızıp perdeyi kapaması sonra Melek uyuyamazdı dediğinde geri açması çok güzeldi ya
Demir nasıl bir adamdır gittikçe hayran oluyorum kendisine
sinem* / 12 Ocak 2008
 
Asi Demir’e sandalye verdi ve Demir oturmadı ya oturmazsan oturma ben otururum der gibiydi ve oturdu da. Bir de Demir Leyla’dan bahsetti, ilgilenemedim filan dedi, orda Asi ne yiyorsa çok sert ısırdı… kıskandığından süperdi o sahne.
crncrncrn / 12 Ocak 2008
 
Yemekteler ya hani… Kerim, Demir, Leyla ve Melek. Kerim önce Süheyla’ya inat “bakarsınız Demir’de hayatının kadınını bulur” diye söyleyerek göz attı, hepimiz anladık ki, Asi’ydi anlattığı. Kerim’in telefonu çaldı, Demir’e dönüp “Aaa Asi arıyor” dedi. Demir heyecan yapınca da “şaka şaka” dedi. Bir de Kerim’in Demir’le hiç Asi hakkında özel olarak bir şey konuşmamasına rağmen sürekli Asi ile ilgili her şeyi Demir’e söylemesine ve ona hep ima etmesine bayılıyorum. Ama istiyorum ki artık sorsun… “Demir, Asi için neler hissediyorsun?” desin istiyorum. Artık iki yakın arkadaş bu iki dostun özellerinden bahsetmelerini istiyorum. Demir ve Asi’den.
Demir ve Kerim birbirlerine böyle kaş göz işareti yapıp Asi kelimeleri ediyorlarsa biliyorlar hissediyorlar demektir, konuşmasalar da gözlerle anlaşıyorlar, hisleriyle konuşuyorlar demektir. Ama artık açık etsinler lütfen.
aslanselda / 12 Ocak 2008
 
Asi'nin Leyla'nın adını duyduğu anlarda bile yüz ifadesinin değişmesi çok hoştu. Cemal Ağa konuyu açtığında hemen de Leyla diye nasıl da atladı. Bariz kıskanıyor ama bastırmaya çalışıyor bu duyguyu. Demir Leyla'yı yemeğe götüreceğiz dediğinde bile bozuldu. Demir’le Leyla'yı daha yakın bir şekilde görse kim bilir neler hissedecek.
cave77 / 12 Ocak 2008
 
Demir… delikanlılığın kitabını yazacak yakında. Ama mafya vari değil inşallah. Romantik bir erkek, düzgün bir erkek, geçmişinden sıyrılmış bir erkek.
Genelde dizilerde, sahneler yanlış anlamalarla bırakılır. İlk sahnede Demir'in Asi'ye açıklama yapmasına şaştım kaldım. Çok iyi bir bölümdü.
qsawe / 12 Ocak 2008
 
Süheyla’nın tavırları tuhaf. İlk geldiğinde aşkı neredeydi de tık yoktu. Birden görmek istemeler! Nerde kaldı intikamın hanımefendi? Anca Demir’i kışkırtıyor ya da Kerimi Defne’den uzak tutmaya çabalıyor. Sürekli bir de Cemal Ağayı aşağılıyor, sanki kendi hangi parayı yediyse kocası sanki tefeci değildi. Demir toparlamış ama o zamana kadar onun parasını yemiş mi… evet. Sütten çıkma ak kaşık gibi herkese yukardan bakması
sinem* / 12 Ocak 2008
 
Gece elinde lambayla Demir in, Asi’yi düşünüp yalnızlığının içine sinmemesinden gidip ona bakması çok romantikti. Asi Hanım arayanın Demir olduğunu görünce gevşedi. Yüzünde masum bir memnuniyet ifadesi oluştu. Mutlu oldu. Tecrübelisin lafına Demir'in evet diye karşılık vermesiyle perdeyi nasıl kapadı. Kıskanç Asiiiiiii ne olacak?
Demir, çocukluğunu yaşayamamış, gençliğini yaşayamamış. Hep dik, ağır, güçlü olmak zorunda kalmış. Küçük yaşta çok büyük olaylar görüp sevdiği annesini kaybetmiş. Kardeşine dayanak olmuş. Bütün bunları olmak zorunda olmuş. İyi bir karakter. Kinini de unuttu Defne’nin dediği gibi. Daha ne yapsın. Bravo Demir’e, olgun.
Asi aç gözünü kızım ya Kenan deyip durma bizi de sinir etme ama anlayacaktır eninde sonunda.
Elaaya / 12 Ocak 2008
 
Benim bu bölüm favori karakterim Defne. “Yeni düşmanlıklar mı yaratmak istiyorsun" dedi ve damardan girdi. Asi'yi kendine getirdi. Bende sayesinde sinirden tırnaklarımı yemekten kurtuldum. Asi kızımızın tepesi atınca pek bir kaba oluyor Demir'in yerinde sabır taşı olsa çatlardı. Anladım ki Demir'in sabrının limiti yokmuş. Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz diye boşa dememiş atalarımız.
Asi'cim, cancaazım her ne kadar terste aksan nihayetinde döküleceğin yer deniz.
Leyla umduğumdan da kıl bir karakter olarak karşımıza çıktı sonunda. Ama gelen vurdu giden vurdu.
Ağustos Böcüğü/ 12 Ocak 2008
 
usayken
   
Cemal Ağa gibi oturmuş bir karakterin gerçek yüzünü, Kenan gibi bir adamın paraya karşı zaafı olan birisini, Süheyla gibi olayları tersine döndürmek için Leyla’yı İstanbul’dan getirmesi, batan gemiden farelerin önce gemiyi terk etmesi Neriman Hanım gibi. vb. kendisinden beklenilenleri yaptılar.
Asi ve gururunu bilip ona karşı Asi’nin “aile ile ilgilenen birisi var sağ olsun Kenan” demesine bile aldırış etmeyen gerçekten büyük alçak gönüllülük gösteren bir Demir… işte bence gerçek görmek istediğimiz bir Demir ve kendisine yakışanı yapan bir Demir.
Bütün gerçekler su yüzüne çıktığında elektirik parasını ödeyen Demir, Kozcuoğlu çitliğindeki parasal bütün meseleleri çözen Demir, avukatı bulan Demir, hatta neslihan17’nin verdiği tüyonun gerçekliği Halep de olan Bülent’i bulup gelecek Demir karşısından bizim gururlu Asi’miz ne yapacak. İnanın şimdiden bunun merakındayım.
Tek kelime etmediğim kişi Kenan (bakmayın böyle dediğime aslında çok laf söylemek istediğim) nasılsa sahiplendi Demir’in yaptıklarını yani pes diyorum pişkinliğin bu kadarına.
unutulmayan / 12 Ocak 2008
 
Bu dizi senaryodan kaybediyor
Kusura bakmayın dostlar ben sizler gibi "ay çok güzel bir bölümdü" diye yazamayacağım.
Tamam dizi oyuncularını çok beğendiniz. Kabul ediyorum bende beğeniyorum. İlgiyle de izliyorum. Ama senaryoda ki açıkları, mantık hatalarını da göz ardı edemeyip her bölüm bir şeyler yazayım diye klavyemin başına oturuyorum ama sizin coşkunuzu görünce de keyiflerini kaçırma" diyor vazcayıyorum.
Ama yeter artık senaristlerin cahilce, kolaycı ve özensiz yazdıkları zayıf senaryoyu çekme hatasına düşen rejisörü de kınıyorum.
Hiç mi bir araya gelip senaryoyu tartışmaz bunlar?
Dizi koordinatörü diye bir sorumluları yok mu bunların?
Hiç mi danışman kullanmıyorlar?
Bir çok dizi de kurgu tıkır tıkır işlerken bu dizi de yer, zaman, mekan birliği diye bir anlayış yok. Mantık hataları akla ziyan. Bir kaç örnek vereyim;
Sizin elektrikleriniz fatura ödenmediği zaman, ödeme gününün akşamına kesildi mi hiç?
En hızlı kesilen telefondur, yaklaşık bir hafta süresi vardır.
Üstelik elektriği uzaktan kumanda ile kestiler galiba?
Arkadaşlar küçük yerleşimlerde bu tür şeyler biraz inisiyatiflere bağlıdır. Aile reisi göz altıdayken hele bir de saygın ve köklü bir ailenin çiftliğinin elektriğini öyle şak diye keseceksin. Kargalar da güler
Sonra hadi elektrik yok!
Isınmak için şömine de mi yok? Eskiden kalorifer mi vardı?
Her odada şömine var yakın ısının değil mi?
Gözaltı ve mahkeme safhası ayrı bir komedi.
48 saatlik gözaltı süresi sırasında cabbar savcı iddianameyi hemen hazırlamış breh breh breh
tartsa / 12 Ocak 2008
 
Bildiğim kadarıyla set ekibi daha tam oturtulamadı. İstikrarlı, Antakya'da yaşayabilecek ekibi bulmakta sanırım zorlanıyorlar. Çünkü Antakya şartları bazen zor olabiliyormuş. Bu yüzden olsa gerek ki zaman zaman dizide hatalar görebiliyoruz.
Neslihan17 / 12 Ocak 2008
 
Evet doğrudur. Özellikle oyuncularda sorun yok. Araları da iyi ama set ekibi problemi olduğunu bende biliyorum. Özellikle ışıkçı… bir bakın her hafta başka isim. Set ekibi oturmamış ve sorunlar oluyormuş.
Elaaya / 12 Ocak 2008
 
İhsan'a kızsam da bu bölüm ona çok üzüldüm. Ne kadar çaresiz olduğunu gördüm. Bölümü hüzünlü bakışlarla izledim desem yeridir.
Bölüme gelince, bölümün böyle geçeceğini önceden biliyorduk zaten. Bu konuda uyarmıştım ve 13. bölüme hazırlıklı olun demiştim. Monoton, aşka yer verilmeyen bir bölüm. Ama yine de Asi - Demir sahneleri bölüme zevk kattı. Asi'nin kıskançlıklarını izlemek harika. Tuba Büyüküstün'ün en güzel sahneleridir, söylemeden geçemeyeceğim.
Diziyi eleştiren arkadaşa gelecek olursak. Zaman zaman hataların yapıldığını bizler de biliyoruz. Özellikle kurguyu bir çoğumuz beğenmiyoruz. Ama buna rağmen dizimizi çok seviyoruz. Asi - Demir ikilisini çok seviyoruz. Her şeye rağmen bu ikiliyi dizinin sonuna kadar izleyeceğim.
Neslihan17 / 12 Ocak 2008
 
Tuba Büyüküstün gerçekten söyleyemediklerini çok güzel ifade ediyor, mimikleri harika. 2-3hafta önceki Tubamız değil, kendini bence gitgide çok geliştiriyor. O zaman başarısızdı demiyorum ama simdi süperin harikası olmaya başladı.
61MERVE61 / 12 Ocak 2008
 
Mimikleriyle bakışlarıyla sözlere gerek kalmıyor. Bir de Tuba sesini gün geçtikçe iyi kullanmaya başladı, yerinde saymıyor.
medsul / 12 Ocak 2008
 
Aslan istediği zaman insan olabiliyor. Bakınız, Melek için taaa nerelere gitti, yol göstersin diye. Bu hafta da bayağı medeni idi. Herhalde odaya girenin Demir olduğunu bilmeden tamamen koruma içgüdüsü ile bıçak ile saldıracak. Ve Demir elinden yaralanacak. Ama şikayetçi olmayacağından Demir ve Aslan işbirliği yapıp Halep’e gidecekler.
narima / 12 Ocak 2008
 
Müzikler bu bölüm çok güzeldi. “Seni de, avukatını da istemiyorum” dediği sahnedeki arkadaki müzik harikaydı. Bir de Aslan Aslan diyoruz, kızıyoruz da sevgili Saygın Soysal… ne güzel rol yapar bu oyuncu öyle. Özür dilerim ama soğuk bön bön bakıyor pskopat gibi. Ağır hareketler. Tebrik ederim. Oyunculuğu harika. Bize bu duyguyu geçirebiliyor ya. Mesela Kenan’a sinir oluyoruz ama repliklerine gıcık oluyoruz, çok bir zorlanmıyor rolünde. Ama Saygın Bey süper bence. Bu bölüm iyice baktım. Rolünü çok hoş giymiş.
Elaaya / 12 Ocak 2008
 
Murat’ın her zaman bakışlarını çok beğenmişimdir. Özellikle Demir karakteri üzerine rolünü. Ama bu bölümde Asi’nin Demir’e bakışlarını da çok mükemmel buldum. Bilhassa Demir’in tekliflerini reddettiğinde nasıl da gözlerine nefretle bakıyordu. Bakışlarıyla bize her şeyi anlatan iki oyuncuya, tebriklerimi gönderiyorum.
ebrumm / 12 Ocak 2008
 
Suriye’ye gidelim de görelim, yalanlar ortaya çıksın, işbirliği yapmak neymiş görsünler. İhsan Ağa dahil Süheyla dahil herkes anlasın ki Demir eski Demir değil. Kin güden intikam hırsı gözünü bürümüş Demir değil. “Gel beraber bunu değiştirelim” diyen Demir, oyunun kuralını değiştirecek.
unutulmayan / 12 ocak 2008
 
Defne'nin Kerim'den destek alması, Demir'in Defne'ye de moral takviyesi yapması çok ince düşünülmüş sahnelerdi.
forever_bim / 12 Ocak 2008
funda
 
Küçük şehrin kalburüstü yerli insanlarının yaşamlarını hoş bir şekilde aktardığı için bu dizi hoşuma gitti. Türkiye’nin sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını, diğer şehirlerde de ilgi çekici yaşamların olabileceğini göstermek adına yapılan dizilerden biri olduğunu düşünerek izlemeye başladım. Antakya yöresini tarihsel dokusunu, geleneklerini, yöresel yemeklerini ve toprak Ağası ailelerin yaşam biçimlerini işleyen bir dizi olarak fenada bulmuyorum. Genel yapısı içerisinde gayet izlenesi bir dizi.
Özel eleştirilerime gelince. Bazen kurgu hataları görüyorum. Zaman kullanımında özellikle. Asi kızımızın giysileri beni rahatsız etmeye başladı. Bir genç kız olarak her ortamda aynı tarz giyinmesi gözüme batıyor. Sırtında şal. Uzun bir tunik belinde kemer. Altında sanırım bir binici pantolonu onu üstünde büzgülü bol etek çizmeler. Hep aynı, geçen haftaki özel geceye bile çok sıradan bir giysiyle gitti. En azında tarla ortamı ile özel ortamları ayırabilmeli. Saç modeli bile değişmiyor. Çok tek düze bir imaj veriyor. Demir ise bazen sırtındaki ceketi çıkarmalı. Spor giyinmeli ara sıra. Süheyla Hanım ve Neriman Hanım çok demode giyiniyorlar. Hangi yaşı canlandırsalar bile artık o yaşlardaki hanımlarda gayet spor ve modern giyiniyorlar. Açıkçası oyuncuları kim giydiriyorsa tarzını beğenmiyorum.
Mahkeme sahnesinden bahsedilmiş. İhsan Bey gözaltı süresinin ardından sulh ceza mahkemesine gönderildi. Hakkında tutuklama kararı talebi vardı işlenen suçun gereği olarak. Bir suçla isnad edilen ve tutuklamayı gerektiren durumlarda sanıklar bir ilk mahkeme olan sulh ceza mahkemesine sevkedilir. Bu mahkeme tutuklu veya tutuksuz yargılanmasına karar verir. Verilen karara itiraz süresi 7 gündür ve itiraz bir üst mahkeme olan asliye ceza mahkemesine yapılır. Yani şu anki aşama yargılama değildir tedbir aşamasıdır. Yargılama işlenen suç itibariyle ağır ceza mahkemesinde olacaktır. Şu an için ciddi bir hukuki hata yok.
jenn / 12 Ocak 2008
 
Asi ne yapsın, yardımların Kenan’dan geldiğini düşünüyor. Üstelik Asi Demir’e karşı bir şeyler (sevgi) hissediyor, eğer Defne Asi’nin yerinde olsaydı o da o duygu karışımıyla (bir yandan içindeki aşkla mücadele ediyor, bir yandan babası için üzülüyor, babasının bu durumundan sorumlu tuttuğu Demir’e öfke duyuyor) şimdiki gibi akıllı laflar edemezdi. Defne Kerim’e güveniyor, Kerim7in kendisini sevdiğini biliyor ve bu da onun Karim7in yanında olan, onun arkadaşı olan Demir’e farklı bir bakış açısıyla bakabilmesine yol açıyor.
Demir’i bende taktir ediyorum ama Asi’nin onu birdenbire anlamasını ve kabullenmesini de bekleyemem doğrusu, tekpisi çok doğaldı. Tabi bunlar benim görüşlerim (Asi’nin yerinde olsaydım o acıyla aynı tepkiyi verirdim)
fatma-1721 / 12 Ocak 2008
 
Asi'nin hüznünü Demir 'in bu hüznü paylaşmak istemesi çok güzel işlenmişti oyuncular tarafından Tuba ve Murat döktürdüler.
Neriman'ın odada İhsan'ın kıyafetlerine sarılıp ağlaması en duygusal sahneydi. Cemal Ağa ya ilk çıkışan Neriman hanımdı. Asi de annesinden güç alarak dedesine kılını kıpırdatmıyorsun diye tepkisini belirtti. Defne geride kalmış gibi görünse de ailenin oto kontrolü gibiydi bu hafta. Herkesi sakinleştirmek ona düştü tam bir abla gibiydi. Asi’yi Demir’in yardımı konusunda düşünmeye itti. Sen yeni öfkeler peşindesin diyerek Asi ye ayna tuttu kendini görmesini sağladı. Defne’yi, bu bölüm çok sevdim çok nazik kibar bir kız.
Süheyla’ya söyleyecek söz bulamıyorum, yemekte Kerim güzel dersini verdi.
Süheyla “Evlenmek bu kadar acele edilecek bir konu değil” gibi bir şey söyledi. Kerim hemen verdi dersini, “Benim sorunum aslında düğünü bahar aylarında mı yapsam yaza mı bıraksam. Belki Demir de o zamana kadar hayatının kadınını bulur ve beraber evleniriz. Süheyla ve Leyla’ya feci şekilde kapak oldu Demir’le işaretleşmeleri ve gülümsemeleri süperdi.
Kerim ve Defne’yi tek geçerim bu bölüm.
Asi’yeDemir / 12 Ocak 2008
 
Kenan’dan umudum yok, o seve seve yatar buların üzerine de belki avukat Kenan’ı tanımadığını, kendisini tutanın o olmadığını söylerse… yani bir avukattan ümitliyim ben. Hadi bakalım.
Demir sağlam bir karakter. Gururlu olduğu da artık hepimiz tarafından biliniyor. O Asi’ye deliler gibi aşık olmak üzere. Demir aşkın henüz çok başında, o daha öyle bir aşka düşecek ki, değil Leyla… Şirin, Aslı hapsi bir olsa Demir’in gözlerini Asi’den çekemezler.
Demir her ne kadar sevgisiz büyüse de tam bir aşk adamı. İşte tam da bu sebepten dolayı aşk adamı diyorum. Aşkı ilk kez yaşayan, ilk kez aşk karşısında bu kadar savunmasız ve sanki tecrübesiz biri gibi duygularına davranışlarına engel olamayan bir Demir var. Öyke ki hırsını, gururunu bile unutuverdi. Üstelik o kadar çırpınmasına rağmen, her fırsatta aklına amacını getirme çabalarına rağmen, Asi’nin aşkına yenik düşmekten kendini koruyamadı.
İşte tüm bunlardan sonra ben Demir’in Leyla’ya ne yaklaşacağına ne de oyunlarına inanıp, düşeceğine inanmıyorum. İnanmam.
Demir’im hani güçlü görünüyor ya… gururlu ya… intikam ve öfkeyle büyümüş ya… sevgiden yoksun kalmış biri sandık ya… hiç değil. Ve her geçen gün bir insanı tanımanın ne kadar zor olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor. Demir’i izleyince, yani başlarda Demir’in duruşu bana soğuk, sevgisiz, öfkeli, ukala ve kaba bir erkekmiş imajı sergilemişti ama bunların aslında gerçek Demir’e ait özellikler olmadığını şimdi anlayabiliyorum. Tüm saydığım o özellikleri Demir korunmak için etrafına örmüş. Kendini öyle olduğuna kendisi de inandırmış. Yenik düşmekten korunmak için. İntikamını unutmaktan korktuğu için. Sevgiye o kadar muhtaçken birinin bunu fark edebileceğinden korktuğu için, bir gün birinin bir dokunuşuyla her şeye yenik düşmekten korktuğu için etrafında bu kalkanları oluşturdu. Ama şimdi bambaşka bir Demir izliyoruz. Her geçen gün içine sakladığı başka bir özelliğini çıkarıyor ortaya. Hem de korkusuzca. Kendine büyük bir güvenle. Bu bölüm gözüm ne Asi’yi ne başkasını görmedi. Sadece hayran hayran Demir’i izledim. İçinden daha kaç tane saklı Demir çıkaracak, onu düşündüm. Kısaca bölüm yine Murat Yıldırım’ın bölümüydü bence.
Asi’ye gelince, bu kızın her olayda Demir’i suçlu ve günahkar görmesine rağmen içinde kin bulundurmamasına bayılıyorum. Kızıyor, suçluyor, hatta günah keçisi ilan ediyor ama sonunda yine yüreğine kulak veriyor. Asi Demir’e karşı koyamıyor. (Hoş nasıl koyabilir ki)
O da asi, hırçın ve gururlu görünüyor ama aşk karşısında savunmasız bir çocuk gibi. Dönüp dolaşıp yine Demir’in göğsünde buluyor huzuru. Asi’de Demir’e yenik düşüyor. O kadar yaşadığı olaylara rağmen, gerçekleri biliyor olmasına rağmen, zaman zaman ona inancını kaybedip kızıyor olmasına rağmen, Demir’e karşı koyamıyor. Sonunda yine gönlü alınmış masum bir kız çocuğu gibi her şeyi unutup kendisine kollarını açan Demir’e koşa koşa gidiyor. Bu da bana inanma gücü veriyor. Ne yaşarlarsa yaşasınlar, ne Asi’nin ne Demir’in yaşanan hiçbir kötü olaydan birbirlerine sırt çevireceklerine inanmıyorum. Onlar kimseyi dinlemeyecekler. Gün gelecek kendileri aşkları için savaşacak. Kimsenin onları birbirlerinden uzaklaştıracağını, buna güçlerinin yeteceğini düşünmüyorum.
saHra_ / 12 Ocak 2008
 
Aslan Kozcuoğlularını cidden seviyor. Kan çekiyor sanırım. İhsan için Ökkeş’ten fazla üzüldüğünü hissettim. Kendince araştırmaya Asi’yi uyarmaya çalışıyor.
Kaçakçı babası Cemal Ağaymış. Kaçakçılar onun elini öpmeden bayram namazına bile gitmezlermiş. Deden gibi düşünelim diyor dedene sor demiyor Cemalin yardım etmeyeceğini biliyor.
Asi’ye karşı sapıkça bir niyette görmüyorum. Korumaya kollamaya çalışıyor yeğenini
GULBEYAZ76 / 12 Ocak 2008
 
Aslan da evrim geçirmeye başladı. Artı eski Aslan değil. Daha korumacı, daha akıllı davranmaya başladı. Aslan dün akşam herkesten hatta Asi’den bile daha akıllı ve mantıklı davrandı. Yürütmüş olduğu mantık gerçekten çok güzeldi. Çünkü Cemal Ağa’yı o da çok iyi tanıdığından yardımcı olmayacağını biliyor ve öyle davranıyordu.
narima / 12 Ocak 2008