Bu başlıkta bir sayfayı da teknik ve yazıcı ekibin gözünden kaçanlar için ayırdık.
1.Bölüm…
Asi’nin mısır tarlalarından yola fırlamak üzere olduğu kareler… Demir’i taşıyan araba hızla yol alıyor… Çekim yapan arabanın gölgesi birkaç saniye için görüntünün içinde kalıyor …
9.Bölüm…
Kenan, Kozcuoğlu ailesine akşam yemeğine geliyor. Melek’i görünce doğru yere geldiğini sanarak buketi alıp arabadan çıkıyor. O arabadan çıkarken yere bir çiçek düştüğü görülüyor… Kenan, yanlışlığı fark edip arabaya dönerken çiçek artık düştüğü yerde yok…
40.Bölüm…
Bir çiçek hikayesi… Demir’i damatlığıyla ilk gördüğümüz andan itibaren yakasında duran Yaka Çiçeği, Nikah masasına kadar sorunsuz geliyor… nikah sonrası karısını elinden tutup toprak piste götürürken ise kayboluyor aniden…
Danslarının ilk karelerinde ortaya çıkan çiçek bir daha görülmüyor dansları boyunca… İhsan, kızının ve damadının yanına gidip, onların zorlu dönemini başlatırken hala yok çiçek…
Ama babalarını kalabalıktan uzaklaştırıp dinlenmesi için oturttuklarında… çiçek yine Demir’in cebindeki yerini buluyor.
Demir’in emniyete getirilişiyle başlayan süreçte, görüş odasında ceketini üşüyen karısının omuzlarına koyuşuna kadar da kalıyor yerinde… ve çiçeğin buradaki kayboluşu yerini buluyor kurguda… Asi kocasını görüş odasında bırakmak zorunda kaldığında, Demir yerde buluyor yaban gülünü… o yaban gülüyle birlikte gördüğümüz birkaç sap gelin çiçeğinin ne olduğuysa bizim hayal gücümüze bırakılıyor…
21.Bölüm…
Bir çiçek karesi de Cemal Ağa’dan geliyor diziye… Sarmaşık’ın alıp dekoltesini süslediği gülü mucizevi bir şekilde dedemizin göğüs cebinde görüyoruz hemen bu sahnenin akabindeki karede…
21. bölüm…
Bala’nın Antakya’ya geldiği ve akşam Demirlerin çiftlikte yemek yendiği gece… Demir önemli bir telefon görüşmesi
yapmam gerekiyor diyerek ailesini ve misafirini salonda bırakarak, terasa çıkıyor… Asi’yi arıyor… Hava kararmış, akşam yemeği yenmiş, kahveler içiliyor…
Asi, Demir’den gelen telefonu açmıyor… ama yakın çekimde telefonun saati 14.48’i gösteriyor…
24. bölüm…
Demir çiftlikten ayrılmaya, Kuşlu Ev’de yaşamaya karar vermiş... Ökkeş Efendi eşyalarını getirmiş… Kitapların olduğu koli dikkatini çekiyor Asi’nin… başına gidip ilgileniyor neler okuyor Demir diye. Fakat bir şey daha dikkatini çekiyor… ahşap minik bir kutu kitaplarla birlikte kolinin içinde… onu alırken elinden bıraktığı kitaplar birbirini takip eden karelerde ters yüz oluveriyorlar… daha Asi’nin eli bile çekilemedi… hala kitabın üzerinde…
42. bölüm…
Kozcuoğlu Çifitliği… yenen yemekten sonra İhsan Neriman’ı çağırıyor yanına resimlere bakmak için… Melek geliyor Neriman’ın hemen arkasına… ama takip eden sahnede Melek Fatma Ana’nın yanında görünüyor… montaj esnasında gözden kaçan bir detay bu da…
15. bölüm…
Bir gece öncesinin öpüşü yakınlaştırmış Asi-Demir’i… Oysa Orontes’in ölümünden beri yasta Demir, yasta sevdiği… ama bağışlatacak kendini. Ne zamandır binmediği atını hazırlatıyor sahilde olduğunu bildiği Asi’nin yanına gitmek için. Koşum takımları dikkatimizi çekiyor… Eğerin altındaki keçe, üzengi halkası, göğüs kayışı… Asi’nin yanını vardığında aniden değişiyor. Belki Demir kıyıda Asi’ye yaklaşırken atının arkasından düşen, muhtemelen Asi’nin oturması için yerleştirilen at battaniyesi dikkatimizi çekmese fark etmeyeceğiz bu kadar aykırılıkları…
11. bölüm…
Montaj aşamasında dikkatlerden kaçan bir nokta da bu bölümün başında karşımıza çıkıyod. İhsan’ın tutuklanışı işlenirken. İhsan’ı götüren polis aracı avludan çıkmak üzere… Demir, Asi’yi sıkı sıkı tutar halde… İhsan araba arkasını dönüp baktığında kızını görüyor ama yalnız başına Asi bu karede… polis araçları uzaklaşıp görüntü yine avluya döndüğünde, Demir yine Asi’nin yanında…
45. ve 46. Bölümler…
İki farklı bölüm… oysa kurgu, aynı günün öğleden sonrasını, akşamını ve gecesini işliyor. Repliklerde gözden kaçıyor bu detay…
O gün İhsan, Neriman’ı gölde gezdiriyor kayıkla… ardından da yemek yeniyor Süheyla ve Namık ile birlikte göldeki restoranda.
Yemek sonrası, karısını Cemal Ağa’nın konağına bırakan İhsan çiftliğe dönmüyor, Asilere geliyor.
-Merhabalaaar… İyi geceleeer… Kusura bakmayın çocuklar, annenizle yemekteydik… biraz içtik de. Bu halde yol yapmaya cesaret edemedim…
diyerek giriyor İhsan Kuşlu Ev’e…
Gece, patlayan musluk nedeniyle herkes ayaklanıyor… çağrılan usta musluğu onarıp gittikten sonra mutfak masasında sohbete dalıyorlar… o ortamda,
-Geçenlerde annenle göl kenarına gittik…
diyen İhsan aslında, Neriman'la göl kenarına o gün gitmişti.
35. ve 61. Bölümler…
Demir’in 5 sene de değişen el yazısı…
Kardeşinin tedavisi için gittiği Fransa’dan Asi’ye kartpostallar gönderen Demir dikkat çekmişti. “Bu çağda hala mektup yollayan mı var ya?..” diyen Kerime’e çıkışmıştı Defne… hiç romantik değil diye… o kocasının el yazısını tanımıyordu bile… Böyle bir vurgudan sonra el yazılarına dikkat etmememiz mümkün olmuyor… Demir’in 5 sene arayla kaleme aldığı bu iki yazının aynı kişi tarafından yazılmadığını anlamak için de grafolog olmak gerekmiyor.
50. bölüm…
Görsel- sözel senkronizasyonunda bir kayma… Defne ile Kerim’in boşanma mahkemesi sonuçlandıktan sonra Kozcuoğlularının yediği yemek esnasında Kerim, Demir’i arıyor. Kerim’le konuştuğunu belli etmek istemeyen Demir, konuşmayı kısa tutuyor. Ama önce telefonu kapatıp ve kulağından uzaklaştırıyor… sonra arkadaşının yanına gitmek için onay verdiği sözler duyuluyor… “tamam”…
25. bölüm…
Çiftlikten giden işçilerden birinin çocuğu Asi’nin kucağında… telaşe arasında fark etmiyor Asi annesine uzatılan çocuğun boynundaki kolyeyi çekiştirip kopardığını… Ziya kolyeyi yerde bulduğundaysa… zincir kapalı.
56. ve 68. bölümler…
Melek’in mezarı başında Zafer hatırlatıyor Haydar’a… -Allah’ın adaleti böyle işte… bak… ninemin bedduası tuttu.
Demir’in hastalığının ortaya çıktığı dönem… Haydar kızından sonra oğlunun da ölmek üzere olduğunu söyleyerek, Zafer’in bedduasını geri almasını istiyo. Zafer camide hocayla birlikte dua ederken…
-Yıllar önce anasından öğrendiği bedduayı etti bana diyor yanına oturan adama Haydar… Bedduayı ninesinden öğrenmiştir halbuki Zafer.
31. bölüm…
Repliklerde kişi farklılığı…
Liman’da verilen kokteylde Ali Melek’e kolu hakkında bir şey yapıp yapmadığını soruyor… Melek Ali’ye tedavisinin devam etiği yönünde bilgi veriyor. Ali ise Paris’e yerleşmiş bir arkadaşının onu aradığını, bu konuyla ilgili onun da sorun yaşamış olduğunu, kendisinin de ona Melek’ten bahsettiğini söylüyor… İsterse rahat bir zamanda detaylı anlatabileceğini öneriyor. Birbirlerinin telefonlarını alıyorlar… Bu detaylı konuşma için bir araya gelindiğinde, Ali’nin söylemi farklı oluyor. Doktor arkadaşıyla konuştuğunu, kolundaki sorunu anlattığını… bu tür rahatsızlıklar için Rolfing denilen bir sistem olduğunu ve çok iyi sonuçlar alındığını söylüyor Melek’e. |