DOTA)RU / 2.05.2008
 
 
Demir, 'düşünmeden hareket ettim' derken aslında gerçekleri söylüyordu. O gece kendini frenleyemeyip Asi'yi öptüğü için çok pişman ve kendine çok kızıyor. Henüz geçmişle ve Kozcuoğlularıyla hesaplaşması bitmeden, yüreğindeki intikam ateşi bir anlık sönmüş gibi olsa da, için için yanmaya devam ederken, kontrolünü yitirip hiç bir günahı olmayan Asi'ye bu aşka dair ümit vererek, onun duygularıyla oynamış olmaktan son derece üzgün ve pişman. Şu anda Asi çok yaralı ve üzgün ama kızıp suçlayacağı biri var: Hatayı yapan Demir. Evet, Demir hata yaptı… Her aşık gibi o da hata yaptı. Ve hatasının farkında.  Sevdiğine bu acıyı yaşattığı için asıl Demir bu olayda kendi kendini nasıl affedecek? Asi onu affetse bile Demir kendini hep suçlayacak.
bimkolik / 16 Şubat 2008
funda / 03.12.2009
 
 
Demir'in duyguları çok açık. Aşık… Hatayı yapmasına sebep olan da bu aşık olma durumu. aşık olduğu için o gece kendini tutamayıp Asi'yi öptü. Aşık olduğu için ertesi gün Asi'yi ata bindirebildiğinde yüzündeki cennetteymiş ifadesi vardı. Peki birdenbire nişan gecesi kendini çekmesine sebep neydi? Onu buralara sürükleyen Kozcuoğlularına duyduğu düşmanlık nişan gecesi birdenbire ortaya çıkmadı. Kozcuoğlularının tam olarak ne kadar suçlu olduğunu bilmiyordu ama teyzesine ve annesine İhsan veya babasının çok büyük acılar yaşattığı açıktı. Demir bu durumun ilerde onların yaşayacakları aşklarını nasıl etkileyeceğini hesaba katmadan, birlikte olup olamayacakları belli değilken Asi'ye umut vermekten dolayı pişman. Acele etmekten pişman. Bu olayların çözülemeyecek boyuta ulaşması durumunda aşkları daha da yoğunlaşıp kopmalarının çok daha zor olacağını düşündüğü için tedbir aldı. Daha çok da Asi'yi düşünerek. Eğer böyle bir şeyi başlatmasaydı o konuşmayı yapmak zorunda kalmayacaktı, Asi de kırılmamış olacaktı.
Kendi aceleciliğine, kontrolsüzlüğüne kızıyor. Benim önümde çözülmemiş bir acı yumağı varken ben nasıl olurda duygularıma hakim olamayıp böyle bir ilişkiye girerim' diye acı çekiyor. Bu olayların çözülmesini bekleyip daha sağlıklı bir ortamda, kendilerinin dışında gelişen olaylardan yıpranmayacak temiz bir aşk Asi'yle yaşamak istediği. Acele etmekten kastettiği Asi'ye karşı olan duygularından emin olmamak değil, duygularını Asi'ye yanlış zamanda belli etmek. Bu konuda kendini hatalı buluyor. Hatayı yapmasına sebep de aşık olması.
bimkolik / 16 Şubat 2008
Seda Tubam / 03.06.2012
 
   

''Ben iyi yüzerim... Sadece akıntıya kapıldım... ASİ KİMSENİN CANINI ALMAZ...''
Demir'in en son sahnede burayı neden hatırladığını düşünüyorum sürekli...
Sanırım, şöyle olmalı... Demir hep annesinin çareyi ASi ye atlayarak, huzura erdiğini düşünmüştü. Bu bir kaçıştı. Tek çareydi. Kurtuluşu böyle görmüştü, kurtulmak istediği şeyden. Ama Asi farklı bir yöne çekti kafasındaki düşünceyi... O çare değil, çaresizlik dedi... çıkış bulamamış, derdine derman bulamamış çaresiz kalmış ve çaresizlikten atlamış demek istemişti Demir' e göre. Annesini güçsüzlükle, çaresizliğine yenilmekle düşündü Demir belki de. Bu kız nasıl böyle konuşurdu? İşine gelmedi, çünkü kendisi hiç böyle düşünmemişti. Asi'yi yol ortasında gördüğü an buldu, gözüne değdi... Ama o laftan sonra Asi onun kalbine değdi...Ve ilk konuşmaları (en azından en uzun olan ilk konuşmaydı )Asi 'nin ,Demir'in yüreğine girdiği andı o... yüreğine girdiği, çaresizlikti dediği andı… yani bence...
Ve Asi, orda tek başına oturup düşünürken, Demir yüreğinin titrediği etkilendiği o ilk anla arabada gözleri dolu dolu dudaklarını yediği anda aynı yürek çırpıntısını hissetti... çaresizlik demiş Demir'in yüreğini kavurmuştu... yine aynı durumdu yine yürek yangın yeri olmuş gibiydi.
Elaaya / 18 Şubat 2008
alıntı
 
 
Bence Demir o sahneyi Asi’nin o adı sanırım bana yakıştırıyorlar kısmı için hatırladı.
Asi ismi gibi bir karaktere sahip Demir yapacağı konuşmayı hazırlayarak oraya gelmişti söyleyeceklerinden sonra Asi’nin adına yakışır bir tutum sergileyeceğini düşünüyordu.
Hesaba katmadığı tek şey Asi’den bu kadar büyük bir itiraf beklemiyordu.
Affedersin seni de kendim gibi sanmakla hata ettim. Asi orada resmen benim ki anlık bir şey değildi ben duygularımdan emin olmasam seni o kadar yaklaştırmazdım demek istedi. Demir orada afalladı onca soğuk davranış, Leyla’yla yakın gözükme ve anlık bir şeydi açıklaması Asi’den duydukları ile yerle bir oldu. Sonra koluna yapıştı ama sonrasında duydukları onda balyoz etkisi yaptı.
GULBEYAZ76 / 18 Şubat 2008
beyazprenses / 05.08.2012
 
 
Bursa bemBeyaz… *Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar…
“Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.”
Bursa’yı bemBeyaz, ağaçların da gelinliğini giymiş, gelin gibi süzüldüğünü görünce, Asi’nin duruluğunu, masumluğunu ve aşık halini anımsadım bir an…
Dün zaman bulunca 16. bölümün Asi&Demir sahnelerini tekrar izledim… Demir’i forumda ilk anlayanlardan biriyim ama bir kez daha izleyince Asi’nin masumluğu ve yüreğindeki acı… içim iyice burkuldu… Çok etkileniyorum bu aşktan işte napiiiimmm… Oyuncularımızı kutluyorum… Sanki Asi ile Demir gerçekten Antakya’dalar… tarlalarda beraber dolaşıyorlar…
Demir’in atını beklerken Asi’ye bakmaması, Leylo ile manzaralı yerler keşfine çıkması… o sahnelerde Asi’ye işçi kız gibi davranması çok acıtıcı olmuş… itiraf ediyorum izlerken gözlerim doluyor…
Restoranda yemekte Asi’nin “Yürüyüş yapıp manzaralı yerleri de sevmeye başlamışsın” repliğinden sonra, Demir’in “Haklısın... Ne diyebilirim” replikleri bence çok etkileyici ve yalın cümleler… oyuncularımızın yüz ifadeleri de öyle. Aslında Asi’nin Demir için ne kadar önemli olduğu burada bir kez daha gözler önünde. Asi, Demir’in aldığı nefesi olmasaydı, Demir Adam bir sürü kelimeden oluşan bla bla cümleler kurar Asi’yi iknaya çalışırdı… ama Demir kesti… keskin bıçak oldu… MY’ye o sahnedeki bakışları, el ve yüz hareketleri için kocaman alkış…
Bu bölümde beğendiğim sahnelerden biride altın sahnesiydi… bu sahnede de yönetmen çok özenli çalışmış. Asi o kadar kırgın ki… “Bu altının benimle ilgisi olamaz… Alın seneye de bunu atarsınız” derken altını cebinden çıkarıyor…
TB’nin burada ses tonu mükemmel, vücut dili de öyle… kolunu Demir’e doğru uzatıyor, masaya dayıyor… kol havada değil masada… ikisinin tam ortasında… aynı şekilde Demir’de altını almak için kolunu uzatıyor… onun da kolu masaya dayanmış… iki keçi ortada buluşuyor… İkisinin de yüreği dolu… ama sözler dökülemiyor ağızlardan…
Kırılmışlıkla, senden vazgeçiyorum diye uzatılan bir altın… parmak ucuyla alınıyor… İlk önce parmak uçlarıyla evirip çevriliyor… sonrada “Tabi… (Demir burada yutkunuyor)  bu geleneği sen benden daha iyi biliyorsun… bakalım seneye kime çıkacak” diyerek, Defne’nin söylemleriyle de daha fazla dayanamayıp mekanı terk ediyor… Adamımız çok üzgün ama çaresiz…
Bir kız kelebek adımlarıyla, Geçip gitti karın üzerinden. İnsanlar kendi şarkılarını, kendi hayallerini taşıyorlar… Çağdaş şarkılar, Gerekli onlara… Hem Hayatlarının Derinliklerinden söz eden… Gerçekleştirilmiş, Gerçekleştirilmemiş duygularından… Somut, Anlaşılır Akıllı şarkılar…
Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar… Yağdı kirpiklerine bir kızın… Yağdı mavi bir nehre… Saçlarına Yağdı…
Gördüğünüz üzere hala bemBeyaz yağmaya devam eden kar... beni bugün melankolik yaptı...
*Ataol BEHRAMOĞLU *Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar… şiirinden…
ayşe ıraz / 18 Şubat 2008
CICEKCI KIZ / 04.09.2012
 
 
DEMİR = Demir, atom numarası 26 olan bir elementtir. Simgesi Fe dir (Lat. Ferrum dan).
Demir, yerkabuğunda en çok bulunan metaldir. Yerkürenin merkezindeki sıvı çekirdeğin de tek bir Demir kristali olduğu tahmin edilmekle birlikte, Demir nikel alaşımı olma ihtimali daha yüksektir. Dünyanın merkezindeki bu kadar yüksek miktardaki yoğun Demir kütlesinin dünyanın manyetik alanına etki ettiği düşünülmektedir.
Bu ürün ince detaylı şekiller halinde dökülebilirse de, içerdiği karbonun çoğunu uzaklaştırmak amacıyla dekarbürize edilmediği sürece, işlenebilmek için fazlasıyla kırılgandır.
Bulunuşu
Demir uzayda en çok bulunan elementlerden birisi olup yerkabuğunda %5 oranında bulunur. Bu Demir’in büyük bir çoğunluğu, hematit, manyetit ve takonit mineralleri içinde oksitli olarak bulunur. Dünyanın çekirdeğinin de büyük oranda metalik Demir nikel alaşımından meydana geldiği tahmin edilmektedir.
Kaynak ( yazmayı unutmuşum  ) : Vikipedi…
Bu kadar ders yeter değil mi?
Fakat, bir isim bu kadar mı güzel seçilir... (Ayşe Iraz'ın Demir Köprü açıklamasını anımsayın)
Asi : "Sen kendini ne sanıyorsun"   
Demir : "Dünyanın merkezi " 
qsawe / 18 Şubat 2008
asiyemm / 14.09.2012
 
   
Orontes olarak da adlandırılan Asi Nehri Lübnan Bekaa Vadisi’nin doğu kısmından doğar ve Türkiye Hatay ilinden Akdeniz’e dökülür. Asi Nehri'nin toplam uzunluğu 450 km. olup, nehrin büyük bölümü Suriye toprakları içinde bulunmaktadır.
Antakya ile Akdeniz'e arasını doğal su yolu bağlanmış olan Asi Nehri'nin ortalama su debisi 30 m³/sn dir. Dünya’da tersine akan tek nehir özelliğini taşımaktadır. 
Asi : "Sen kendini ne sanıyorsun"   
Demir : "Dünyanın merkezi " 
Asi: Sen istediğin kadar dünyanın merkezi olduğunu düşün. Ben bunu tersine çevirmesini ve merkeze geçmesini bilirim...
Kara İnci / 18 Şubat 2008
asiyemm / 14.09.2012
 
 
Tıbbiyede öğrenciyken, psikiyatri derslerinde öğrendiğimiz bir kavram vardı:
La Belle indiferans ( Güzel Aldırmazlık ) : Hastanın mevcut bulgu, semptom yada durumuna uymayacak derecede ilgisiz uygunsuz olması durumudur. Başka bir ifadeyle içinde bulunduğu perişanlığa aldırmaması halidir.
Neriman'a ne kadar uyuyor değil mi? Etrafında olan biten her şeyi yok sayıyor ve sadece kendi nasıl olmasını istiyorsa öyle algılıyor. Yani orda bir iş toplantısı olmasını istedi ve öyle algılıyor. Güzel aldırmazlık...
Konak'ı satıp, çiftliğe yerleşiyor, borç gırtlağa dayanmış, Adana'ya alışverişe gidiliyor. Allah aşkına hangi aklı başında kadın böyle bir şey yapar? Ama Neriman aldırmıyor, hiç bir şeye aldırmıyor. Babası kocasının kefaletini ödemeyi reddediyor. Neriman aldırmıyor.
bego / 19 Şubat 2008
leylanermin / 14.09.2012
 
 
Fragmanı henüz izleyemedim. Ama Asi'yi hemen yargılamayalım. O sözler öyle hemen unutulacak sözler değildi. Asi de unutmayacaktır. Dün Asi’nin bir yere gitmesini, Demir'in Asi'yi görememesini isteyen arkadaşlarımız vardı. Ben tam tersine Asi’nin hep Demir'in gözünün önünde kalmasını istiyorum. Asi’nin gitmesi demek Demir'den kaçacak kadar çok yaralandığını belli etmesi demektir. Demir Asi'yi görse de görmese de acı çekeceğine göre, Asi’nin karakterine uyan savaş meydanını terk etmemek ve Demir'i kendi silahıyla vurmak olur. Demir'i artık önemsemediğini göstermek için onun yanında olup, çiftlikte çalışıp aralarında hiç bir şey yaşanmamış gibi davranmasından iyi bir yol yok. Demir'e kendini önemsiz hissettirmesinden, "sen artık benim için herhangi birisin" dercesine hareket etmesinden güzel bir intikam mı olur? Eğer kızgınlığını her zaman Demir'e belli ederse bu bile Demir'e ona kızacak kadar önem verdiğini gösterir. Yanında olup Demir'e artık bir yabancı olduğunu hissettirmesi, aralarına giren mesafeyi Demir'in her zaman görmesi ve hissetmesi bence daha güzel bir ceza olur.
Tabii fragmanı izlemeden evvel ki yorumlarım bunlar. Bölümü izledikten sonra geçen bölüm yaşanılanları senaristlerin unuttuğunu görürsem ona göre yorum yaparım.  Şimdilik tepki için erken bence. Asi geçen bölümde "o anı hayatımdan siliyorum" demişti. Sadece o özel anı değil, diğer anları da silmeye çalışacaktır. Bunlar silindiğinde Demir yalnızca bir yabancı olur.  Demir sadece Asi’nin ve ailesinin borçlu olduğu ve bunun için birlikte iş yaptıkları kişi, müstakbel eniştesinin arkadaşı olur. Asi'den beklentim Demir'e aralarındaki münasebetin artık bunlardan ibaret olduğunu hissettirmesi. Fragman ile ilgili anlatılanlar bu beklentimle henüz çelişmiyor.
FarAndAway / 19 Şubat 2008
nur(g) / 14.09.2012
 
   
Demir 1 gün içinde (öpüşme ve nişan arası) nasıl olaylardan etkilenip ASİ'ye karşı olan tavrını anında değiştirdiyse, İhsan’ın da babasının Süheyla hakkında söylediklerinden etkilenip Süheyla’yı terk etmesi çok normal.
Steella / 19 Şubat 2008
Bunu yaşayacaklar, yaşamlarını bir şekilde etkileyecek; ama ben İhsan Bey’in bunu özellikle Asi'yle paylaşacağını sanmıyorum. Bazı şeyler çok özel olur başkalarıyla zor paylaşılır… çocuğu bile olsa.
Bölümde göreceğiz... belki de şaşıracağımız şeyler olur kim bilir?
sevgiyolu / 19 Şubat 2008
alıntı / 2012
 
 
Arkadaşlar asi dizisi o kadar basit bir dizi değil… illa bir duyguyu ifade etme aracı olarak kelimelerimi görüyorsunuz?
Bence öyle değil içimizdeki kini de nefreti de aşkı da gözlerle hareketlerle ifade edebiliriz.
Bu kadar edebiyattan sonra gelelim Asi’ye…
Dikkatli bakarsanız asi Demir’in ofisindeyken çok rahat sanki hiçbir şey olmamış gibi bu da seni takmıyorum Demir yani senin için acı çekmiyorum ve yine fark etiyseniz son bölümde (fragmandaki) Demir in bakışları kesin orada asiye bakıyor yani Demir de bende seni önemsemiyorum diyor ama arada asiye bakıyor hareketlerinden mana çıkarmaya çalışıyor. Senaristler bu duygu işini iyi biliyor.
O yüzden Demir Asi’yi kıskansın falan filan... bunlar elbette olacak ama diğer dizilerdeki gibi basit bir şekilde değil daha manalı ve daha aşkı kıskançlığı iliklerimizde hissedeceğimiz bölümler olacaktır buna yürekten inanıyorum.
Diğer dizilerde iki kişi arasına pat başka biri giriyor asi de de böyle olacak ama sindire sindire diye düşünüyorum.
valdes / 19 Şubat 2008
özlem / 90 / 14.09.12
 
 
17.bölüm'ü izlemeden hiç bir yorum yazmayacaktım ama tutamadım kendimi. Ben de Demir'in dengesiz tavırlarının şokunu yaşıyorum çünkü.
Ben onların birbirlerine olan aşklarının Demir'in Asi’yi Asi’den kurtardığı andan itibaren daha ilk bölümden başladığını düşünenlerdenim.
Saçının bir teline bile zarar veremeyecek, ölmesini istemeyecek, onu kaybetmek istemeyecek, intikam alışında bile bir incelik olan, sağlam bir duruşu olan Demir'i birden dengesiz bir kimlik içinde görünce şok oldum.
Asi'yi kendinden uzaklaştırmaya çalışabilir ama bunu keskin sözler.
Yüreğe oturan hançer gibi bakışlarla yapmaya kalktığın da karşısında oluşturduğu kişiliği o da tanıyamaz hale gelir.
Unutulmuş bir Demir değil nefret edilen bir Demir oluşur aşk yerini nefrete yıllarca onu yiyip bitiren kine dönüşür ki o korktuğu birliktelikten daha tehlikeli bir hal alır ayrılık.
İnsanları böyle silip atamazsın onları nefret edilen ya da sevilen diye iki ye ayıramazsın. Hataları ve günahlarıyla sevmeyi öğrenmelisin; eğer bilmiyorsa sevmeyi öğretmelisin.
Hatası varsa telafi etmesine fırsat vermelisin ki… sen hiç hatası olmayanı geçmiş'in nefretiyle cezalandırıyorsun.
O yüzden beklemek istedim. Altının Asi'ye çıktığını öğrendiğin de yutkunan, Restoran’a Asi’nin girdiğini görünce gözlerin de hüzünle karışmış bir sevinç beliren, gizli yerde Asi yüzyılın sözünü söylerken utanıp gözlerini yere düşüren Demir'in… 17.bölüm de kendini daha iyi ifade edeceğini düşünüp, Demir gibi dinlemeden anlamadan yargılayıp yazmak istemedim, bir karakterde olsa onun gibi olmak istemedim.
Herkesin belirttiği gibi çok karmaşık bir fragman. Ama fragman da gördüklerim beni üzdü umarım bu karmaşık fragman beni yanıltıyordur.
Asi’yi Demir'in çevresin de bu kadar çabuk görmeyi ve bu yüz ifadeleriyle açıkçası beklemiyordum.
Dizi başladığından beri siz Asi ve İhsan Bey dışında acı çeken birilerini gördünüz mü? Salt acı? Küçük mutsuzluklardan bahsetmiyorum.
Bence artık yeter Süheyla acı çekmiş de İhsan hiç mi çekmemiş? (Sevdiği kadının babasının yatağına girdiğini ve onun çocuğunu doğuracağını öğrendiğinde) yıllarca gerçek sandığı bu acıyla yaşamak kolay olmuş mudur?
Onu Demir köprü ilk gördüğü anı hatırlayalım ne kadar sarsılmıştı!
Tüm yaptığı kötülüklere rağmen cemal Ağa’ya tavırlarını hatırlayalım bu insaniyete bu kadar acı yeter bence.
O tokadı sanırım babasıyla olan ilişkisini Süheyla’ya belirttiği için yiyor (tabi olduğu sandığı ilişki) ve Süheyla gerçeği anlattığı için yılardır doğru bildiğinin doğru olmadığını bir ön yargı uğruna aşkını yitirdiğini öğrenince… bu kadar yıkılıyor. Galiba hastaneye yatan İhsan Bey. Asi sanırım ateşine bakmak istiyor fakat İhsan Bey izin vermiyor. Tabi kaldıramadı adamın bünyesi artık bu kadar acıyı.
Ama bazı tüyolar vardı Asi’nin bayıldığı yönünde, o zaman hastaneye yatan Asi’dir eğer tüyolar gerçekse.
Umarım Asi ve İhsan Beye yapılan yargısız infazlar son bulur...
yorumcu1 / 19 Şubat 2008